Get Mystery Box with random crypto!

İslami Makaleler

Telgraf kanalının logosu islamimakaleler — İslami Makaleler İ
Telgraf kanalının logosu islamimakaleler — İslami Makaleler
Kanal adresi: @islamimakaleler
Kategoriler: Kategorize edilmemiş
Dilim: Türk
aboneler: 373
Kanaldan açıklama

Kur'an ve Sünnet ışığında yazılan makaleler bu kanalda!
Munasır Kanalları İçin İletişim Hesabı: @MunasirMedya

Ratings & Reviews

4.00

2 reviews

Reviews can be left only by registered users. All reviews are moderated by admins.

5 stars

1

4 stars

0

3 stars

1

2 stars

0

1 stars

0


En son Mesajlar

2021-12-01 23:53:28 https://t.me/catisma5
1.9K views20:53
Aç / Yorum Yap
2021-11-26 19:40:40 https://t.me/islamimakaleler1
2.0K views16:40
Aç / Yorum Yap
2021-11-26 18:12:24 Bundan sonra paylaşımlar burdan devam edecek İnshaAllah!
1.7K views15:12
Aç / Yorum Yap
2021-11-24 18:59:45 https://t.me/catisma2
2.0K views15:59
Aç / Yorum Yap
2021-11-22 18:56:58 Allah-u Teâlâ'nın yardımı kulun imanı oranındadır ve bu yardım sözü tahkiki iman sahipleri içindir. Öyle ki Allah-u Teâlâ yılın belirli evrelerinde kullarından dilediğini kendisine karşı olan bağlarını, samimiyetlerini ve sevgilerini ölçmek için imtihan eder. Ve bu imtihan sonucunda eğer kul sabrederse imtihanı, ahireti için mükafata dönüşür. Aynı zamanda imtihanların da birden çok hikmeti vardır. Öyle ki Allah kulunu imtihan eder ve böylelikle onu günahlarından arındırır. Onu imtihan eder ki, kendi katında derecesini yükseltir. Onu imtihan eder ki, emanetlerini yüklemeden evvel onun imanını olgunlaştırır. İmtihan eder ki, sözünde doğru olan ile yalancı olanı ayırır.

Bu zorlu süreçlerden sonra Allah-u Teâlâ'nın fazlı ile değişim merhalesi gerçekleşecektir. Tek sancak altında toplanma, gasp edilmiş bütün diyarları tekrardan özgürlüğüne kavuşturma ve yeryüzünün çeşitli bölgelerinde bulunan mazlum Müslümanların kurtarılma aşamasıdır.

Ve bundan sonra da, İslam Devleti'nin dünyada güven ve emniyet dağıtan, insanlığı sapıklıktan kurtarıp onu karanlıklardan aydınlığa çıkaran olsun diye Resûllah'ın bu dinin yeryüzünün bütün ufuklarına ulaşacağı ve Romanın ve Konstantiniye'nin fethedileceği şeklindeki vaadini gerçekleştirmesi olacaktır.

Evet.. Allah-u Teâlâ'nın tevfîkiyle bu gerçekleşecektir, ilk İslam ehlinin gerçekleştirdiği gibi..

Onlara benzemeye çalışın, onlar gibi olamasanız da..

Hakikaten o adam gibi adamlara benzemek bir kurtuluştur.

Allah-u Teâlâ'nın muvaffakiyeti ile bu silsile yazımızın sonuna gelmiş bulunmaktayız.

Allah-u Teâlâ'dan bizleri ve sizleri bu yüce emanete muvaffak kılmasını diliyoruz. Bizleri ve sizleri kendi dinine yardım etmede, şeriatını ve Mücahid kullarını desteklemede muvaffak kılsın. O bunun velisidir ve buna Kadir olandır.

Düşmanlarımızın nefislerine hükmeden Allah'a hamd olsun.


