Get Mystery Box with random crypto!

Mekteb-i Usul

Telgraf kanalının logosu mektebiusul — Mekteb-i Usul M
Telgraf kanalının logosu mektebiusul — Mekteb-i Usul
Kanal adresi: @mektebiusul
Kategoriler: Kategorize edilmemiş
Dilim: Türk
aboneler: 711
Kanaldan açıklama

Facebook'da bir zamanlar çok aktif olan Mektebi usul grubunda 7 yıl boyunca yazılan yazıları bu kanalda hocalardan aldığımız izinle yayınlayacağız.

Ratings & Reviews

4.33

3 reviews

Reviews can be left only by registered users. All reviews are moderated by admins.

5 stars

2

4 stars

0

3 stars

1

2 stars

0

1 stars

0


En son Mesajlar

2022-04-17 00:39:05

203 views21:39
Aç / Yorum Yap
2021-12-02 10:16:40 NASSLARI DOĞRU ANLAMANIN OLMAZSA OLMAZI

(Lafzın Mânâya Delâlet Şekilleri)

Kur'an ve sünnette yer alan ifadeleri doğru anlamak, ancak ve ancak fıkıh usulündeki delâlet bahislerini içselleştirmek ve nasslara uygulayabilmekle mümkün olur. Bir kimse bu delaletlere ne kadar vâkıf ise nassları anlaması da başkalarına göre o derece farklı olur. Tarih boyunca yazılan tefsirler ve hadis şerhleri, bu eserlerin yazarı olan âlimlerin delaletler konusundaki bilgisinin derinliğine göre öne çıkmış veya geride kalmıştır.

Bilindiği üzere fıkıh usulünde lafızların mânaya delaletinin dört türünden söz edilir:

a) İbarenin delaleti:

Bir ifadede yer alan sözcüklerin doğrudan ifade ettiği anlamdır. Düz mantıkla, herhangi bir yorum katmaksızın herkesin anladığı anlamdır.

"Babası, Ahmet'e bağırdı" ifadesinden, Ahmet'in babasının ona bağırdığı "ibarenin delaleti" yoluyla anlaşılmaktadır.

b) İşaretin delaleti:

Bir ifadede doğrudan yer almayan, düşünüp taşınmak suretiyle anlaşılabilecek bir tür "yan anlam"dır.

"Babası Ahmet'e bağırdı" ifadesinden işaretin delaleti yoluyla şu hususlar anlaşılabilir:

*) Ahmet'in babasının hayatta olduğu, Ahmet'in yetim olmadığı,
*) Ahmet'in babasının dilsiz olmayıp konuşabildiği,
*) Ahmet'in, babasını kızdıracak bir hareket yapmış olabileceği.


c) Nassın delaleti (delaletin delaleti):

Bir ifadede doğrudan yer almamakla birlikte o ifadenin ait olduğu dili bilen herkesin anlayabileceği, düşünüp taşınmayı gerektirmeyen "yan anlam"dır.

"Babası, Ahmet'e çıt çıkarmamasını söyledi" ifadesinden Ahmet'in babasının sadece çıt çıkarmayı değil her türlü gürültüyü yasakladığı "nassın delaleti" yoluyla anlaşılmaktadır.

d) İktizanın delaleti:

İfadenin doğru anlaşılabilmesi için ifadede yer almayan bir sözcüğün varmış gibi düşünülmesi anlamına gelir.

Babası Ahmet'e "tabağını bitir" dedi. İfadesindeki "tabağını bitir" kelimesinin doğru anlaşılabilmesi için ifadede yer almayan "yemek" sözcüğünün var sayılması iktiza eder. Çünkü tabağın kendisi yenilip bitirilen bir şey değildir. Tabağın içindeki yemek yenilir.

Âyet Üzerinde Uygulama

Şimdi bu dört delaleti bir âyet üzerinde uygulayalım:

Âyet:

"Sonraki [âhiret] daha hayırlı ve kalıcı olduğu halde siz yakın hayatı [dünyayı] tercih ediyorsunuz." (A'lâ 87/16-17)

a) İbarenin delaleti:

Rabbimiz bu âyette, muhataplarına, daha hayırlı ve kalıcı olan âhireti bırakarak dünyayı tercih ettiklerini belirtmektedir.

b) İşaretin delaleti:

Bu âyetin işaretinden şu hususlar anlaşılır:

*) İnsan, irade sahibi, farklı şıklar arasında tercih yapabilecek kabiliyetle donatılmıştır.

