2021-04-30 15:13:49
İman edenler Allah’ın kelimesi olan La ilahe illallah Muhammedun Rasûlullah için, yücelmesi ve hakim olması için savaşır, değerli olan canlarını bu uğurda verirler. Haddini aşmış, İslam dinini kendisine prensip etmeyen, beşeri kanunlarla insanları yöneten tağutların uğrunda müminler değil kâfir olanlar çarpışır. İşte bu askerler, şeytanın dostlarıdırlar. Şeytanın gücü ve tuzağı hakkın yanında pek zayıftır.
Cihad etmenin ikinci sebebi: Allah-u Teâlâ’nın şanını ve Peygamber efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem)’in onurunu korumak içindir.
Allah’a, Rasûlüne, kitabına ve dinine hakaret eden, söven ve alay ederek eziyet eden herkese karşı savaşırız. Bu eylemleri yaptıran, imkan tanıyan ve koruyan güç ve devletlere karşıda savaşırız.
Bu ülkeleri protesto etmek için gösteri yapmakla, ürünlerini boykot etmekle, konsolosluklarına yumurta fırlatmakla yetinilmemeli, bil fiil imkan dahilinde onlarla savaşarak hak ettikleri cezayı vermeliyiz.
Bugün bir takım kâfirler ve rafiziler, Peygamberimize, temiz eşlerine ve pak ashabına söverek, karikatürler çizerek, iftiralarda bulunarak ve alay ederek eziyet etmektedirler. İslam’a göre böyle yapanların cezası ölümdür.
Sahabe-i Kiramın, (Allah hepsinden razı olsun) peygamberimize ne kadar bağlı olduklarını daha iyi anlamamız için sizlere üç örnek getireceğim..
Birinci olay: İfk hadisesinde, Peygamberimizin eşi ve müminlerin anası olan Aişe (radıyallahu anhum) hakkında zina iftirası atan kimseler hakkında Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) mescitte konuşma yapmış ve “Bana, aileme yönelik eziyet eden kimse hakkında beni mazur sayar mısınız? Dediğinde, Sad bin Muaz (radıyallahu anhum) kalkmış, Ey Allah’ın Rasûlü! Ben seni mazur sayarım. Eğer Evs kabilesinden ise, sana kafasını getireyim. Eğer kardeşlerimiz olan Hazreç kabilesinden ise emret onun hakkında emrini uygulayalım!” demişti.
İkinci olay: Enes (radıyallahu anhum) anlatır: Uhud savaşı gününde, Peygamberimizin etrafında yedi ensar vardı. Müşrikler peygamberimizi öldürmek için sürekli hamleler yapıyorlardı. Peygamber efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) bu savaşta güç duruma düşünce
من ير دهم عنا وله الجنة أو هو رفيقي في الجنة
“Bunları bizden kim savacak ona cennet vardır veya o cennette bana komşu olacaktır!” deyince, bu yedi ensar, teker teker şehid olana kadar peygamberimizin etrafında çarpıştılar…
Üçüncü olay: Peygamberimize ve pak eşlerine dil uzatan, hakaret eden ve küfreden yahudi liderlerinden Kab Bin Eşref’in haberi efendimize ulaştığında, bir gün efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) minberdeyken şöyle buyurdu:
من لكعب بن الأشرف ؟ فإنه قد آذى الله و رسوله
Allah ve Rasûlüne eziyet eden Kab Bin Eşref’ten intikam alacak var mı? Deyince Evs kabilesinden Muhammed bin Mesleme ve Ebu Naile (radıyallahu anhum) ayağa kalkmış, “Bizler ey Allah’ın elçisi” deyince onlara üç sahabe daha katılmış ve bir gece harekete geçip Kab Bin Eşref’in kafasını gövdesinden ayırmışlardır.
İlerleyen zamanlarda zengin kodamanlardan olan yahudi Ebu Rafi, Peygamberimize dil uzatınca, Hazreç kabilesinden olan Abdullah Bin Atik ve arkadaşları Haybere gidip bir gece onuda suikast ile öldürmüşlerdir.
Rasûlullah’a (sallallahu aleyhi ve sellem) eziyet veren kişiler hakkında Şeyh Abdurrahman Ed-Duseri (rahimehullah) derki: “Güç imkanına göre cihad için kuvvet hazırlamak, dinin vaciplerinden ve ikamesinin gereklerindendir.
Allah’a gerçek manada ibadet eden kişi, terk etmesini bırakın, ertelemesi veya bu konuda gevşek davranması bile caiz değildir.
Allah’a ibadet eden ve cihad etmeğe azimli olan kişi, her türlü inkarı ve sapıklığı yayan, Allah’ın vahyine dil uzatan, kalemini bu temiz dinin aleyhine kullanan bu davetçilere suikast yapan kişidir.
Çünkü bunlar Allah ve Rasûlüne eziyet eden kişilerdir. Yeryüzünün her hangi bir yerinde bu tür kâfirleri hayatta bırakmak, Müslümanlara caiz değildir.
Çünkü bunlar Peygamberimizin, öldürülmeleri için teşvik ettiği Kab bin Eşref, İbni Hakik ve diğerlerinden daha zararlı kimselerdir.
343 views12:13