@IrsadMedya | Ebu Seccad
1.6K views15:56
Aç / Yorum Yap
2021-11-22 18:56:58 Allah'ın Yardım Sözü Tahkiki İman Sahipleri İçindir


Müslümanların eski şerefine ve izzetine kavuşması ancak Müslümanların zafer ve hakimiyeti ile gelecek olan neslin özelliklerini kemale erdirmeleri yolundaki gayretleri ile olacaktır. Bu izzetin gerçekleşebilmesi ile gayret üzere ilerleyen fertlerin, güçleri oranında ve Allah'ın her birine yüklediği farklı misyonlar ile çaba sarf etmeleri gerekiyor. Bütün bunların gerçleşmesi ile Allah-u Teâlâ'dan bir yardım ve destek mutlaka gelecektir. O vadinde şaşar mı? Asla! Bu sayede islam ümmetinin dünyanın çeşitli bölgelerindeki ufuklarda yeniden fecr müjdeleri parıldayacak ve vahyin aydınlığı tekrardan insanları aydınlatacakdır. Tıpkı İslam ehlinin dinin yeryüzüne kaim olabilmesi uğrunda taviz vermeyerek (Allah onları bu hal üzere sabit kılsın) Tevhid gibi yüce bir maslatın hakim olabilmesi için Somali, Filipinler, Afrika, Yemen, Libya ve diğer vilayetlerdeki Mücahidlerin temkin sağlaması ve toplumlara imamlar olması gibi.

Tarihin tekerrürü ve Allah’ın şaşmaz sünneti gereği, İslam ümmetinin zorlu sancılarından sonra küfür milletlerinin baskılarından kurtularak uyanışın başlangıcının haberi verilmesi ile İslam ümmetini sarmış olan bütün küfür kuvvetleri bize karşı bir araya geleceklerdir. Öyle de oldu! Bugün farklı dinden, farklı inançtan ve farklı ırklardan 80'e yakın bayrak koalisyon çatısı altında bir araya gelerek bu nuru söndürmeye, bu arzuyu yok etmeye ve İslam'ın varlığını ortadan kaldırmaya var güçleri ile azmetmiş şekilde çalışıyorlar.

Bu durum ile toplu bir ambargo baş gösterecek ve İslam’ın sancağının dalgalanmaya başladığı her mekanda ve her beldede baskılar artacaktır.

Ve bugün küfür kuvvetleri salih Mücahidlerin güçlerini kırmak için var güçleri ile şiddetli bir baskıyla ambargo uyguluyorlar. Bu ambargo sadece bombalama ve kuşatmalarla değil aynı zamanda iman ehlinin ayrılığa düşmesine sebep olacak fikir ayrılığı fitneleri ile de kendini göstermektedir. Onlar ki bugün kulislerinde mollalar yetiştiriyor ve kendi maslahatları ve planları doğrultusunda insanlara yön verecek kiralık sahte Alimerini yetişiyorlar. Bugünkü düşmanlarımız, İslam ümmetinin nesillerini saptırmak için teknoloji alanında kendi kültürlerini servis ederek ümmeti derin bir sapkınlığa ve Allah-u Teâlâ'nın kendilerine yüklediği misyondan gafil kalmaya itiyorlar.

Evet... Tüm bunlar yeryüzündekilerin yaptıklarının hesabıdır. Bunun yanında bizler Allah'ın fazlı ile onun yardımını umarak ümmetin refaha kavuşacağını ve vadedilen iktidar ve otoriterin gerçekleşeceğine inanıyoruz. O Allah ki yerlerin ve göklerin orduları O'nundur . O Allah ki, O her şeye hükmeder. Rüzgar ve fırtınalara hükmeder... Yıldırımlara ve şimşeklere hükmeder... Depremlere ve volkanlara hükmeder... Düşmanlarımızın nefislerine de hükmeder.

Tüm bunlardan sonra bugün de İslam ümmetinin sancağının dalgalanacağı yerlerdeki Müslümanların karşılaşacağı zorlu bir merhale olacaktır ve bu da Allah'ın yeryüzündeki kulları hakkındaki iradesinin olgunlaşması içindir.

