Get Mystery Box with random crypto!

☝️🏽MİLLETİ İBRAHİM☝🏼

Telgraf kanalının logosu milleti_i_brahim — ☝️🏽MİLLETİ İBRAHİM☝🏼 M
Telgraf kanalının logosu milleti_i_brahim — ☝️🏽MİLLETİ İBRAHİM☝🏼
Kanal adresi: @milleti_i_brahim
Kategoriler: Kategorize edilmemiş
Dilim: Türk
aboneler: 54
Kanaldan açıklama

Allah'ın hükmüyle hukmetmeyenler kafirlerin ta kendileri maide suresi 44 ☝🏿

Ratings & Reviews

2.50

2 reviews

Reviews can be left only by registered users. All reviews are moderated by admins.

5 stars

0

4 stars

1

3 stars

0

2 stars

0

1 stars

1


En son Mesajlar

2021-03-01 13:54:48 Şeyh Eba Butayn rahimehullah şöyle demektedir:

ففرض على المكلف: معرفة حد العبادة وحقيقتها التي خلقنا الله لأجلها  ، ومعرفة حد الشرك وحقيقته الذي هو أكبر الكبائر. وتجد كثيرا ممن يشتغل بالعلم لا يعرف حقيقة الشرك الأكبر

▢ “Mükellef üzerine, Allah’u Te’ala’nın bizleri kendisi için yarattığı ibadetin sınırını ve onun hakikatini bilmesi ve aynı şekilde büyük günahların en büyüğü olan şirkin sınırını ve hakikatini bilmesi farzdır. Sen ilimle iştigal eden kimselerin çoğunlunun, büyük şirkin hakikatini bilmediğini görürsün.”

[el-İntisar, s. 49]
698 viewsUmut İba, 10:54
Aç / Yorum Yap
2021-03-01 13:50:42 Şüphesiz ki Allah, kendisine şirk koşulmasını bağışlamaz. Bunun (şirk) dışında kalanları dilediği için bağışlar. Kim de Allah’a şirk koşarsa, hiç şüphesiz büyük bir günahla iftirada bulunmuş olur. #Nîsa_48

Tevbe etmeden ölündüğü takdirde Allâh Subhânehû Ve Teâlâ nın bağışlamayacağı tek günah şirktir. Şirk dışında kalan tüm günahlar, Allâh Subhânehû Ve Teâlâ, nın
meşîetine kalmıştır. Dilerse bağışlar, dilerse bağışlamaz.

Şirk, İslam’ın ibadet olarak kabul ettiği bir eylemi Allâh Subhânehû VeTeâlâ,
başkasına yapmak yada Allâh Subhânehû Ve Teâlâ, ya ait sıfatlardan birini herhangi bir varlığa vermektir.

Şirkin birçok çeşidi vardır.
Sevgide şirk,
itaatte şirk,
dua ve ibadette şirk,
yasama ve kanun koymada şirk,
bazı varlıkları toplumu kaynaştırmak için putlaştırma şirki

Allâh Subhânehû Ve Teâlâ, ya
şirk koşan kimse, Allâh Subhânehû Ve Teâlâ, ya en büyük iftirayı atmış, zulümlerin en büyüğünü işlemiştir. Bu nedenle tüm amelleri boşa gitmiş Allâh Subhânehû Ve Teâlâ, cenneti ona haram kılmıştır.
662 viewsUmut İba, 10:50
Aç / Yorum Yap
2021-03-01 13:46:45 IHLAS Ve SIDK

Utban b. Malik'ten (r.a.) Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:

"Allah (c.c.) kendisinin rızasını isteyerek 'La ilahe illallah' diyen kimseye Cehennemi haram kıldı." (Buhari, Rikak: 6, İstitabe: 9, Müslim, İman: 47, Tirmizi, İman: 17, Ahmed: 4/44)

Kurratü'l-Uyun'da denilir ki:

"Sadece konu başlığına uygun olan "Kim La İlahe İllallah derse" sözünü alarak hadisi kısa geçmiştir. Bu kelimenin delalet ettiği gerçek mana ihlası içermekte ve şirki reddetmektedir. Bilindiği gibi sıdk ve ihlas birbirinden ayrılamazlar. Biri olmazsa diğeri de olmaz. Eğer kişi ihlaslı değilse, müşriktir. Sadık (dürüst) değilse, münafıktır. İhlaslı olan biri, kimsenin Allah'tan (c.c.) başka ilahlığa layık olmadığını içtenlikle söyler. İşte bu tevhid, İslam'ın temelidir.Bunu İbrahim Halil (a.s.) ve oğlu İsmail (a.s.) en güzel şekilde şöyle dile getirmişlerdir:

"Rabbimiz! İkimizi de sana teslim olan müslümanlardan eyle ve zürriyetimizden de sana teslim olan müslüman bir ümmet yetiştirir!.." (Bakara: 2/128)

"'Ben bir muvahhit olarak yüzümü, gökleri ve yeri yaratan Allah'a yönelttim. Ben asla müşriklerden değilim' demişti."(En'am: 6/79)

Ayette geçen:


"hanif" kelimesi;

şirki terkeden, müşrik kimselerle bağlarını koparan, onlara düşmanlı gösteren, gizli ve açık her durumda amellerini Allah (c.c.) adına ihlasla yapan" demektir.

Nitekim Allah (c.c.) şöyle buyuruyor:

"Kim muhsin olarak kendisini Allah'a teslim ederse, en sağlam kulpa yapışmış olur..." (Lokman: 31/22)

Ayette geçen "Yüzünü muhsin olarak Allah'a teslim ederse."

sözünden kasıt, içinde şirk barındırmayan, nifaka yer vermeyen tam bir ihlastır. İşte bu ve benzeri ayetlerin anlamlarının bu şekilde olduğunda ümmet arasında görüş birliği vardır. Bu, "La ilahe illallah" sözüyle söylenmek istenen manadır. Bunun içindir ki, Allah (c.c):

"En sağlam kulpa yapışmıştır." buyurmuştur.

Bu müjde, bu kelimeyi söyledikleri halde Allah (c.c.)'tan başkasını çağırıp dua eden ve Allah'tan (c.c.) başkalarından medet bekleyen, hiçbir yarar ve zarar vermeyen kimseler için ağlayanları içermez. Ne acıdır ki bugün toplumun çoğu böyledir. Çünkü bu kimseler her ne kadar bu kelimeyi söylemekte iseler de, bununla çelişen işleri buna karıştırmışlardır. Bu kelime, bunun ne anlama geldiğini, neleri ad ve neleri kabul ettiğini bilerek söyleyen kimseden başkasına asla fayda vermez. Bunun manasını gereğince bilmeyen kimse, bu kelimeyi ne kadar söylese de kendisine hiçbir yarar sağlamaz.

Rasululllah'ın (s.a.v.) hadislerinde bunu "Şüpheye yer bırakmaksızın"sözüyle kaydetmesi, bu kelimenin bilerek ve yakin anlamında söylenmesi gerektiğini gösterir. Hadisteki "Kalbinden samimiyetle ve doğrulukla" ifadesi de bunu destekler. Nitekim söyleyen kimse, söylediğinde dürüst değilse, yine hiçbir fayda görmez. Zira münafıklar kalplerinde olmayanı dilleriyle söylerler. Müşrikler de böyledir. Çünkü bunlar da ihlasla çelişen şirki işlemektedirler. Halbuki, "La ilahe illallah" sözünün fayda verebilmesi için, Allah (c.c.) için ihlaslı olmak, Allah'ın (c.c.) eşi ve ortağı olmadığına gönülden şahitlik etmek gerekir. Böyle olmayınca: "La ilahe illallah" sözü nasıl yarar sağlasın ki?

Fethul Mecid Ala Şerhu Kitabi't Tevhid
501 viewsUmut İba, 10:46
Aç / Yorum Yap
2021-03-01 13:32:35 BİR KİMSENİN KÜFÜR ÜZERE ÖLMESİNİ TEMENNİ ETMENİN HÜKMÜ

Zahirde bir başkasının küfrüne rıza göstermek gibi algılanabilecek şeylerden birisi de sözkonusu kimsenin küfür üzere ölmesini istemektir.