*) Dünyayı âhirete tercih edenlerin bu tercihi doğru değildir. Çünkü daha hayırlı ve kalıcı olanın bırakılıp hayırsız ve geçici olanın esas alınması akıllı insanın yapacağı şey değildir.

*) İnsanların geneli, peşin olanı veresiye olana tercih eder. Velev ki veresiye olan daha hayırlı, bol olsun.

*) Sonsuz mutluluğu elde edebilmek için geçici bir mahrumiyete katlanamayan kimse, elde ettiği geçici bir mutluluk için sonsuz mahrumiyete katlanmak zorunda kalır.

c) Nassın delaleti:

Her ikisi de kalıcı olan iki şeyden birisi diğerinden daha hayırlı olsa, akıl, daha hayırlı olanın tercih edilmesini gerektirir. Böyle bir durumda daha az hayırlı olanı tercih eden kişi "akılsız" olarak nitelenir. Sizin gibi; iki şeyden birisi hayırsız ve geçici olduğu halde onu, kalıcı ve değerli olana tercih eden kimseler ise "akılsız" olarak nitelenmeyi evleviyetle hak etmiş olurlar.

d) İktizanın delaleti:

Burada "âhiret daha hayırlı ve kalıcıdır" derken kastedilen şey "âhirette cennetlik olan müminlerin hayatı"dır. Sözün doğru anlaşılması bu şekilde takdirde bulunmaya bağlıdır. Çünkü âhirette yalnızca cennet olmayıp cehennem hayatı da söz konusudur.

Sonuç:

Nassların derinlemesine anlaşılması, ancak fıkıh usulünde derinleşmekle mümkündür.

Her şeyin en doğrusunu elbette Allah bilir.

(Soner Duman/23.Rebîülâhir.1443/28.Kasım.2021/Pazar)
1.1K views07:16
Aç / Yorum Yap
2021-12-02 10:15:24 Burada yaptığım nitelemeler tamamen kendi penceremden yaptığım değerlendirmelerdir. Bir başkası, bu konuda tamamen farklı bir liste ortaya koyabilir. Neticede "her yiğidin bir yoğurt yiyiş tarzı vardır."

Her şeyin en doğrusunu elbette Allah bilir.

(Soner Duman/25.Rebîülâhir.1443/30.Kasım.2021/Salı)
664 views07:15
Aç / Yorum Yap
2021-12-02 10:15:24 KLASİK TEFSİRLERİN "EN"LERİ

Tefsir akademisyeni değilim ancak Kur'an'ı anlama gibi bir derdi olan her Müslüman gibi kendimi bildiğim tarihlerden itibaren klasik ve modern dönemde yazılan tefsirlerle iç içe olmaya gayret eden biriyim. Zira "Kur'an âyetleri üzerinde tefekkür etmek" Kur'an'ın emridir ve bu emir, özellikle de günümüzde ancak tefsirleri okumakla yerine getirilebilir.

Neden mi?

Bir âyet üzerinde tefekkürde bulunabilmek için her şeyden önce âyetin dil yönünden ne anlattığını, hangi olay ya da olaylar dizgesi üzerine indiğini, hangi dönemde indiğini, ele alınan konular arasında ne gibi bağlantılar olduğunu, söz konusu âyetin Kur'an'ın bütünlüğü içinde değerlendirildiğinde nereye oturduğunu bilmek gerekir. Bu konularda malumat sahibi olmadan kuru kuruya "âyeti okuyup üzerinde düşünmek" tamamen keyfî, indî, subjektif bir mâhiyet arz edecek ve sonuçta bu şekilde tefekkürde bulunma durumunda bulunan mütefekkirimiz (!) farkında olarak ya da olmayarak kendi anlayışlarını âyetlere giydirmeye kalkacak, âyetleri birer lego gibi düşünerek kendi kafasındaki tasarım için lego parçalarını birleştirecektir. Bunun önüne geçmenin yolu ise tefsirlere yelken açmaktır. Zira tefsirlerde bir yandan ele alınan âyete ilişkin tarih boyunca yapılan farklı yorumlara yer verilir, diğer yandan ilgili âyet Arap dili, sebeb-i nüzul, nesh, âyetler ve sûreler arası uyum gibi pek çok farklı açılardan ele alınır.

