Get Mystery Box with random crypto!

Kᴀʟᴋ Vᴇ Uʏᴀʀ ✍️︎

Telgraf kanalının logosu kalk_ve_uyar — Kᴀʟᴋ Vᴇ Uʏᴀʀ ✍️︎ K
Telgraf kanalının logosu kalk_ve_uyar — Kᴀʟᴋ Vᴇ Uʏᴀʀ ✍️︎
Kanal adresi: @kalk_ve_uyar
Kategoriler: Kategorize edilmemiş
Dilim: Türk
aboneler: 89
Kanaldan açıklama

🅺🅰️🅻🅺 🆅🅴 🆄🆈🅰️🆁 | Müddessir 2
AKİDEM: NEYSABURUN KOCA KARILARININ AKİDESİ ÜZEREDİR.

Ratings & Reviews

2.33

3 reviews

Reviews can be left only by registered users. All reviews are moderated by admins.

5 stars

0

4 stars

0

3 stars

1

2 stars

2

1 stars

0


En son Mesajlar

2021-11-17 12:28:22 İmam Gazali rahimehullah şöyle demiştir:

Kafirin rivayetinin kabul edilmeyeceğinde ihtilaf yoktur. Çünkü ka­fir din hususunda töhmet altındadır. Her ne kadar ebû hanîfe, kafirlerin birbirleri hakkındaki şahitliklerini geçerli saymış ise de, rivayetinin reddi hususunda mu­halefet etmemiştir. Kafirin rivayetinin reddi konusundaki dayanak, -her ne kadar kendi dini açısından adil olsa bile-, kafirden dindeki bu makamın (rivayet) ehli­yetinin alınması hususunda gerçekleşen icmadır. Bu dayanak, 'fasıkın şahitliği merduddur; küfür ise en büyük fasıklıktır; fasıkın şahitliği kabul edilmediğine göre kafırinki hiç kabul edilmez' şeklindeki sözümüzden daha uygundur. Nite­kim Allah teala 'size bir fasık bir haber getirirse, onu araştırın' {hucurat, 49/6} demiştir. Çünkü fasık masiyete cüret edişi sebebiyle töhmet altındadır. Dinine bağlı bir kafir ise belki bu töhmet altında değildir. Şu kadar ki kafirin rivayet makamından tecrit edilmesi konusundaki dayanak icmadır.

Denirse ki:

Bu yaklaşım yahudilere, hırıstiyanlara ve bizim dinimize inanmayanlara uygun düşer. Çünkü inanmadıkları bir din hususunda onların hakemliklerine baş­vurulması siyaset açısından uygun değildir. Peki tevilci kafir (el-kafirul-müteev-vil) hakkındaki görüşünüz nedir? Tevilci kafir, tekfir sebebi olan bir bidate kail olan kişi olup, dîni tazim etmekte, masiyetten kaçınmakta ve kafir olduğunu bil­memektedir. Bunun rivayeti niçin kabul edilmesin! Nitekim şafiî, her ne kadar bidati sebebiyle fasık olsa bile, bazı bidat ehlinin rivayetini kabul etmiştir. Çünkü bu kişi fıskı hususunda tevil yapmaktadır.

Deriz ki:

Tevil yapan bidatçinin rivayetine biraz sonra değineceğiz.

Kafire gelince; kafir, tevilci bile olsa bunun rivayeti kabul edilmez. Çünkü her kafir kendince bir tevil yapmaktadır. Mesela Yahudi kendisinin kafir olduğunu bilmemektedir. Tevilci olmayan, yani gerçeği kalbiyle bilmesine rağmen diliyle inat eden kafir ise, nadirdir. Tevilcinin yalandan korunması, bir hırıstiyanın yalandan korunması gibi olup, dikkate alınmaz. Aksine bu makam, ancak müslümanlıkla elde edilir. Bu husus kıyas yoluyla değil, icma ile bilinmektedir.

İslam Hukukunda Deliller Ve Yorum Metodolojisi-İmam Gazali
9 views09:28
Aç / Yorum Yap
2021-11-15 09:10:15 Nitekim Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’e arpa ve benzeri maddelerden elde edilen içecek türleri sorulduğunda, özlü ve kapsamlı cümle kullanarak: “Her sarhoşluk veren haramdır” buyurmuştur. Yine “Her kim emrimiz olmayan bir amelde bulunursa o reddolunur”, “Faydalanma içeren her borçlanma faizdir”, “Allah’ın kitabından bulunmayan her şart bâtıldır”, “Her Müslümanın, diğer müslümana kanı, malı ve namusu haramdır”, “Herkes kendi malına çocuğundan, babasından ve bütün insanlardan daha çok hak sahibidir”, “(Dinde) her sonradan çıkarılan yenilik bidattir ve her bid’at sapıklıktır”, “Her iyilik sadakadır” gibi özlü cümlelerle ifadede bulunmuştur. Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şu ayetin benzersiz şekilde kapsamlı olduğunu söylemiştir: “Kim zerre kadar hayır işlerse onun karşılığını görür. Kim de zerre kadar kötülük işlerse onun karşılığını görür” (Zilzal 7-8)“