Bu durumda, bu ümmet neden bu merhale ile karşılaşacaktır, yanlız başına bütün dünyaya karşı duruken neden böyle büyük bir fitneye terk edilecektir? Denilirse, buna Allah-u Teâlâ'nın şu ayeti ile cevap verilir. "Elif, Lâm, Mîm. Yoksa insanlar, “İman ettik.” dedikten sonra, imtihana tabi tutulmadan bırakılacaklarını mı sandılar? Andolsun ki, onlardan öncekileri imtihan ettik. Elbette Allah, doğru olanları da yalancıları da bilir. (Ve imtihanlarla insanların da bilmesini sağlar.) (Ankebut: 1-3)

Bu zorlu merhale, İslam ehlinin Allah'a karşı sadakatinden, O'nun ipine sımsıkı sarılmasından ve sırf Allah için kendisini günahlarından arındırılmasından dolayı bir imtihan mesabesidir.
1.1K views15:56
Aç / Yorum Yap
2021-11-19 19:00:24 https://t.me/catisma1
889 views16:00
Aç / Yorum Yap
2021-11-09 09:41:42 Zafer Yalnızca Allah-u Teâlâ'nın Elindedir

Hamd El-Kaviyy ve El-Metin olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam, âlemlere rahmet olarak kılıçla gönderilene olsun.

Zafer yanlızca menfi çıkarlar üzere kurulu bir iktidara erişmek değildir asla! Asıl zafer Allah'ın kullarına yüklediği ağır bir sorumluluğun neticesidir.

Ve Rabbimiz Tebâreke ve Teâlâ buyuruyor ki:

Fitne/şirk sonlanıncaya ve din/otorite Allah’a ait oluncaya dek onlarla savaşın. Yaptıklarına son verirlerse zalimlerden başkasına düşmanlık yoktur. (Bakara: 193)

Allah-u Teâlâ'nın bütün zatıyla birlenip yanlızca O'na kulluğun gerçekleşmesi ve yarattıkları üzerinde din olarak belirlediği şeriatının hakim kılınıp hüküm sürdürebilmesi uğrunda mücadele edilmesi bütün Mü'minlerin üzerine yüklenen bir vecibedir.

Bu sorumluluğun bilincinde olan fertlerin hedeflerine doğru ilerlerken yine kendileri için razı olduğu ve uygun gördüğü bir yol belirleyen Rablerinin rızasına uygun hareket etmeleri gerekiyor.

Allahu Teâlâ asla kendisi dışında başka bir vesileye bağlı kalınmasından razı olmaz. O ki, yarattığı mahlukatı üzerinde dilediği gibi tasarruf sahibi olandır.

Ve Allahu Tebâreke ve Teâlâ şöyle buyuruyor:

Yardım/zafer yalnızca (izzet sahibi, her şeyi mağlup eden) El-Azîz, (hüküm ve hikmet sahibi) El-Hakîm olan Allah katındandır. (Al-i İmran: 126)


Allah-u Teâlâ bu ayeti kerimede zaferin gerçekleşmesinin yalnızca onun dilemesine bağlı olduğunu ve onun dilemesi dışında kimsenin zafere erişemeyeceğini vurgulamakta.

Mü'minler yanlızca Allah'a güvenip dayanmalıdırlar. Eğer ki Mü'minler bu hedefin dışında kendi başarı ve gayretlerine aldanarak galibiyetin bu sebeple gerçekleşeceğine inanıyorlarsa o zaman hezimet ve mağlubiyet gerçekleşebilir.

Huneyn Savaşı'nda sahabeden bazıları bu manayı gözardı edip çokluklarına aldanınca, Allah Tebâreke ve Teâlâ'nın izni olmadan sayı ve hazırlığın bir işe yaramadığını görmeleri için hezimete uğratıldılar.

Ve Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:

Andolsun ki Allah, birçok yerde size yardım etti. Huneyn Günü’nde de (yardım etmişti). Hani sayıca çokluğunuz hoşunuza gitmiş, fakat size hiçbir fayda sağlamamıştı. Yeryüzü tüm genişliğine rağmen size dar gelmiş, sonra da arkanızı dönüp kaçmıştınız. Sonra Allah, Resûl’ünün ve Mü'minlerin üzerine, (onlara güven veren ve kalplerini yatıştıran) sekineti indirmişti. Görmediğiniz orduları da indirmiş ve kâfirlere azap etmişti. Bu, kâfirlerin cezasıdır. (Tevbe: 25-26)


