2022-07-08 19:31:49
Şinzo Abe’nin savunma alanında attığı adımları kısa bir şekilde özetlemek gerekiyor sanırım. Malum Türk akademisyenleri “Japonya’nın ordusu falan yok ki” minvalinde deli saçması şeyler yazınca kendimi tutamadım. Niyetim tarih dersi vermek değil, haddime de değil fakat bu kadar yanlış bilgiye tahammül edemezdim.
ABD, Japonya’nın teslim olmasının hemen ardından Pasifik Cephesi ve İşgal Kuvvetlerinin Komutanı General Douglas MacArthur yönetiminde Japon anayasasını bizzat kendisi yazdırıyor. Japonların bu anayasanın yazılmasında neredeyse hiçbir payı yok.
Fakat ABD, kendi yazdığı anayasadan zamanla pişmanlık duymaya başlamıştır. Çünkü Kore Savaşı’nın patlak vermesinin ardından Japonya’ya pranga vurulamayacağı anlaşılmıştı.
1952’de Ulusal Polis Rezervi aslında tam olarak ordu olmasa da ordunun ilk ayak sesleri. 1954’te ise bu oluşum bizzat ABD’nin müdahalesiyle Japon Öz Savunma Kuvvetleri olarak yeniden adlandırılıyor.
Abe ise orduya prangalar vuran Anayasa’nın 9. Maddesi’ni değiştirmeyi hayatının en büyük görevi olarak görüyordu. Ama başaramadı. Fakat ABD’nin de desteğiyle bu maddeyi sürekli olarak yeniden yorumladılar ve buna göre değişiklikler yaptılar.
Abe aslında sadece 9. Madde’ye ülkenin resmi ordusunun adını resmen sokmak istiyordu. Japon Öz Savunma Kuvvetleri (JSDF). Amacı orduyu tamamen meşru hale getirip daha aktif bir Japonya oluşturmaktı. Ama Japon halkı bu maddeyi resmen “kutsal” bir şey olarak gördüğü için çok yüksek oy oranıyla seçilmiş olmasına rağmen oylamaya sunamadı.
Zaten dedesi Nobusuke Kishi de Anayasa’yı revize etmek için çok uğraşmıştı. Sadece resmiyete dökmek istiyorlar değişiklikleri ama yapamıyorlar. Halk karşı çıkıyor.
Hatta Abe’nin yaptığı değişiklerin anayasaya aykırı olduğu dahi söylendi fakat bunlar daha sonra görmezden gelindi. Abe bu değişikliği “proaktif pasifizm” olarak tanımlıyordu. Sonrasında protestolar düzenlenmişti. Abe de sağlık sorunlarını bahane edip istifa etti.
Japonya bugün savunma sanayii ihracatlarını gevşetiyor, bölge ülkeleriyle savunma paktları imzalıyor, sualtı ve suüstü filosunu genişletiyor, hipersonik füzeler geliştiriyor, füzelerin menzillerini uzatıyor...
Savunma bütçesi Abe göreve geldiğinden beri sürekli artışta. Bu yıl 50 milyar doları bulacak. Savunma için ayrılan %1'lik bütçe barajı ilk kez aşılacak. Anayasa’ya göre uçak gemisi sahibi olmaları yasak ama uçak gemisi sınıfına girebilecek LHD’leri dönüştürüp üstünden F-35B kaldıracaklar.
İşte tüm bunların mimarı aslında Şinzo Abe idi. Japonya’nın savunma politikalarını sessiz sedasız yeniden inşa etti.
Son dönemde de Tayvan konusunda ABD'ye harekete geçin ve artık muğlak olmayın diyordu. Japonya olarak biz de hazırız mesajı veriyordu. Böylesine bir lider gitti.
Bugün ölen isim sadece eski bir Başbakan değildi. Japonya’yı geleceğe hazırlayan çok güçlü ve akıllı bir liderdi. Açıkçası ben kendisini başarılı buluyor ve yakından takip ediyordum. Japon Ordusuna ait savunma gelişmelerini pek ilgi çekmediği halde tek tek ilk kaynaklarına inip araştırıp yazıya döküyordum.
Kısacası Japonya’nın ordusu vardır. Hem de çok büyüktür. Bizden kat ve kat büyüktür. Evet, anayasal olarak ayağında hala bir sürü prangalar mevcuttur. ABD’ye güvenlik alanında göbekten bağlıdır.
Evet, ülkede çok ciddi hatta devasa bir Amerikan askeri varlığı vardır ve bunlar işgali fiili olarak sürdürmektedir. Ama Japonya gibi bir ülkeyi “ordusu yok” diye aşağılamak en iyi tabirle saf olmaktan başka bir şey değildir.
Fakat bunların hiçbiri mevcut ve gelecekteki gelişmelerle aşılamayacak şeyler değillerdir. Japonya kısa vadede “pasifist” bir ülke olmaktan çıkmak zorunda. Abe de bu işi başlatan isim olmuştu. Çünkü buna mecburdu. Çin tehdidi bunu zoraki kılmıştı.
Bugün yerine gelen tüm isimler aslında kendi kabinesinden isimler. Şuga, Kişida… Hepsi de birer “gölge” idi. Abe’nin gölgesi. Öyle olmaya da devam edecekler.
2.0K views16:31