2022-01-17 03:56:53
“23 Nisan” neyin bayramıdır?Her şeyi hem çok çabuk unutuyor, hem de çok çabuk tüketiyoruz. Böyle olunca da iş, tarihi mecraından çıkıp anlamsızlaşıyor.
23 Nisan Bayramı gibi...
“Çocuk Bayramı” mı, “Milli Egemenlik Bayramı mı?..”
“Meclis açıldı” diye mi kutluyoruz, “Çocuklar eğlensin” diye mi, yoksa “Hilâfet kaldırıldı” diye mi?..
Gerçekten bu bayramı çocuklara Atatürk mü armağan etti?...
“Armağan” etti ise bu nerede yazılı?..
Bir soru daha: Çocukların “Milli Egemenlik”le ne ilgisi olabilir?Gördüğünüz gibi bu 23 Nisan işi de karışık, ama kimse işin bu tarafına bakmıyor. Bir taraf “İçinden Atatürk geçen her şey bizimdir” anlayışıyla sözde “Kemalist perspektif” kullanırken, diğer taraf “İçinden Atatürk geçen hiçbir şey bizi ilgilendirmez” mantığında...
Gazetelerin yaklaşımı da aynı çerçevede oluyor. Gazeteler sadece “AK Partililer”-“muhalifler” olarak değil, aynı zamanda “Kemalistler”, “Antikemalistler” diye bölünmüş, birbirlerini Atatürk üzerinden vurmaya çalışıyorlar.
Aslında tarihi gerçekler, hatta Atatürk, iki tarafı da ilgilendirmiyor. Onlar her vesileyi kendi “kanaat”leri istikametinde kullanıp güncel siyasetlerine âlet etmek derdinde...
Bayramlar, hatta tarihi şahsiyetler bu yaklaşım içinde hoyratça harcanıyor. İyi ama bu doğru bir yaklaşım değil. Hiçbir tarihçi, tarihe bu anlayışla yorum getiremez. Ne var ki tarihçiler de “siyasetçi” olmuş!
Geçenlerde “Sözcü” gazetesi, “23 Nisan kutlaması iptal, Kut’ül Ammare kutlanacak” manşetiyle çıktı.
Amaç “AK Parti düşmanlığı” yapmaktı, o da bunu bol bol yaptı. Yetmedi, olayı Sayın Erdoğan’a bağlayıp “Atatürk düşmanlığı”yla suçladı, alışageldiği üzere tehditlerini bu kez “Atatürk” üzerinden savurdu, hakaretlerini “Atatürk” üzerinden sıraladı...
Öyle bir hava ki, işin aslını-faslını bilmeyen “23 Nisan Bayramı”nın tümden kaldırıldığını zanneder.
Oysa, tam olarak neyin kutlandığı bilinmese de bayram aynı bayram! Terör nedeniyle sadece resmi resepsiyonlar iptal edilmiş. Yoksa okullarda yine “saygı duruşu” yapılacak, yine “Atatürk’e methiyeler” düzülecek, “Güzel yurdum ellere bir mal gibi satıldı/ Atamın gür kaşları birden bire çatıldı/ Binerek bir hamlede şahlanan kır atına/ Haykırdı ‘alçak’ diye sultanın suratına!” türünden öğrenciler bağırtılacak...
Ama hiç kimse şunu merak edip sormayacak: “Yahu Mustafa Kemal Paşa, Padişah’tan aldığı emir, görev, yetki, harcırah, otomobil, vapur (yalandan çürütülen meşhur Bandırma Vapuru), imkân ve onun talimatıyla yanına verilen subaylarla birlikte Samsun’a doğru yola çıkmamış mıydı? Tutup ne diye, işgale karşı direnişi organize etmek üzere kendisini Anadolu’ya gönderen Padişah’a ‘alçak’ diye haykırsın?”... O tarihlerde böyle bir şey yapmaya kalkanı dört yol ağzında asmazlar mıydı?
Hadi “şiir” deyip geçelim de asıl soruya geçelim: “23 Nisan’da ne bayramı kutluyoruz?”
Millet Meclisi’nin açılışını kutluyorsak, Türk Milleti’nin seçimle belirlenen ilk “Meclis”inin toplanma tarihi 23 Nisan 1920 değil, 31 Mart 1877’dir. Çünkü ilk “Meclis-i Meb’usan” (Birinci Meşrutiyet Meclisi) bu tarihte açılmış ve çalışmalarına başlamıştır.
İkinci Meşrutiyet Meclisi’nin toplanma tarihi ise 04 Aralık 1908’dir. 23 Nisan 1920’de Ankara’da toplanan Meclis’in üyelerinin çoğu da bu Meclis’i oluşturan milletvekilleridir.
İşin “Milli egemenlik” tarafı böyle: Geriye “çocuk” tarafı kalıyor ki, öteden beri dillendirilmesine rağmen, Atatürk’ün çocuklara böyle bir armağanı yoktur. “23 Nisan Milli Egemenlik ve Çocuk Bayramı” kavramı, 12 Eylül 1980 darbesinin lideri Orgeneral Kenan Evren tarafından 1982’de icat edilmiştir.
Yarın inşallah biraz daha tafsilata girelim ki, kara cahil zevat neyi kutladıklarını öğrensinler!
Yavuz Bahadıroğlu
2016-04-22 09:00:00 / Yeni Akit
26 viewsAlper Tunga Sevinç, 00:56