Böylelikle kişi, aleyhinde beddua ettiği kimsenin hayatı boyu Allah’a şirk koşmasını ve o hal üzere ölüp ebedi cehenneme gitmesini temenni eder.

Bu her ne kadar zahirde şirkin devamını istemek gibi görünse de kişi, küfrü sevip hoş gördüğünden değil de zalimden intikam almak gayesiyle böyle bir şey yaparsa kafir olmaz.

Allahu Teala şöyle buyurmaktadır:

ﻰ َ ﻠ َﻋ ْدُﺪ ْ ﻢﯿِﻟَْ ﺷاَو ْﻢ ِﻬِﻟا َ ﻮْﻣَأ ﻰَﻠ َﻋ ْ ﺲِﻤ ْﻃا ﺎَﻨﱠﺑ َ ﻷا َباَﺬ َﻌْﻟا اُو َ َ ﺮَﯾ ﻰﱠﺘ َﺣ اﻮُﻨ ِﻣ ْﺆُﯾ َ ر َﻚِﻠﯿِﺒ َ ﻼَﻓ ْﻢ ِﻬِﺑﻮُﻠُﻗ ﺳ ْﻦَﻋ اﻮﱡﻠ ِ ﻀُﯿِﻟ ﺎَﻨﱠﺑ َ ر ﺎَﯿْﻧ ﱡﺪﻟا ِةﺎَﯿ َ ﺤ ْ ﻟا ﻲِﻓ ًﻻا َﻮ ْﻣَأ َو ًﺔَﻨﯾ ِ ز ُهَ َ ﻸَﻣ َو َن ْﻮ َﻋ ْﺮِﻓ َ ﺖْﯿَﺗآ َ ﻚﱠﻧِإ ﺎَﻨﱠﺑ َ ر ﻰَﺳﻮُﻣ َلﺎَﻗ َو

“Musa şöyle dua etti: Ey rabbimiz! Sen Fir'avn'a ve etrafındakilere dünya hayatında giyecek bir süs eşyası ve mallar verdin.

Ey rabbimiz! Mallarını mahvet ve kalblerini şiddetle sık ki, o acıklı azab görmedikçe iman etmesinler.”

(Yunus: 10/88)

İmam Taberi ayette geçen

“kalblerini şiddetle sık​” ibaresi hakkında şöyle demektedir:

نﺎﻤﯾﻹﺎﺑ حﺮﺸﻨﺗ ﻻو ﻦﯿﻠﺗ ﻻ ﻰﺘﺣ ﺎﻬﯿﻠﻋ ﻊﺒﻃاو :ﻲﻨﻌﯾ ﻪﻧﺈﻓ

“Şunu kasdetmektedir: Onların kalplerine mühür vur ki artık o kalpler imana karşı yumuşamasın ve imanla ferahlanmasın”

İbn Cerir, ardından selef müfessirlerinin bu doğrultudaki görüşlerini nakletmektedir.

Naklettiğine göre İbn Abbas bunu

“kalplerini mühürle” diye açıklamıştır.

Mücahid ise “kalplerini dalalet üzere sımsıkı bağla” diye açıklamıştır.

Dahhak ise şöyle demiştir:

ا ًرﺎﻔﻛ ﻢﻬﻜﻠﻫأ

“Onları kafirler olarak helak et”

Görüldüğü üzere Musa (aleyhiselam) Firavun ve ashabının küfür üzere ölmesi için Allaha dua etmiştir.

