2021-09-09 08:45:31
بسم الله الرحمن الرحيم
Ey Benî-İsrail ve ey benî-Âdem!...
Sizlere ne olmuş ki kalpleriniz taştan daha camid ve daha ziyade katılaşmıştır.
Zira görmüyor musunuz ki...
O pek sert ve pek camid ve toprak altında bir tabaka-i azîme teşkil eden o koca taşlar...
O kadar evamir-i İlahiyeye karşı mutî ve musahhar ve icraat-ı Rabbaniye altında o kadar yumuşak ve emirberdir ki...
Havada ağaçların teşkilinde tasarrufat-ı İlahiye ne derece suhuletle cereyan ediyor.
Öyle de tahte'z-zemin ve o sert, sağır taşlarda...
O derece suhulet ve intizam ile hattâ damarlara karşı kanın cevelanı gibi muntazam su cetvelleri ve su damarları, kemal-i hikmetle o taşlarda mukavemet görmeyerek cereyan ediyor.
Hem havada nebatat ve ağaçların dallarının suhuletle suret-i intişarı gibi o derece suhuletle köklerin nazik damarları, yer altındaki taşlarda mümanaat görmeyerek evamir-i İlahî ile muntazaman intişar ettiğini Kur'an işaret ediyor ve geniş bir hakikati, şu âyetle ders veriyor ve o ders ile o kasavetli kalplere bu manayı veriyor ve remzen diyor:
Ey Benî-İsrail ve ey benî-Âdem!...
Zaaf ve acziniz içinde nasıl bir kalb taşıyorsunuz ki..
Öyle bir zatın evamirine karşı o kalb kasavetle mukavemet ediyor.
Halbuki o koca sert taşların tabaka-i muazzaması...
O zatın evamiri önünde kemal-i inkıyadla karanlıkta nazik vazifelerini mükemmel îfa ediyorlar.
İtaatsizlik göstermiyorlar.
Belki o taşlar, toprak üstünde bulunan bütün zevi'l-hayata, âb-ı hayatla beraber sair medar-ı hayatlarına öyle bir hazinedarlık ediyor ve öyle bir adaletle taksimata vesiledir ve öyle bir hikmetle tevziata vasıta oluyor ki...
Hakîm-i Zülcelal'in dest-i kudretinde, bal mumu gibi ve belki hava gibi yumuşaktır, mukavemetsizdir ve azamet-i kudretine karşı secdededir.
Zira toprak üstünde müşahede ettiğimiz şu masnuat-ı muntazama ve şu hikmetli ve inayetli tasarrufat-ı İlahiye misillü, zemin altında aynen cereyan ediyor.
Belki hikmeten daha acib ve intizamca daha garib bir surette hikmet ve inayet-i İlahiye tecelli ediyor.
Bakınız!..
En sert ve hissiz o koca taşlar..
Nasıl bal mumu gibi evamir-i tekviniyeye karşı yumuşaklık gösteriyorlar ve memur-u İlahî olan o latîf sulara, o nazik köklere, o ipek gibi damarlara o derece mukavemetsiz ve kasavetsizdir.
Güya bir âşık gibi o latîf ve güzellerin temasıyla kalbini parçalıyor, yollarında toprak oluyor.
Bedîüzzaman
253 views05:45