Get Mystery Box with random crypto!

Tarih Günlüğüm

Telgraf kanalının logosu tarihgunlugum — Tarih Günlüğüm T
Telgraf kanalının logosu tarihgunlugum — Tarih Günlüğüm
Kanal adresi: @tarihgunlugum
Kategoriler: Kategorize edilmemiş
Dilim: Türk
aboneler: 1.66K
Kanaldan açıklama

✅Tarihi Sevdiren Kanal

Ratings & Reviews

2.33

3 reviews

Reviews can be left only by registered users. All reviews are moderated by admins.

5 stars

0

4 stars

1

3 stars

0

2 stars

1

1 stars

1


En son Mesajlar

2021-11-22 23:11:56 TAHT KAVGASI

Yaptığı teklife red cevabı alan Cem Sultan, -birçok büyük meziyet­le­ri­ne rağmen- idârî me­se­lelerdeki dirâyetsizliği sebebiyle ağabeyi 2. Bâ­ye­zîd Han ile neticesiz kalan uzun mücâdelelere girişti. Ağabeyinin hikmet dolu na­si­hatlerine ve mâkul tekliflerine râzı olmadı. Bunu sitemkâr bir şiirle de ona bildirdi:

Sen bister-i gülde yatasın şevk ile handân;

Ben kül döşenem külhân-ı mihnette, sebep ne?..

“Sen, gül gibi döşeklerde huzur içinde sürûr ve şevk ile yatarken, benim sıkıntı külhanında yanarak kül döşenmemin sebebi nedir?”

Kâmil ve müttakî bir kimse olan 2. Bâyezîd de, kardeşinin ihtiras dolu bu suâline, ona ilâhî takdîri hatırlatıcı ve yanlış hareketten îkâz edici manzum bir mukâbelede bulundu:

Çün rûz-i ezel kısmet olunmuş bize devlet,

Takdîre rızâ vermeyesün böyle sebep ne?

Hâccü’l-Harameyn’im deyüben dâvâ kılursun;

Yâ saltanat-ı dünyevîye bunca talep ne?..

“Ey kardeşim! Devlet, bize ezelde nasip kılınmışken senin tak­dîre rızâ göstermeyişinin sebebi nedir? Sen iki mübârek belde olan Mekke-i Mükerreme ve Medîne-i Münevvere’nin hacısıyım diye iftihâr ediyorsun, fakat şu dün­ya saltanatına olan ihtirâsın nedir?..”
133 views20:11
Aç / Yorum Yap
2021-11-22 23:11:19
"Bütün Dünyayı Verseniz Dinimi Değiştirmem!"

Sultan 2. Bâyezîd-i Velî Han, 1481 yılında pâ­di­şah olduktan sonra, saltanatının ilk 14 yılını kardeşi Cem Sultan ile uğraşmakla geçirdi. Bu durum da, hris­ti­yanlık âlemine karşı belli ölçüde âtıl davranmasını îcâb ettirdi.
Cem Sultan, Bâyezîd Hân’a:

“–Ülkemizi ikiye bölelim, yarısında sen hükümdar ol, yarısında ben olayım!..” diye teklif etti.

Bâyezîd-i Velî ise:

“–Kardeşim, vatan ümmetin malıdır. Devlet gücünü kaybeder. Neticede güçsüz beyliklere döneriz. Bu büyük bir vebâl olur. Gövdem ikiye bölünür, ümmet toprağı bölünmez!..” diyerek bu teklifi reddetti.

Sırf bu tavır bile, Bâyezîd-i Velî’nin dirâyeti, ileri görüşlülüğü kadar, onun ne derece İslâm dâvâsının istikbâli endişeleriyle dolu, idealist bir şahsiyet olduğunu göstermektedir.
124 views20:11
Aç / Yorum Yap
2021-11-21 20:00:38 Elçinin geleceği gün bütün vezirler, yeni esvaplarıyla pâdişâhın huzûruna vardılar. Ancak gördüklerine inanamayarak dehşetli bir hayrete düştüler. Zira Yavuz’un üzerinde yine o eski elbiseleri vardı. Tahtında oturmuş, keskin kılıcını çekip tahtın basamağına koymuştu. Karşı pencereden vuran gün ışığı altında parıltısı gözleri kamaştırıyordu. Bu durum karşısında bütün vezirler, üzerlerindeki gösterişli elbiselerinden utanıp şaşkın bir vaziyette kaldılar.

Görüşme bitip elçi dışarı çıktıktan sonra Yavuz, sadrâzama bakarak:

“–Paşa! Var elçiye sor; bizi nasıl bulmuşlar?” dedi.

Sadrâzam, Pâdişâh’ın emrini yerine getirip döndü ve elçinin in­ti­bâ­ını nakletti:

“–Sul­tâ­nım! Venedik elçisi: «O kılıcın parıltısı gözümü öyle aldı ki, kendilerini göremedim bile...» demektedir.”