İbn Hazm (rahimehullah)​

“Allah küfrü dilemez, çünkü küfrü dilemiş olsa küfür bizim için mübah olurdu”

diyen kader inkarcısı Mutezile’ye verdiği cevabında şöyle demektedir:

ﺿﺎَﻔْﻟا مدآ ﻦْﺑا ا َﺬ َﻬَﻓ {ﻦﯿﻤِﻟﺎ ﱠ ﻲِﻓ مدآ ﻦْﺑا ﻰﻠﻋ ﻞﺟَو ﺰﻋ ﷲا ﻰﻨﺛأ ﺪﻘﻓ سﺎﱠﻨﻟا ﺾﻌﺑ ﻦﻣ ﺮْﻔﻜْﻟا ةَدا َرِإ ِﻪﯿِﻓ ﺎﻨﻟ حﺎَﺒُﯾ ﺎَﻣ لﺎ َﺣ ﻲِﻓ ﺮﻜﻨﻧ ﺎﻨﺴﻟ ﻖﯿِﻓْﻮﱠﺘﻟا ﻰَﻟﺎَﻌَﺗ ِﱠﷲﺎِﺑَو ﻢُﻬَﻟ لﻮُﻘﻧ ﱠﻢﺛ نﻮﻜﯾ نَأ َدا َرَأ ﺪﻗ ﻞ ِ ﻈﻟا ءا َﺰ َﺟ َﻚِﻟَذ َو رﺎﱠﻨﻟا بﺎ َﺤ ْ ﺻ َ ﻰﻠﻋ ْﺲِﻤ ْﻃا ﺎَﻨﺑ َر} م َ ﻼﱠﺴﻟا ﺎ َﻤ ِﻬْﯿَﻠ َ َ أ ﺪﻗ م َﻼ ﱠﺴﻟا ﺎ َﻤ ِﻬْﯿَﻠ َ أ ﻦﻣ نﻮﻜﺘَﻓ ﻚﻤﺛإو ﻲﻤﺛﺈﺑ ءﻮﺒﺗ نَأ ﺪﯾ ِرُأ ﻲﱢﻧِإ} ِﻪﯿ ِﺧَِ ﻷ ﻪﻟْﻮَﻗ ﻋ نوُرﺎَﻫَو ﻰ َﺳﻮُﻣ لﻮَﻗ ﻞﺟَو ﺰﻋ ﷲا بﻮﺻ ﺪﻗَو ﻪﺴﻔَﻧ ﻢْﺛِإ َﻊَﻣ ﻪﻤﺛﺈﺑ ءﻮﺒﯾ نَأَو رﺎﱠﻨﻟا بﺎ َﺤ ْﺻَأ ﻦﻣ ُهﻮ ُﺧَأ ا َدا َ ر ﻋ نوُرﺎَﻫَو ﻰ َﺳﻮُﻣ اَﺬ َﻬَﻓ {ﺎﻤﻜﺗﻮﻋد ﺖﺒﯿﺟأ ﺪﻗ َلﺎَﻗ ﻢﯿِﻟَْ ﻷا باَﺬَﻌْﻟا او َﺮﯾ ﻰﱠﺘ َﺣ اﻮُﻨﻣﺆُﯾ َ ﻼَﻓ ﻢﻬﺑﻮُﻠُﻗ ﻰﻠﻋ ْدُﺪ ْﺷا َو ﻢﻬﻟا َﻮ ْﻣَأ صﺎﻗَو ﻲﺑأ ﻦﺑ ﺔَﺒﺘﻋ ﻰﻠﻋ ﺎَﻋَد ﻪﱠﻧِإ ﻢﻠﺳَو ِﻪْﯿَﻠ َﻋ ﷲا ﻰﻠﺻ ﷲا لﻮ ُﺳ َر ﻦ َﻋ َءﺎ َﺟ ﺪﻗَو رﺎﱠﻨﻟا ﻰَﻟِإ ا ًﺮِﻓﺎَﻛ تﻮُﻤَﯾ نَأ َو ن ْﻮ َﻋ ْﺮِﻓ ﻦﻣﺆُﯾ َ ﻚِﻟَﺬ َﻛ َ نﺎَﻜَﻓ رﺎﱠﻨﻟا ﻰَﻟِإ ا ً ﺮِﻓﺎ َﻛ تﻮُﻤَﯾ نَأ ﻻ نَأ ﺎﺒﺣأو

“Sonra biz onlara Allah’ın tevfikiyle deriz ki:

Biz, bazı insanlar hakkında küfrü istemenin bize mübah olduğu hallerin olacağını inkar etmiyoruz.

