2021-11-22 13:13:09
KAFİRİN İZZETİ YOKTUR VE ONLARIN YANINDA İZZET ARANMAZ
Mü'minler maslahat icabı veya İslâm’ı yeterince anlayamamaktan dolayı, küfür ehlinin yanında izzet arıyorlar ve onları veli ediniyorlarsa bu büyük bir yanlıştır. Bu durum Kur'an'da da yerilmiş ve Müslümanlar şu ayetle uyarılmıştır:
“اَلَّذ۪ينَ يَتَّخِذُونَ الْكَافِر۪ينَ اَوْلِيَٓاءَ مِنْ دُونِ الْمُؤْمِن۪ينَۜ اَيَبْتَغُونَ عِنْدَهُمُ الْعِزَّةَ فَاِنَّ الْعِزَّةَ لِلّٰهِ جَم۪يعًاۜ”
“Çünkü onlar, mü’minleri bırakıp kâfirleri kendilerine velî ediniyorlar. Onların yanında (yer almakla) izzet ve şeref kazanacaklarını mı umuyorlar? (Onları velî edinmek ve dost olmakla, onların hayat tarzını, kılık kıyafetini, kültürünü taklit etmekle şeref ve onur kazanacaklarını, üstünlük elde edeceklerini mi sanıyorlar? Ne kadar da yanılıyorlar! Çünkü) izzet ve şeref, tamamen ve yalnızca Allah’a aittir”[1] “İzzet” kelimesi bir kimsenin etrafındakilerden gördüğü itibar anlamına gelen “onur” kelimesinden daha geniş kapsamlıdır. İzzet dokunulmazlığa sahip, sarsılmaz yüce bir itibar anlamına gelir.[2] Böyle yüce bir itibarı kâfirlerin yanında aramak münafıkların sıfatıdır.[3] Çünkü münafıklar, Hz. Peygamber’in (s.a.v.) nübüvvet işini tamamlayamayacağını umarak Yahudilerin yanında şeref ve güç arıyorlardı.[4] Velhasıl kâfirlerin yanında izzet arayıp müslümanları hor görmek ve değersizleştirmek evrensel nifak alâmetidir.
Şu ayette de belirtildiği gibi Müslümana düşen görev; kâfirlere boyun eğmek değil bilakis onlara itaat etmemektir:
“فَلَا تُطِعِ الْكَافِر۪ينَ وَجَاهِدْهُمْ بِه۪ جِهَادًا كَب۪يرًا”
“Öyleyse (ey Peygamber) sakın o inkârcılara (kâfirlerden hiçbir gruba sakın) boyun eğme; (Rabb’inin emirlerine içtenlikle sımsıkı sarıl) ve onlara karşı (bütün gücünü toparlayarak) bu Kur’an ile büyük bir cihat (hamlesi) başlat.”[5] Tüm bu ayetlerden ortaya çıkan neticeler şunlardır:
a- Mü'minleri bırakıp da kâfirleri dost edinmek haramdır.
b- Kâfirleri kendi başlarında gönüllü oalarak ve isteyerek; küfre rıza göstererek hâkim olarak kabul eden Müslümanlar zahiren Müslümansa da hakikatte İslâmî hüviyetten sıyrılmıştır. Onlar da onlardan sayılır.
c- Bir zaruret olmadıkça kâfirlerle dostane işbirliği yapmak asla doğru değildir. Böyle hâllerdeki dostluklar, sırf zevahiri kurtarmaya yönelik bulunmaktadır.
d- Kalbi imanla dopdolu ve müsterih bulunduğu halde küfre zorlanan mü'minin dil ile bunu kabul eder görünmesine cevaz verilmiştir.[6] Kabul etmediğini ve etmeyeceğini söyler de öldürülürse, kendisine bir günah gerekmeyeceği gibi nefsine zulmetmiş de sayılmaz. Bilakis büyük sevaplara erişir.[7] İman konusunda ruhsat yerine azimet fıkhıyla amel etmek daha ideal bir durumdur. Ayetler ve hadisler de imanda azimetle amel etmeyi teşvik etmektedirler.
[1] Nisa 4/139.
[2] Mevdûdî, Tefhim, I, 368.
[3] Taberi, Cami'u-l beyan, IV, 327.
[4] Zemahşeri, Keşşaf, I, 565.
[5] Furkan 25/52.
[6] Bak: Nahl 16/106
[7] Yıldırım, Celal, Asrın Kur'an Tefsiri, II, 179.
MEHMET SÜRMELİ
109 views10:13