Yavuz, tebessüm etti ve sadrâzama şehâdet parmağı ile kılıcı göstererek:

“–İşte kılıcımızın ağzı kestikçe, kâfirin gözü ondan aslâ ayrılamaz ve bizi görmez! Ama Allah esirgesin, bir gün kesmez olur ve parlamazsa, o zaman küffâr, bizi hem hor görür, hem de tepeden bakar!..” dedi.

Kaynak: Abide Şahsiyetleri ve Müesseseleriyle OSMANLI, 2013
355 views17:00
Aç / Yorum Yap
2021-11-21 20:00:36
Kafirin Gözü Ondan Asla Ayrılmaz

Cengâver Sultan Yavuz Sultan Selim Han, çok sade bir hayat yaşadı. Az uyuduğu için ekserî geceleri kitap okumakla geçirirdi. Her öğün tek çeşit yemek yerdi. Ağaçtan tabak kullanırdı. Dünyevî lezzetlerden hoşlanmazdı. İşte Yavuz'un diğer özellikleri...
Bir gün oğlu Süleyman’ı (Kânûnî’yi) çok süslü görünce, nükteli bir şekilde:

“–Oğlum, o kadar süslenmişsin ki, annene giyecek bir şey bırakmamışsın!..” dedi.

Kendisi pek sade giyinirdi. Bunun sebebini soranlara:

“–Süslü ve şa’şaalı giyinmek külfetten başka bir şey değildir. Niçin boş yere bu külfete katlanalım?” derdi.

Bir elbiseyi eskiyene kadar giyerdi. Bütün devlet erkânı da böyle davranmak mecbûriyetinde kalırdı. Bir defasında Venedik elçisinin İstanbul’a gelip huzûr-i şâhâneye yüz süreceği haberi geldi. Bunun üzerine vezirler, üzerlerindeki hayli eskimiş elbiseleri değiştirme ihtiyacı hissederek sadrâzam aracılığıyla durumu Yavuz’a tedirginlikle de olsa bildirdiler. Yavuz hiç kızmadı ve:

“–Münâsiptir.” dedi.
341 views17:00
Aç / Yorum Yap
2021-11-20 13:14:00 Bugüne kadar sanatta erişilmezliğini muhâfaza eden Sü­ley­mâ­ni­ye ile Mîmar Sinan, mükemmel şiirleri ile Bâkî ve Fuzûlî, cihana ışık tutan fetvâları ile Kemâl Paşazâde ve Ebussuûd Efendi, gönülleri ulvî bir âleme yönlendiren Sünbül Efendi, Merkez Efendi ve Yahyâ Efendi, İslâm birliği için kuzey Afrika hükümdarlığından ferâgat eden, Osmanlı Kaptan-ı Deryâsı olarak Akdeniz’i göl hâline çeviren Barbaros Hayreddîn Paşa, o devirde çizdiği Dün­ya haritası ile keşfolunmamış yerleri dahî gösteren Pîrî Reis, aslen, papaz yetiştirmekle meşhur bir âileden geldiği hâlde, İslâm vecdinde eriyip kemâle ulaşarak devletin cihan çapındaki pâ­di­şahları ayarında idârî dirâyet ve liyâkat göstermiş olan Sokullu, Osmanlı’yı kemâl noktasına getiren azametli bir oluşun devâsâ şahsiyetleridir.

Sadrâzam Sokullu’nun, Don ve Volga nehirlerini birleştirerek bu sâ­ye­de devletin donanmasını Hazar Denizi’ne taşıyıp Orta Asya’ya ulaşmaya kalkışması, o devirde hayallere bile sığmayacak bir büyük düşüncenin tezâhürü idi. Sanki bugünkü Orta Asya müslümanlarının sahipsizliği ve perişanlığı, yüzyıllar ötesinden teşhis ve tespit ediliyordu.

Kaynak: Abide Şahsiyetleri ve Müesseseleriyle OSMANLI
268 views10:14
Aç / Yorum Yap
2021-11-20 13:13:56
Hayallere Sığmayacak Büyük Düşünce!

Osmanlı Devleti'nde Kanuni devri, bütün bir cemiyet fertlerinin, asâlet, ciddiyet ve îman vec­di ile coşkun çağlayanlar hâlinde olduğu bir devirdi. Bu devirde îmânın heybet ve heyecânı ile bu şâha kalkış, yalnız Kânûnî’de değil, devletin bütün müesseselerinde ve hattâ en küçük rütbedeki ferdinde bile görülmekte idi...
Preveze zaferinin müjdesini dörtnala at üzerinde getiren levent, Topkapı Sarayı’na girince, atının dizginini çekmesi ile, at bir müddet iki ayak üzerinde dönmüştü. Bu manzarayı seyreden Kânûnî’nin, levende:

“–Ne azgın bir küheylânla gelmişsin!..” demesi üzerine le­vendin:

“–Hünkâr’ım, Akdeniz azgın bir küheylândı. Biz onu bile uslandırdık!..” cevabını vermesi, îman gücüyle şahlanıştan doğan îtimâd-ı nefsin bir tezâhürü idi.

