Get Mystery Box with random crypto!

وَحَدَّثَنِي أَبُو أَيُّوبَ، سُلَيْمَانُ بْنُ عُبَيْدِ اللَّهِ | .

وَحَدَّثَنِي أَبُو أَيُّوبَ، سُلَيْمَانُ بْنُ عُبَيْدِ اللَّهِ الْغَيْلاَنِيُّ حَدَّثَنَا أَبُو عَامِرٍ، - يَعْنِي الْعَقَدِيَّ - حَدَّثَنَا رَبَاحٌ، عَنْ قَيْسِ بْنِ سَعْدٍ، عَنْ مُجَاهِدٍ، قَالَ جَاءَ بُشَيْرٌ الْعَدَوِيُّ إِلَى ابْنِ عَبَّاسٍ فَجَعَلَ يُحَدِّثُ وَيَقُولُ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَجَعَلَ ابْنُ عَبَّاسٍ لاَ يَأْذَنُ لِحَدِيثِهِ وَلاَ يَنْظُرُ إِلَيْهِ فَقَالَ يَا ابْنَ عَبَّاسٍ مَا لِي لاَ أَرَاكَ تَسْمَعُ لِحَدِيثِي أُحَدِّثُكَ عَنْ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم وَلاَ تَسْمَعُ ‏.‏ فَقَالَ ابْنُ عَبَّاسٍ إِنَّا كُنَّا مَرَّةً إِذَا سَمِعْنَا رَجُلاً يَقُولُ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ابْتَدَرَتْهُ أَبْصَارُنَا وَأَصْغَيْنَا إِلَيْهِ بِآذَانِنَا فَلَمَّا رَكِبَ النَّاسُ الصَّعْبَ وَالذَّلُولَ لَمْ نَأْخُذْ مِنَ النَّاسِ إِلاَّ مَا نَعْرِفُ ‏.‏

21- Bana Ebû Eyyûb Süleyman b. Ubeydillâh el-Gaylânî tahdis etti

(Dedi ki): Bize Ebû Âmir (yânî el-Akadî) tahdis etti

(Dedi ki): Bize Rabâh tahdiz etti O Kays b. Sa'd'dan, O da Mücâhid'den dedi ki

— Büşeyr el-Adevî İbn Abbâs'a geldi; ve hadîs rivâyet ederek: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) böyle buyurdu...» demeye başladı. İbn Abbâs ise onun hadîs rivâyetine kulak vermiyor; ona bakmıyordu. Bunun üzerine Büşeyr:

Ey İbn Abbâs! Aceb neden senin benim hadîsime kulak astığını görmüyorum! Ben sana Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den hadîs okuyorum. Halbuki sen dinlemiyorsun? dedi. İbn Abbâs (radıyallahü anh) şu cevabı verdi:

— Bir zamanlar biz bir kimseyi:

«Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu...» derken işittik mi gözlerimiz hemen ona yönelir; ve kulaklarımızı ona verirdik. Ne zaman ki insanlar her boyayı boyamağa başladılar: artık biz de tanıdığımız şeylerden başkasını onlardan almaz olduk.

حَدَّثَنَا دَاوُدُ بْنُ عَمْرٍو الضَّبِّيُّ، حَدَّثَنَا نَافِعُ بْنُ عُمَرَ، عَنِ ابْنِ أَبِي مُلَيْكَةَ، قَالَ كَتَبْتُ إِلَى ابْنِ عَبَّاسٍ أَسْأَلُهُ أَنْ يَكْتُبَ، لِي كِتَابًا وَيُخْفِي عَنِّي ‏.‏ فَقَالَ وَلَدٌ نَاصِحٌ أَنَا أَخْتَارُ لَهُ الأُمُورَ اخْتِيَارًا وَأُخْفِي عَنْهُ ‏.‏ قَالَ فَدَعَا بِقَضَاءِ عَلِيٍّ فَجَعَلَ يَكْتُبُ مِنْهُ أَشْيَاءَ وَيَمُرُّ بِهِ الشَّىْءُ فَيَقُولُ وَاللَّهِ مَا قَضَى بِهَذَا عَلِيٌّ إِلاَّ أَنْ يَكُونَ ضَلَّ ‏.‏

22- Bize Dâvûd b. Amr ed-Dabbî tahdis etti

(Dedi ki): Bize Nâfi' b. Ömer tahdis etti O İbn Ebî Müleyke'den Şöyle dedi:

— İbn Abbâs'a mektup yazdım. Bana bir nâme yazmasını ve bazı şeyleri benden gizli tutmasını istiyordum. Bunun üzerine benim hakkımda:

«O samimî, çocuktur; ben onun namına her şeyi adam akıllı seçiyor;

bazılarını da kendisinden gizliyorum.» demiş. Râvî diyorki: Bir ara Ali (radıyallahü anh)'ın mahkeme kararlarını istedi. Ve onlardan bazı şeyler yazmağa başladı. Bazen bir şeye takılıyor ve:

«Vallahi bu hükmü Alî vermemiştir; meğer ki sapmış ola!...» diyordu.

حَدَّثَنَا عَمْرٌو النَّاقِدُ، حَدَّثَنَا سُفْيَانُ بْنُ عُيَيْنَةَ، عَنْ هِشَامِ بْنِ حُجَيْرٍ، عَنْ طَاوُسٍ، قَالَ أُتِيَ ابْنُ عَبَّاسٍ بِكِتَابٍ فِيهِ قَضَاءُ عَلِيٍّ - رضى اللّه عنه - فَمَحَاهُ إِلاَّ قَدْرَ ‏.‏ وَأَشَارَ سُفْيَانُ بْنُ عُيَيْنَةَ بِذِرَاعِهِ ‏.‏

23- Bize Amru'n-Nâkıd tahdis etti

(Dedi ki): Bize Süfyân b. Uyeyne tahdis etti O Hİşâm b. Huceyr'den, O da Tâvus'dan dedi ki:

İbn Abbâs'a Alî (radıyallahü anh)'ın hükümlerini hâvi bir kitap getirdiler. Ancak şu kadar yeri müstesna olmak üzere, İbn Abbâs onu hemen yok etti (Râvi Süfyan b. Uyeyne, istisna edilen yerin bir arşın olduğuna kolu ile işaret etmiştir):

حَدَّثَنَا حَسَنُ بْنُ عَلِيٍّ الْحُلْوَانِيُّ، حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ آدَمَ، حَدَّثَنَا ابْنُ إِدْرِيسَ، عَنِ الأَعْمَشِ، عَنْ أَبِي إِسْحَاقَ، قَالَ لَمَّا أَحْدَثُوا تِلْكَ الأَشْيَاءَ بَعْدَ عَلِيٍّ - رضى اللّه عنه - قَالَ رَجُلٌ مِنْ أَصْحَابِ عَلِيٍّ قَاتَلَهُمُ اللَّهُ أَىَّ عِلْمٍ أَفْسَدُوا ‏.‏

24- Bize Hasen b. Alî el-Hulvânî tahdis etti

(Dedi ki): Bize Yahya b. Âdem tahdis etti

(Dedi ki): Bize İbn İdris tahdis etti O A'meş'den o da Ebû İshâk'dan dedi ki;

— Alî (radıyallahü anh)'dan sonra bu şeyleri îcâd ettikleri vakit Alî'nin arka