Get Mystery Box with random crypto!

ZEKİ OLMANIN ŞAŞIRTICI DEZAVANTAJLARI Sizlere 1926 yılında p | Çıkarım Yapma Sanatı

ZEKİ OLMANIN ŞAŞIRTICI DEZAVANTAJLARI

Sizlere 1926 yılında psikolog Lewis Terman tarafından gerçekleştirilen uzun soluklu bir deneyden bahsetmek istiyorum. Bu deneye göre zeki olmak başarının şartı değil.

Deney için California okullarından, IQ seviyesi 140’ın üzerinde olan en zeki 1500 öğrenci seçilmişti. Bunların 80’inin ise IQ seviyesi 170’ten fazlaydı. Bu çocuklar yaşamları boyunca iniş ve çıkışlarıyla gözlem altında tutuldular.

Çoğu zengin ve ünlü olmuştu. Maaşları ortalamanın iki katı civarındaydı. Ama grup üyelerinin tümü psikolog Terman’ın beklentilerini gerçekleştirmedi. Bazıları sıradan bir polis memuru, denizci, ya da sekreter olmuştu. Bu nedenle Terman “zeka ve başarının doğru orantılı olmayabileceği” sonucuna vardı. Bu kişilerin zeki oluşu mutlu olacakları anlamına da gelmiyordu. Yaşamları boyunca onlar da boşanma, alkolizm ve intihar gibi sorunlar bakımından ulusal ortalamada seyretmişlerdi.

Peki bu neden böyle olmuştu?

­­ Ağır yük

Bunun nedenlerinden biri, yeteneklerin farkında olmanın yarattığı zincirleme etki olabilir. 1990’larda bu grubun hayatta olan üyelerinden 80 yıllık yaşamlarını değerlendirmeleri istendiğinde çoğu, gençlik dönemindeki beklentilerini gerçekleştiremediklerini ifade etmişti.

Başkalarının da beklentileri eklendiğinde bu beklenti yükü birçok yetenekli çocuk açısından da geçerli. 12 yaşında Oxford Üniversitesi’ne kaydolan Sufiah Yusof adlı dahi öğrenci buna iyi bir örnektir. Yusof okulu bitirmeden bırakmış ve garsonluğa başlamış, sonra da telekız olarak çalışmaya başlamıştı.

Bu konudaki bir başka görüş de zeki insanların dünyadaki sorunların daha fazla farkında olması ve bunları kendilerine dert edinip varoluşsal bir sorun haline getirmeleridir.

­­Rasyonellik testi

Fakat ne yazık ki daha zeki olmak daha zeki kararlar almak anlamına gelmiyor. Yıllardır rasyonellik testi üzerinde çalışan Toronto Üniversitesi’nden Keith Stanovich, adil ve önyargısız karar verme yetisinin IQ seviyesi ile ilgili olmadığını söylüyor.

Hatta algısal testlerde yüksek sonuç alanlar başkalarının hatasını kolaylıkla tespit edip eleştirirken kendi yanlışlarına karşı daha az acımasız oluyorlar.

Bilgeliğin sırrı

Gelecekte şirketler işe alacakları insanları IQ yerine bu türden testlere tabi tutabilir. Google zaten bu yönlü bir planını açıklamış bulunuyor.

Grossman bilgeliğin de eğitim yoluyla edinilebileceğine inanıyor. Kendimizi değil de başkalarını düşündüğümüzde önyargılarımızı geride bıraktığımızı, “ben” zamiri yerine üçüncü şahısları getirdiğimizde sorunlara karşı duygusal bir mesafe koyabileceğimizi belirtiyor.

Fakat insanların kendi kusurlarını kabul etmesinin zorluğu kabul edilir bir durum. Yaşamı boyunca zekasına dayanmış bir insanın bu zekanın kendisini yanlış yargılara itebileceğini kabul etmesi zordur.

Belki de Sokrates’in dediği gibi “en bilge insan, hiçbir şey bilmediğini kabul eden insandır”.

by David Robson
BBC Future, 14th April 2015

#farkındalık #sosyaldeney