Tefsirler üzerinde yaptığım okumalar sonucunda klasik döneme ait tefsirlere ilişkin kendi tespitlerimi şu şekilde ifade edebilirim:

En orijinal tefsir

İlk nesillerin Kur'an anlayışlarını en orijinal / otantik şekilde sunan tefsir Taberî'nin "Câmiu'l-beyân" adlı tefsiridir. Bu tefsir "Kur'an, indiği dönemde nasıl anlaşıldı?" sorusuna en güzel bir cevaptır. Bu tefsir, çoğu zaman lanse edildiğinin aksine yalnızca bir rivayet tefsiri olmayıp özellikle her bir âyete ilişkin Taberî'nin kendi görüşünü gerekçeleriyle birlikte ortaya koyduğu bir dirayet tefsiridir.

Kur'an'ın belagatini en iyi ortaya koyan tefsir

Kur'an'ın belagat mucizesi oluşunu en güzel ortaya koyan tefsir Zemahşerî'nin "el-Keşşâf" adlı tefsiridir. Bu tefsir "Kur'an hangi açıdan bir dil mucizesidir?" sorusuna en güzel bir cevaptır.

Kur'an'ı dirayet yönünden en güzel açıklayan tefsir

Kur'an'ı dirayet yönüyle en güzel açıklayan, bir âyete ilişkin akla gelebilecek bütün sorulara cevap veren en doyurucu, tatmin edici tefsir Fahreddin er-Râzî'nin "et-Tefsîrü'l-kebîr (Mefâtîhü'l-gayb)" adlı tefsiridir.

Razî, Taberî'nin bir âyete ilişkin zikrettiği farklı yorumlara yer verdiği gibi Zemahşerî'nin belagata ilişkin açıklamalarına da yer vermekte, üstelik konuyu başka hiçbir tefsirde bulunamayacak bilgilerle zenginleştirmektedir. Şahsen en çok istifade ettiğim tefsirdir.

Ahkâm âyetlerini en güzel ve ayrıntılı açıklayan tefsir

Kur'an'ın ahkâm âyetlerini en geniş bir şekilde açıklayan, ahkâma ilişkin farklı mezheplerin görüşlerini tek tek izah eden en güzel tefsir Kurtubî'nin "el-Câmiu li ahkâmi'l-Kur'ân" adlı tefsiridir.

Muhtasar tefsirlerin en iyisi

Zemahşerî ve Râzî'yi en güzel özetleyen ve kendi eklediği hususlarla muhtasar tefsirin en güzel örneğini ortaya koyan tefsir Beyzâvî'nin "Envâru't-Tenzîl" adlı tefsiridir. Nesefî'nin Medârikü't-tenzil'i de bu kategoride değerlendirilse de Beyzavî'nin ona göre çok daha üstün olduğunu söylemek mümkündür.

Âyetlerdeki hazifleri en güzel takdir eden tefsir

Âyetler içindeki hazifleri en güzel takdir eden, böylece Kur'an ifadelerini, boşlukları en güzel şekilde doldurarak anlaşılır hale getiren muhtasar tefsir Celaleddin el-Mahallî'nin yazmaya başladığı, tamamlayamadan vefat etmesi üzerine Celaleddin es-Suyutî'nin tamamladığı "Tefsîrü'l-Celâleyn" adlı tefsirdir.

Klasik dönemde bunun dışında Mâturidî'nin Te'vîlatü'l-Kur'ân'ı, Mâverdî'nin en-Nüket ve'l-uyûn'u, Nesefî'nin Medârikü't-tenzîl'i, İbnü'l-Cevzî'nin Zâdü'l-Mesîr'i, Beğavî'nin tefsiri de elbette anılmaya değer tefsirlerdir.
720 views07:15
Aç / Yorum Yap
2021-11-21 22:39:36

659 views19:39
Aç / Yorum Yap
2021-11-21 22:38:36

672 views19:38
Aç / Yorum Yap
2021-11-21 22:38:22

657 views19:38
Aç / Yorum Yap
2021-11-11 20:47:03

738 views17:47
Aç / Yorum Yap
2021-11-11 15:30:10

735 views12:30
Aç / Yorum Yap