Pâdişahtan bir ere kadar hep aynı duyuş ve aynı kalp atışı vardı.
252 views10:13
Aç / Yorum Yap
2021-11-19 11:05:21 Osmanlı’da hiç kimseye liyâkât ve istihkâkı olmayan bir imtiyaz hakkı verilmez; herkes, mevkiini, kafasının ve bileğinin hakkıyla kazanırdı. Akıllı baba vezir, akılsız oğlu çöpçü olabilirdi. Köle dahî gösterdiği muvaffakıyet ve sadâkat sebebiyle sadrâzamlığa kadar yükselebilirdi. Osmanlı şehzâdeleri, büyük bir dikkat ve liyâkatle devrin en üstün âlim şahsiyetlerinin terbiyesi altında yetiştirilirdi.

Saray, oraya yeni giren bir çıraktan pâdişâha kadar herkes için bir mektep va­zi­fesi görürdü. Herhangi bir me’muriyet tâyininde zenginlik, fakirlik, dostluk ve ahbaplık gözetilmez, dâimâ liyâkat ön plânda tutulurdu.

Zamanın Avusturya sefîri Busberk, bu hakîkati şöyle dile getirir:

“Osmanlı’da herkes mevkî ve ikbâlinin bânîsidir. Türkler meziyetin ırsiyet yolu ile intikâl ettiğine inanmazlar. Nâmussuz ve tembel olanlar, hiçbir zaman yükselemezler, hor ve hakir olarak kenarda kalırlar.”
Hattâ İngiliz kralı Henry, ânında ve âdil karar verebilen Osmanlı adliyesini, gönderdiği bir hey’etle inceletmiş, kendi memleketinde bu tatbikleri örnek alma yoluna gitmiştir.

Kaynak: Abide Şahsiyetleri ve Müesseseleriyle OSMANLI
341 views08:05
Aç / Yorum Yap
2021-11-19 11:05:10
İngiliz Kralı 'Osmanlı Adaletini' Örnek Aldı

Osmanlı'da nâil oldukları adâlet sebebiyle hris­ti­yan tebaanın devlete bağlılığını gösteren ibretlik misâller...
Kânûnî’nin bir Macaristan seferinde bâzı Macarlar, Alman imparatorunun menfaati istikâmetinde Sul­tân’ı zehirlemek istediler. Sul­tân’ın husûsî aşçısı Ermeni Manuk’u hris­ti­yanlık adına kandırmaya çalıştılar. Ancak Ermeni aşçı, adâletine ve insânî duygularına hayran olduğu Kânûnî için yapılan bu çirkin teklifi, büyük bir sadâkat örneği göstererek şiddetle reddetti.

Bu misâllerden kolayca anlaşılacağı gibi Kânûnî, yalnız müslüman tebaasının değil, hris­ti­yan tebaanın da sevgi ve bağlılığını kazanmış, ulu bir sultandı.

İspanya’daki Endülüs müslümanları, onun zamanında da hris­ti­yanların kanlı zulmünden kurtarılıp kuzey Afrika’ya taşınmaya devam etmiştir.
314 views08:05
Aç / Yorum Yap
2021-11-18 15:38:38 “Adâlet ve insâfın koruyucusu idi. Dâhiyâne siyâseti neticesinde memleket mâmur bir hâle gelmişti. Âşikâr kerâmetleri zuhûr etmişti. Vakarlı hâl ve davranışları ile düşmanları hor ve hakîr olmuştu.” demektedir.

Kaynak: Abide Şahsiyetleri ve Müesseseleriyle OSMANLI, 2013
232 views12:38
Aç / Yorum Yap
2021-11-18 15:38:35
Evliyalar, Alimler, Arifler Şehri

Ta­rihte; ilmi, tâkvâsı, merhameti, vakarı ve hilmi ile meş­hur olan Bâ­ye­zîd-i Velî, ulemâ ve evliyâya çok hürmet gösterirdi. Onun bu is­ti­kâ­mette kullandığı husûsî bir bütçesi vardı. Bununla ilim ve irfân erbâbını eser vermeye teşvik ederdi. Sul­tân’ın bu himâyesi, İstanbul’u bir ulemâ şehri hâline getirdi.

Sultan Fâtih devrinde başlamış olan ilmî çalışmalar, Bâyezîd-i Velî’nin ince anlayış ve zekâsı ile inkişâf etmiş, diğer İslâm memleketlerindeki âlim ve âriflerle de alâkadar olunmuştu.

Herat’ta bulunan Molla Câmî Hazretleri ile Buhâra’daki Nakşibendî dergâhının şeyhi ve müridlerine, Sultan Bâyezîd şahsî mülkünden maaş bağlamıştır.

Hâce Ubeydullâh Ahrâr Hazretleri’nin oğlu Hâce Abdülhâdî’yi İstanbul’a dâvet etmiş ve ona pek çok ikramda bulunmuştur.

Şeyhülislâm Kemâl Paşazâde, Sultan Bâyezîd Hân’ın zâhirî ve bâ­tı­nî büyüklüğünü ifâde ederken:
235 views12:38
Aç / Yorum Yap