2021-10-13 19:56:48
Maneviyatsız Cahil İmamlar&
Tekke ve zaviyeler kanunu gereğince medreseler resmi ve meşru statü haklarını kaybettiği zamanlar Gariptir'ki Yeni Kurulan Diyanetin Kadro koşul Protokolü Medrese Usulü Tedrisat ve Halkın Manevi anlayış yapısına uygun bir durumdaydı. Yapılan Mülakat Ve İmtihanlarda İleri Düzeyde Sarf, Nahiv, Fıkıh, Hadis ve Akaid Bilgisi Şart Koşuluyordu.
Böylece Farkında Olarak yada Olmayarak her imam sağlam bir Alim Olarak yetişiyordu.
Meselenin Siyasi Boyutuna Girmek istemiyorum.
Evet Ziya Gökalpin Tavsiyesi ve atatürkün emriyle diyanet Kurulduktan sonra Hükümet Dini Yaşantı ve Faaliyetlere Kısıtlamalar Yapmış Ezanlar Türkçe Okutulmuştur. Elbette bu durum kabulümüz değildir. Fakat Atatürk Diyanetin İç işlerine Karışmak yerine Kontrol altında Tutmayı tercih etmiş ve diyanetin Personel ve Faaliyet yapısına Pek müdahale etmemiştir.
Atatürkten Günümüze Kadar Süregelen Kontrollu Diyanet Politikası'nın Halen devam etmesi Bu dini kurumun Halk nezdinde itibarsız bir Müessese olmasına sebep olmaktadır. İslam inancında Din devletin Emrinde değil, Devlet Dinin emrindedir. Yada din hürdür, hiçbir hak ve güç tarafından sansür edilemez..
Osmanlı Devrine baktığımız zaman birkaç padişah dışında Şeyhülislamlık makamı'nın Yönetimle mesafeli olmakla birlikte Hür olup Hak ve hakikat Adına faliyetlerde bulunmaları Osmanlının bir hukuk devleti olduğu tezinin kanıtlayıcı gerçeğidir.
Atatürk ilke ve İnkılaplarının beraberinde getirdiği kısıtlamalara rağmen Diyanetin personel ve faaliyet yapısının Halkın manevi anlayışına uygun olması ve medrese tedrisatına karşı teşvikkar görünmesi sebebiyle o zamanlarda Çok büyük ehli sünnet alimlerinin yetişmesine Sebep olmuştur.
2005 Yılı sonrasında diyanetin Yapısı değişmeye başladı. 2017 yılında Ali erbaşın Diyanet işleri başkanı Olması sonrası Değişim süreci Hızlandırıldı Tasavvuf karşıtı Hadis Düşmanı Oryantalist Zihniyetli Kişiler ciddi makamlara geldi yada getirildi...
Yüzyıldır ve halen resmi Statüleri olmayan Medreselere karşı Aleyhi adımlar atılmakla birlikte Bizatihi DİB başkanı erbaş medreselere karşı Nefret içerikli Söylemlerde bulundu. Sınav ve mülakat stili değişti. Hadis fıkıh akaid gibi ilimler yerine Hafızlık ön plana çıkarıldı, teşvik edildi. Bu durum kurum içerisinde görev alacak kişilerin sadece kuru hafız Olmalarının yeterli olacağı anlayışını hakim kıldı, Öylede oldu.
Okadar ileriye gidildiki Normal Şartlarda 75, 80 puan alan medrese öğrencileri mülakata gidemezken 50 puan hafızların mülakattan geçmeleri Su yolunu geçmek kadar kolaylaştı yada adaletsizleşti adı her neyse..
Elbette Hafızlık Önemli ve zor bir makamdır. Fakat okuduğun ve ezberlediğini anlamadan bilmek kuru ekmeğin boğazda kalması gibidir.
İnsanımız dini Ahkamlarına Halende bağlı ve Saygın olma özelliğini hamdolsun yitirmiş değildir. Hafızlığın yanında aynı şekilde Fıkhi eğitimlerede ihtimam Gösterilmesi gerekiyor. cemaattenbir ayetin mana veya tefsiri yahut fıkhi Bir soru geldiği zaman İmamların bilmesi ve doğru cevabı verebilecek kapasiteye sahip olmaları gerekir. İmam bilmezse Biz Vatandaşlar nerden bilelim.?
İmam Kelimesi Arapçada Emam kökünden gelmiş olup Önder lider anlamındadır.
Dolayısıyla 15 temmuz Hain Darbe girişimi sonrası Harbokullarındaki subay adaylarının Cumhurbaşkanlığı hayali gören Birer Cuntacı Darbe Sevdalısı olarak yetişmelerine Nasıl engel olarak Silahlı Kuvvetlerimizi Dizayn ettiysek, Aynı şekilde Diyanetinde değişerek Osmanlıda Olduğu gibi Sadece Hak ve hakkaniyet Namına Çalışan ve Her bir Personelinin Peygamber Varisi Vasfına layık medrese ve Tasavvufi anlayışa Uygun Bir çizgi de Yetişmeleri konusunda Değişiklikler yapmamız elzemdir.
* Devletin Diyaneti kontrol politikasına son vermesi İlim Ahlak ve Maneyatlı Bir kadro ile Yine Temiz vede Ahlaklı Bir Toplum Olma Yolunda faaliyetler Genişletilmelidir. Bu ülkedeki Suç Oranlarınıda Etkileyerek daha güvenilir toplum olma yolunda bizi ileri taşıyacaktır.
* Medreseler ve tasavvufa Karşı yürütülen kişi Vakıf ve derneklerle ilmi mücadele Arttırılmalı.
182 views16:56