Zira Allahu Teala Adem (aleyhiselam)’ın oğlunun kardeşi hakkında şöyle dediğini överek nakletmektedir:

“Ben isterim ki sen, benim günahımı da kendi günahını da yüklenesin ve böylece ateş ashabından olasın. İşte zalimlerin cezası böyledir”

(Maide: 29)

Aynı şekilde Allahu Teala Musa ve Harun (aleyhimasselam)’ın şu sözlerini tasvib etmiştir:

“Ey rabbimiz! Mallarını mahvet ve kalblerini şiddetle sık ki, o acıklı azab görmedikçe iman etmesinler.” (Yunus: 10/88)
350 viewsUmut İba, 10:32
Aç / Yorum Yap
2021-03-01 13:26:55 @aidin_salih
268 viewsUmut İba, 10:26
Aç / Yorum Yap
2021-03-01 13:21:04
269 viewsUmut İba, 10:21
Aç / Yorum Yap
2021-03-01 13:15:26 İbn Kayyım rahimehullah şöyle demektedir:

والإسلام هو توحيد الله وعبادته وحده لا شريك له، والإيمان بالله وبرسوله واتباعه فيما جاءَ به، فما لم يأْت العبد بهذا فليس بمسلم وإن لم يكن كافراً معانداً فهو كافر جاهل. فغاية هذه الطبقة أنهم كفار جهال غير معاندين، وعدم عنادهم لا يخرجهم عن كونهم كفاراً فإن الكافر من جحد توحيد الله وكذب رسوله إما عناداً وإما جهلاً وتقليداً لأهل العناد.

▢ İslam: Allah’ı birlemek, bir olan ve ortağı bulunmayan Allah’a ibadet etmek, Rasûlü’ne iman etmek, Rasûl’ün getirdiklerinde ona tâbi olmaktır. Kul bunu yapmadığı sürece Müslüman olamaz. Eğer mu’annid (inatçı, bilerek inkâr eden) bir kâfir değilse de, cahil bir kâfirdir. Bu tabaka ehli, en iyi ihtimalle inatçı olmayan cahil kâfirlerdir. Şüphesiz ki bunların inatçı olmamaları, kâfir olmaktan onları kurtarmaz. Çünkü kâfir, Allah’u Te’âlâ’nın birliğini (tevhidini) inkâr eden ve Rasûlü’nü yalanlayan kimselerdir. Bu bazen inatçı olmaktan kaynaklanır, bazen de cehaletten ve inat ehlini taklit etmekten kaynaklanır.

[Tarikul Hicreteyn s. 411]
265 viewsUmut İba, 10:15
Aç / Yorum Yap
2021-03-01 13:10:27
254 viewsUmut İba, 10:10
Aç / Yorum Yap
2021-03-01 13:08:32 İbn Kayyım el-Cevziyye rehimehullah şöyle demektedir;

▢ "Tevbe"; kulun Allah’a yönelmesi ve ilahi gazaba uğrayan kimseler ile sapıkların yolunu terketmesidir. Bu ise ancak Allah’ın o kulu doğru yola (sırat-ı müstakim) hidayet etmesiyle gerçekleşir. O’nun hidayeti ise, ancak ve ancak yine O’nun yardımı ve Onu tevhid etmesi ile mümkün olur. Fatiha Suresi bunu en güzel şekilde sıralamakta ve en mükemmel bir biçimde ihtiva etmektedir. İlim, müşahede, hal ve marifet açısından Fatiha Suresi’nin hakkını veren ve gereği gibi kavrayan kimse, Allah’a kulluk konusunda bu surenin ancak samimi bir tevbe ile okunduğu zaman fayda vereceğini anlar. Kulun, işlediği günahlardan habersiz ve günahlar üzerinde ısrar ederken sırat-ı müstakime tam bir hidayetle iletilmesi gerçekleşmez.

[Medaric’us Salikin]
256 viewsUmut İba, 10:08
Aç / Yorum Yap
2021-03-01 11:05:42
☆KANAL REKLAMI☆
212 viewsmillet-i ibrahim, 08:05
Aç / Yorum Yap