Allahu Teâlâ güvendikleri bu çoğunluk ve güç olmadan birçok yerde kendilerine yardım ettiğini onlara hatırlattı. Çokluklarına, donanım ve teçhizatlarına aldanıp ona güvenmelerinin kendilerine bir yarar sağlamadığını hatırlatmak isteyerek güçlerini kırdı ve onlar hakkında hezimeti takdir etti. Hezimetten sonra kendilerine zaferin ve iktidarın işe yaramayan donanım ve çokluklarından dolayı olmadığını hatırlatarak zaferin yanlızca Allah'ın takdiri ve onun dilemesine bağlı olduğunu belirtmek için onlara yardım edip zafer verdi. Ve birçok kişinin (Allah bizleri bundan muhafaza etsin ve her zaman bizleri O'nun yardımına mazhar olanlardan kılsın) göz ardı ettiği ''Zafer Yalnızca ve Yalnızca Allah-u Teâlâ'nın Elindedir'' prensibine dikkat çekti.

Bu durumun en büyük etkenlerinden biride kişinin elde etmiş olduğu başarıları kendinden bilip onun bu başarıları elde etmesinde Allah'ın kendisine yardım ettiğini unutmasıdır.

Zafer sadece savaşlarda kazanılan bir galibiyet de değildir. Aynı zamanda medya alanında, davet alanında, emni alanlar gibi bir çok sahada kişinin elde etmiş olduğu neticeleri kendinden bilmesi ve Rabbinin yardımını göz ardı ederek kendi başarılarına sığınması zafere veya çalışmalarında neticeye ve sonuca varmasında en büyük engellerden biridir.

Şüphesiz ki elde ettiğimiz bütün başarılar Allah'ın fazlı ve yardımıyla gerçleşmektedir.

Doymayan nefisten korkmayan kalpten fayda vermeyen ilimden Allah'a sığınırız.

İzzet ve şeref Allah'ın, Rasulü'nün ve Müminlerindir. Ve akıbet muttakilerindir
.

@IrsadMedya | Ebu Seccad El-Kureyşi
1.1K views06:41
Aç / Yorum Yap
2021-11-09 09:41:42 İslam’ın yeryüzüne hakim olması ve Allah-u Teâlâ'nın Mü'minlere vadettiği zaferin/iktidarın gerçekleşmesi, yalnızca Allah'a ibadet etmek, ona hiç bir şeyi ortak koşmamak ve salih amel işlemek gibi bu şartlara bağlı kılınmıştır. Bu şartlar karşılığında Allah Tebâreke ve Teâlâ kullarına Hilâfet, dinde güç ve iktidar, emniyet vadinde bulunmuştur.

Bizler olduğumuz yerde kalarak sadece kuru temenniler ile bu vadedilen yüksek mertebelere erişemeyiz.

Bir sonraki yazılarımızda bu vaadin yerine gelebilmesi ve Allah'ın kulları üzerindeki iradesinin gerçekleşmesi için bazı önemli noktalara değineceğiz.

Gayret bizden başarı Allah'tandır.

Allah'a yarattığı zerreler adedince hamd olsun.

@IrsadMedya | Ebu Seccad el-Kureyşi
718 views06:41
Aç / Yorum Yap
2021-11-09 09:41:42 Hamd El-Kaviyy ve El-Metin olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam, âlemlere rahmet olarak kılıçla gönderilene olsun.

Ve sonra, Allah Tebâreke ve Teâlâ buyurdu ki:

Onlardan önce Nuh Kavmi, sonra da (Nebi’ye karşı düşmanlıkla bir araya gelmiş) gruplar yalanladı. Her ümmet, resûllerini yakalayıp (hapsetmek ya da öldürmek) istedi. Batıl (uğruna veya batıl yöntemlerle) mücadele edip, hakkın ayağını kaydırmak (onu ortadan kaldırmak) istediler. Onları (azapla) yakalayıverdim. Nasılmış benim cezalandırmam? (Mümin: 5)

Hakkı reddetmek, onunla alay etmek, hak ehlini yalanlamak ve düşmanlık göstermek çok eski zamanlardan beri kâfirlerin, peygamberlerin izinden gidenlere karşı olan durumudur. Komplolar kuruyorlar, olayları tahrif ediyorlar, gerçekleri facir medyanın eliyle değiştiriyorlar ve insanları aldatıyorlar. Hangi dönemde ve hangi zamanda olduklarına aldırış etmeden hak ehline karşı haddini aşmış bir şekilde bütün sertlikleri ile hareket ediyorlar. En şiddetli bombalarıyla, en ağır demirleriyle ve topyekun olarak kuşatmalarıyla..

