Get Mystery Box with random crypto!

Kardeşler.! Tasavvufun ince rûh dünyâsını kavrayamayan devrin | İslami Paylaşımlar, Video ve Kitap Pdf

Kardeşler.!

Tasavvufun ince rûh dünyâsını kavrayamayan devrin vezîri Gulam Halil, zamânın halîfesine gidip, tasavvuf ehli hakkında çirkin sözler sarfedip, cezâlandırılmaları gerektiğini söylemiş.!

Öyle ki; tasavvuf ehli olanların hallerini halîfeye, hâşâ;

“Küfür üzere bulunuyorlar.!”

diye anlatmış. Halîfe bunları duyunca, bahsedilen zâtların îdâm edilmesi için ferman çıkarmış.

Bunlar; Evliyaullah'ın büyüklerinden Ebû'l-Hüseyn Nûrî, Cüneyd, Şiblî, Ebû Hamza ve Rakkâm imişler. Cellâd, önce Rakkâm'ı îdâm edecek iken; Hazret-i Nûrî fırlayıp, îdâm sehbâsına gelmişler ve;

-Önce beni idâm et.!

demişler. Cellâd;

-Kılıç, kendisine koşulacak bir şey değildir. Niçin acele ediyorsun.!? Sana henüz sıra gelmedi.

deyince, Ebû'l-Hüseyn Nûrî;

-Bizim yolumuz îsâr [arkadaşını, kendine tercih etme] ve fedâkârlık yoludur. En kıymetli ve tatlı şey candır.

Ben kendimi fedâ edip, bir kaç sâniye de olsa bu kardeşlerimin yaşamasını arzu ediyorum.!

buyurmuşlar. Bunlar halîfeye arzedilince halîfe şaşırıp;

-Bunların hâllerini kadı [hâkim] incelesin.

demiş. Kadı, Nûrî'nin bu sözlerini duymuş imiş ve Hazret-i Cüneyd'in ilminin yüksekliğini biliyormuş. Kadı, Şiblî'ye;

-Yirmi altının zekâtı nedir.?

demiş. Şiblî;

-Yirmi buçuk altın.

deyince, kadı;

-Böyle yapan bir kimse var mı.?

diye sormuş. Hazret-i Şiblî;

-Evet; Ebû Bekr-i Sıddîk, elinde bulunan kırk bin altının hepsini vermiş idi.

buyurmuşlar. Kadı;

-Pekî; yirmi buçuk altın dediniz. Elinde bulunan yirmi altının hepsini verdikten sonra, bu yarım altın ne demek oluyor.?

deyince, Hazret-i Şiblî;

-O, altınları elinde biriktirmiş olmanın cezâsıdır.!

buyurmuşlar. Kadı, Hazret-i Nûrî'ye de bir suâl sorup; hemen cevâbını almış. Ebû'l-Hüseyn Nûrî;

-Ey kadı.! Bu suâlleri soruyorsun ama, Allah u Teâlâ’nın öyle kulları vardır ki; Onlar’ın oturması, kalkması, durması, yürümesi, uyuması, dinlenmesi, hâsılı bütün hayatları, bir an kesintiye uğramadan hep Allah u Teâlâ iledir.!

Sen niçin bunları sormuyorsun. Esas ilim bu âlimlerdedir.!
buyurmuşlar. Kadı bunları dinleyince, derhal halîfeye haber gönderip;

-Eğer bu zâtlar zararlı ve kötü kimseler ise; ben, yeryüzünde iyi bir kimsenin bulunduğunu kabûl etmem. Bunlar çok yüksek kimselerdir. Kendilerinden devlete hiçbir zarar gelmez.!

demiş. Halîfe bu haberi alınca; hepsini çağırarak, bir arzuları olup olmadığını sormuş. Onlar;

-Bizim arzumuz, bizi unutmandır. Biz; senin bizi kabûl etmen ile şeref kazanmayız, buradan kovman ile de hakîr olmayız.! Bizi kabûl etmen veyâ kovman, bizim için aynıdır.

En iyisi sen bizi unut ve kendi hâlimize bırak.!

demişler. Halîfe çok ağlayıp; izzet, ikrâm ve hürmet ile kendilerini uğurlamış.!

*

~Efendimiz Muhammed’e salât ve selâm olsun. O'nun, Şan'lı Ashâbı'na selâm olsun. Kıyâmete kadar, O’nun Nûr’lu Yolu’ndan Gidenler’e selâm olsun.~
__________
Sıbğatullah el Arvâsî Hazretleri buyuruyorlar ki;

"Evliyânın [velîlerin] menkîbelerini dinlemek, muhabbeti artırır. Ashâb-ı Kirâm’ın menkîbeleri, îmanı kuvvetlendirir; günahları mahveder."