Get Mystery Box with random crypto!

Arifler Yolu

Telgraf kanalının logosu arifler_yolu — Arifler Yolu A
Telgraf kanalının logosu arifler_yolu — Arifler Yolu
Kanal adresi: @arifler_yolu
Kategoriler: Kategorize edilmemiş
Dilim: Türk
aboneler: 624
Kanaldan açıklama

Arifler Yolu Resmi Kanalıdır.
Kanal daveti için aşağıdaki mesajı kullanabilirsiniz.
AriflerYolu yayınlarını telegramda da yapıyor.
Katılım için:
https://t.me/arifler_yolu

Ratings & Reviews

1.67

3 reviews

Reviews can be left only by registered users. All reviews are moderated by admins.

5 stars

0

4 stars

0

3 stars

0

2 stars

2

1 stars

1


En son Mesajlar 62

2021-09-30 20:55:02 Tefcir'ut tesnim fî kalbin selim kitabındaki rivayette:
İblis, Musa aleyhisselama mülâki oldu ve: "Ya Musâ, sen Allahü teâlâ'nın risâletle seçtiği bir peygambersin. Benim durumum sence mâlum. Tevbe etmek isterim. Benim için şefaatci ol" dedi.

Musa aleyhisselam Tûr-i Sinâ'dan dönerken, kendisine Allahü teâlâ: "Emanetini yerine getir" buyurdu. Musa aleyhisselam meseleyi anlattı. Allahü teâlâ: Âdem aleyhisselamın kabrine secde etsin, dileğini yerine getireyim ve tevbesini kabul edeyim" buyurdu.

Musa aleyhisselam vaziyeti İblis'e anlatınca, "Ben onun dirisine secde etmedim, ölüsüne secde eder miyim?" diye böbürlenip kibirlendi ve kızdı.

Sonra Musa aleyhisselama: "Sen ki benim için çalıştın, bana hakkın geçti. Üç yerde beni hatırla. Zira o zamanlar sen en zayıf ve ben de en güçlü olurum. İnsan oğlunun kalbini feth eder ve kendime uydururum.

Birincisi;
kızdığın zaman. O zaman ruhum kalbinde, gözüm gözünde, ve kanın damarda cereyânı gibi vücuduna dahil olurum. İnsan kızdığı zaman nefsini körüklerim, artık ne yaptığını bilmez olur.

İkincisi;
cihad ve hizmet zamanlarında beni hatırla. O zamanda ben mü'minlere yanaşır; karısını çocuğunu geride bıraktıklarını hatırlatır ve onu ihlâsla cihâddan soğuturum.

Üçüncü de;
mahremin olmayan kadınlarla yalnız kalınca. Sakın ola yalnız kalma. Ben arada elçilik yapar ve mutlaka fitneyi ve şehveti uyandırırım
--------------------
#BuharadanMenzile
232 views17:55
Aç / Yorum Yap
2021-09-29 21:12:56 “Kâbe hareminin haremine vasıl olmazsın;

Eğer evlâd-ı âlinin eteğine yapışmazsan”

Abdurrahman Tâğî (k.s)
307 views18:12
Aç / Yorum Yap
2021-09-29 21:12:19 Aramaya karar verenler
kaybettiklerini anlayanlardır.
304 views18:12
Aç / Yorum Yap
2021-09-29 21:11:19 Vaktiyle salih bir hekim vardı. Bir gün bu hekime bir hasta geldi. Hekim adama rahatsızlığını sorunca:
"Efendi, çok gergin ve sinirliyim. Çünki yapmam gereken çok işim var, fakat rahatsızım, bu işleri yapabilecek benden başka kimse yok. Kimseye güvenemiyorum" dedi.

Hekim:
"Sana bir reçete vereceğim. Bu reçeteyi aynen tatbik edeceksin"! diyerek, yazıp eline verdi. Adam reçeteyi eline alıp baktığında, hayretler içinde kaldı. Reçetede, "Her gün mezarlıkta yürüyüş yapacaksın" yazıyordu.

Hasta adam;
"Yürüyüşü anladık ama; neden mezarlık?" diye sordu.

Hekim:
"Mezarlıklar, kendilerini vazgeçilmez sanan insanlarla doludur. Onlar: "Bu işi benden başkası yapamaz! Bana ihtiyaçları var" diyorlardı. Sen de onlar gibi ölüp mezarlığa gömülünce, kendinden başkasının yapmasına imkân olmadığını zannettiğin işlerin, başkaları tarafından da yapılmaya devam ettiğini göreceksin" dedi
310 views18:11
Aç / Yorum Yap
2021-09-29 21:08:41 Üsâme bin Zeyd (radıyallahü anh) nakleder;

Peygamber Efendimizden (sallallahü aleyhi ve sellem) işittim, buyurdular ki:

"Kıyâmet günü, insanların Allah'a en yakın olanları, dünyâda uzun müddet aç susuz ve mahzûn kalanlardır. Hakiki âlim ve müttekiler, halk arasına girdikleri zaman varlıkları, kayboldukları zaman, yoklukları bilinmez. Çünkü aranmazlar. Yerin genişliği, onları bilir ve göklerin melekleri, onları kuşatır. İnsanlar hep dünyâ ni'metinden zevk alırken, onlar Allah'a itaatten zevk alırlar. İnsanlar, Peygamberin sünnet ve ahlâkını kaybettikleri zaman, onlar onu muhafaza ederler. Onlardan biri öldüğü zaman, yeryüzü onlar için ağlar. Bunlardan bulunmayan bir belde halkına, Allahü teâlâ gazâb eder. Köpeklerin leşe hücumu gibi, onlar dünyâya hücum etmezler. Yemeğin azını yer, insanların rağbet ettiği şeylere kıymet vermezler. Bazıları bunların deli sanırlar, halbuki akılları başlarındadır. Onlar gözleri ile Allah'ın emirlerine bakıp, dünyâ sevgisini içlerinden attılar. Dünyâ adamları nazarında onlar, akılsız olarak dünyâda dolaşmakta iseler de, hakikât şu ki; insanlar akıllarını kaybedip, hayretlere düşecekleri zaman, onların akılları başlarında olacaktır. Âhiret şerefi onlar içindir. Yâ Üsâme, onları hangi memlekette görürsen bil ki, onlar o belde halkının emânıdır. Onların bulundukları memlekete Allahü teâlâ azâb etmez. Yeryüzü onlarla ferahlanır. Cebbâr olan Allahü teâlâ onlardan râzı olur. Onlarla kardeşlik edin ki, onların sayesinde kurtulmuş olasın. Şayet gücün yeterse, aç ve susuz ölmeğe gayret et. Açlık ve susuzluk sayesinde şerefli mevkilere ulaşır, Peygamberlerle birleşirsin. Bedeninden ayrılan rûhun ile melekler sevinir ve Cebbâr olan Allahü teâlâ sana rahmet eder."
250 views18:08
Aç / Yorum Yap
2021-09-29 21:06:30 Bir gün Davud aleyhisselam: "Yâ Rabbi! Cennet arkadaşım olacak kimseyi bana tanıt" diye arzetti. Allahü teala buyurdu ki: "Senin Cennetteki arkadaşın Yunus aleyhisselamın babası Metta'dır" Davud aleyhisselam, Allahü teala'dan Metta'yı görmek için izin istedi. Allahü teala da izin verdi. Davud aleyhisselam, oğlu Süleyman aleyhisselamla birlikte Metta'nın yaşadığı bölgeye gittiler. Orada hurma lifinden yapılmış bir ev gördüler. Oradakilere: "Metta nerededir?" diye sordular. Cevaben: "O, odun satılan pazardadır" dediler. Çok geçmeksizin Metta, başı üzerinde bir miktar odun olduğu halde geldi. Allahü tealaya hamd ettikten sonra odunları satışa koyarak şöyle dedi: "Kim helal parayla helal odun almak istiyor?" Orada bulunanlardan biri onun odunlarını aldı. Bu sırada Davud ve Süleyman aleyhimesselam ona selam verip, hal ve hatırını sordular. Metta onları evine davet etti ve odunun parasıyla bir miktar buğday alarak evine götürdü. Sonra onu un yapıp hamur etti ve pişirerek misafirlerin önüne getirdi. Kendisi de diz çökerek getirilen ekmeği yemekle meşgul oldular. Metta "Bismillah" diyerek bir lokma aldı, onu yuttuktan sonra da "elhamdülillah" dedi. Sonraki lokmalarda da bu zikirleri tekrarladı. Sonra yine "bismillah" diyerek biraz su içti; suyu yere bırakmak istediğinde ise Allahü tealaya hamd etti. Daha sonra şöyle dedi:
"İlahî! Bana ihsanda bulunduğun kadar kime ihsanda bulunmuşsun? Bana gören göz, duyan kulak ve sağlam bir beden vermişsin ve beni güçlü kılmışsın; öyle ki hiç dikmediğim ve korumasında hiçbir zahmet çekmediğim bir ağacın yanına gidebildim. O ağacı benim için bir rızk vesilesi kılmışsın ve bir kimseyi gönderdin de onu benden aldı ve onun parasıyla ekmediğim bir buğdayı aldım ve ateşi bana ram ettin, onunla ekmek pişirdim, ibadet ve itaatinde güçlü olmam için rağbetle onu yedim. Allah'ım, sana hamd olsun"

Metta, bu sözleri söyledikten sonra ağladı. Bu esnada Davud, oğlu Süleyman'a: (aleyhimesselam) "Oğlum! Kalk gidelim. Ben bu zat gibi Allahü tealaya şükreden bir kul görmedim" dedi

Sultan'ül Aşigin
284 views18:06
Aç / Yorum Yap
2021-09-29 21:04:29 Cüneyd-i Bağdâdî "rahmetullahi aleyh" hazretlerinin halifelerinden Muhammed Harirî hazretleri nakleder:

Vaktiyle Bağdat'da bir zat, akşam yemeğine halifenin davetlisiydi. Hızlı hızlı saraya doğru giderken önüne biri çıktı. Adam: "Ben yolcuyum. Buranın yabancısıyım. Aç ve yorgunum" dedi. O da: "Ben halifenin davetlisiyim. Gel beraber gidelim" dediyse de misafir: "Benim halife ile ne işim olacak. Senin bana vereceğin bir tas çorban varsa ver, yoksa bırak" deyince fazla ilgilenmeyip saraya doğru yöneldi. Davetten sonra dönüşte baktı ki, adam bir kenara kıvrılmış uyuyor. Uyandırmak istemedi ve "Sabah uyanacağı vakitte gelir ve karnını doyururum" diye düşündü, evine gitti, yattı ve uyudu. O gece bir rüya gördü. Kendisi bir çöldeydi. Yüzünden ışıklar saçılan büyük bir kalabalık ve o kalabalığın önünde de daha nurlu bir zat bulunuyordu. Bunların kimler olduğunu sordu. Kendisine: "Bunlar bütün Peygamberlerdir. En önde olan da Resulullah Efendimizdir" (aleyhimüssalavâtü vesselam) dediler. Hemen Peygamber Efendimiz'in elini öpmek istediyse de, "sallallahü aleyhi ve sellem" Efendimiz elini vermedi. Ve buyurdu ki: "Biz, sevdiklerimizden bir tas çorbayı esirgeyenlere elimizi vermeyiz" Uyanır uyanmaz hemen akşamki yabancıyı bulmak için koştu. O, henüz kalkmış ve yola koyulmuştu. Geri çevirmeye uğraştı ve "Ne olur bir tas çorbamı iç" diye yalvardı. Yabancı adam ısrarlara rağmen kabul etmedi ve şöyle dedi. "Senin bir tas çorba vermen için illâ da bütün Peygamberleri seferber mi etmek lâzım? O güçte olmayanlar ne yapacaklar?"

Bundan sonra o zat rastladığı hiç bir misafire yemek ikram etmeden göndermezdi. Hatta kendisine misafir olup yemeğini yemesi için yalvarırdı
Sultan'ül Aşigin
281 views18:04
Aç / Yorum Yap
2021-09-29 21:03:55 "Anla ki; Kapıyı Çalan da Sensin, İçeriye Girip Kapıyı Açan da."

[ Çelebi Rûmi Hz. - k.s.- ]
274 views18:03
Aç / Yorum Yap
2021-09-28 20:36:38 Evliyanın büyüklerinden Sa'düddîn-i Kaşgârî "rahmetullahi aleyh" hazretleri, Nizâm-ı Hâmûş'un talebesi ve Molla Câmî'nin hocasıdır. Tasavvufta yüksek derecelere nasıl eriştiğini şöyle anlattı:
"Büyüklerin huzurunda nasıl hizmet edileceğini kediden öğrendim. Bir gün bir kedinin, deliğin başında kılını dahî kıpırdatmadan beklediğini gördüm. Geriden tâkib etmeye başladım. Kedi, deliğin ağzında, fârenin çıkmasını saatlerce hareketsiz bekledi. Bu sırada kendi kendime; "Ey kendisine dahî bir faydası olmayan Sa'düddîn! Bir kedi, maksadına kavuşmak için bu kadar dikkatli olur, saatlerce kıpırdamadan, adeta edeble beklerse, seni yüksek derecelere kavuşturacak olan hocana hizmette niçin, bir aciz kedi kadar dikkatli olmazsın. Yazıklar olsun sana ey nefsim!" demekten kendimi alamadım. O günden sonra, hocama hizmette çok hassas davrandım ve onun en çok sevdiklerinden oldum."

Evliyalar Ansiklopedisi
296 views17:36
Aç / Yorum Yap
2021-09-28 20:36:08 Ebül Leys-i Semerkandi hazretleri, Rekaik-ul Ahbar'da alarak şöyle nakleder:

Peygamber Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) buyuruyor ki: "Sağılan süt memeye girmediği gibi, Allah korkusu ile ağlayan kimse de Cehenneme girmez"

Rivayet edilir ki, Kıyamet günü bir kul hesaba çekilecek ve günahlarının ağır bastığı görülerek Cehenneme atılması emredilecektir. Bu sırada kirpiklerinden bir tel, dile gelerek şöyle diyecektir: "Yâ Rabbi! Peygamber Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem), "Kim Allah korkusu ile ağlarsa Allah onun yaş döken gözlerini Cehenneme haram kılar" diye bildirdi. Ben senin korkundan ağlamıştım." Bunun üzerine, dünyada Allah korkusu ile ağlayan, bir kirpik teli sayesinde affedilecektir. Cebrail aleyhisselam; falan oğlu filân bir tel kirpik sayesinde kurtuldu, diyerek bu durumu ilân edecektir
292 views17:36
Aç / Yorum Yap