Tarihin her sayfasında görünen durum tam da budur. Defalarca devam eden ardı kesilmeden süren bir mücadele.. Bu öyle bir mücadele ki ihanetin baş döndürdüğü, darbelerin olgunlaştırdığı, safların arındırıldığı ve uğrunda ucuz bir şekilde kanların akıtıldığı, en değerlilerin feda edildiği bir yol.. Peygamberlerin ve onların izinden giderek ihsan ilkesi üzere iman eden muvahhidler üzerindeki Allah'ın değişmeyen sünneti.

Öyle ki bu sünnet, bu asırdaki sadıklar üzerinde de değişmiyor ve kesintisiz olarak devam ediyor.

Neden bugün Amerika ve müttefiklerinin kalpleri korkular içerisinde? Neden bütün dünya bir avuç Muvahhide karşı bir araya geliyor? İstihbarat servislerinin pür dikkat kesilip sessizce sizi gözetlemesinin sebeb ne? Neden kınanıyor ve alaya alınıyor ve iftira ile karalanmaya çalışılıyorsunuz?

Tüm bunların sebebi bir olan Allah'a iman etmekten ve onun yarattıkları üzerinde yasa olarak belirlediği şeriatına uyumaktan başkası değildir. Çünkü sen bir olan Allah’a inanıyor ve onun dışında hiç bir hükme razı olmuyorsun. Ne Astana'da ne de Doha'da yapılan anlaşmalara gitmiyorsun, hiçbir tağutun maslahatına ve planlarına uymuyorsun. Asla! Hiç bir hükme razı olmuyorsun Âlemlerin yaratıcısının hükmü müstesna.


Bu, her çağda ve zamanda böyle olmuştur.

Yeryüzün de bu gaye uğrunda zayıf bırakılmış olan mustazaflar için Allah'ın bir iradesi var. Peki nedir o irade ?

Biz, yeryüzünde zayıf bırakılmış olan (mustazaflara) iyilik yapmak, onları (kendilerine uyulan) imamlar yapmak ve onları (yeryüzüne) vâris kılmak istiyoruz. (Kasas: 5)

Allah Tebâreke ve Teâlâ Mü'min olan kullarının mazlum, korkak, çekingen, pasif insanlar olmalarını değil bilakis yeryüzüne egemen olan ve yeryüzüne hükmederek kavimleri de arkalarından sürükleyen imamlar olmalarını istiyor.

Bu, Allah'ın yeryüzünde dininden ötürü zayıf düşürülmüş olan Mü'min kulları hakkındaki iradesidir.

Bu iradenin de yerine gelebilmesi için evvala bizim de bazı sebepleri yerine getirmemiz gerekiyor. Evet, Allah-u Teâlâ bir şeye ol derse o hemen oluverir. Lakin Allah Tebâreke ve Teâlâ bazı şeylerin gerçekleşmesini de bazı sebeplerin varlığına bağlı kılmıştır. Müslümanlar olarak ümmet olarak Allah'ın her birimize yüklediği farklı misyonlarla toplu bir halde tek bir hedefe odaklanarak bu vacibin yerine gelmesi için çalışmamız gerekiyor.

Bu sebeplerin ilki ve en önemlisi akidedir. Allah-u Teâlâ yeryüzünün imamları kılacağı kullarının inançlarının düzgün olmasını istiyor. İmanlarında zülmün yer etmemesini istiyor.

Ve Allah Tebâreke ve Teâlâ buyuruyor ki:

Allah, içinizden iman edip salih amel işleyenlere vadetti: Onlardan öncekileri yeryüzünün halifeleri kıldığı gibi onları da yeryüzünün halifeleri kılacak, razı olduğu dinlerinde kendilerine iktidar/güç verecek ve korkularından sonra onları emniyete kavuşturacaktır. (Bu vaatte bulunduklarım) bana ibadet eder, hiçbir şeyi bana ortak koşmazlar. Kim de bundan sonra kâfir olursa işte bunlar, fasıkların ta kendileridir! (Nur: 55)
677 views06:41
Aç / Yorum Yap