İ’lamu’l-Muvakkiin (1/333)

İbn Teymiyye rahimehullah, Mearicu’l-Vusul risalesinde şöyle der:

وهذا كقولهم : إن أكثر الحوادث يحتاج فيها إلى القياس لعدم دلالة النصوص عليها ؛ فإنما هذا قول من لا معرفة له بالكتاب والسنة ودلالتهما على الأحكام...

“Bu tıpkı: “Hadiselerin çoğunda, naslar bunlara delil olmadığı için kıyasa ihtiyaç vardır” demeleri gibidir. Bu ancak kitap ve sünnet ile bu ikisinin hükümlere delaletlerini bilmeyen bir kimsenin sözüdür…”

Mecmuatu’r-Resâili’l-Kubrâ (s.209)
14 views06:10
Aç / Yorum Yap
2021-11-15 09:10:15 İbnu’l-Kayyım, İ’lamu’l-Muvakkiin’de şöyle der:

فرقة قالت : إن النصوص لا تحيط بأحكام الحوادث ، وغلا بعض هؤلاء حتى قال : ولا بعشر معشارها ، قالوا : فالحاجة إلى القياس فوق الحاجة إلى النصوص ، ولعمر الله إن هذا مقدار النصوص في فهمه وعلمه ومعرفته لا مقدارها في نفس الأمر ، واحتج هذا القائل بأن النصوص متناهية ، وحوادث العباد غير متناهية ، وإحاطة المتناهي بغير المتناهي ممتنع ، وهذا احتجاج فاسد جدا من وجوه : أحدها أن ما لا تتناهى أفراده لا يمتنع أن يجعل أنواعا ، فيحكم لكل نوع منها بحكم واحد فتدخل الأفراد التي لا تتناهى تحت ذلك النوع الثاني : أن أنواع الأفعال بل والأعراض كلها متناهية. الثالث : أنه لو قدر عدم تناهيها فإن أفعال العباد الموجودة إلى يوم القيامة متناهية ، وهذا كما تجعل الأقارب نوعين : نوعا مباحا ، وهو بنات العم والعمة وبنات الخال والخالة ، وما سوى ذلك حرام ، وكذلك يجعل ما ينقض الوضوء محصورا ، وما سوى ذلك لا ينقضه ؛ وكذلك ما يفسد الصوم ، وما يوجب الغسل وما يوجب العدة ، وما يمنع منه المحرم ، وأمثال ذلك ، وإذا كان أرباب المذاهب يضبطون مذاهبهم ويحصرونها بجوامع تحيط بما يحل ويحرم عندهم مع قصور بيانهم فالله ورسوله المبعوث بجوامع الكلم أقدر على ذلك ، فإنه صلى الله عليه وسلم يأتي بالكلمة الجامعة وهي قاعدة عامة وقضية كلية تجمع أنواعا وأفرادا وتدل دلالتين دلالة طرد ودلالة عكس . وهذا كما سئل صلى الله عليه وسلم عن أنواع من الأشربة كالبتع والمزر ، وكان قد أوتي جوامع الكلم فقال " { كل مسكر حرام } ، و { كل عمل ليس عليه أمرنا فهو رد } { وكل قرض جر نفعا فهو ربا } { وكل شرط ليس في كتاب الله فهو باطل } { وكل المسلم على المسلم حرام دمه وماله وعرضه } { وكل أحد أحق بماله من ولده ووالده والناس أجمعين } { وكل محدثة بدعة وكل بدعة ضلالة } { وكل معروف صدقة } وسمى النبي صلى الله عليه وسلم هذه الآية جامعة فاذة : { فمن يعمل مثقال ذرة خيرا يره ومن يعمل مثقال ذرة شرا يره } ....

Bir grup şöyle dedi: “Naslar, meydana gelen olayların hepsini kuşatmaz.” Bunlardan bazısı ileri giderek: “Naslarla dinin ancak onda biri yerine getirilir” dedi.

Bunlar dediler ki: “Kıyasa olan ihtiyaç, naslara olan ihtiyaçtan daha büyüktür.

Allah’a yemin olsun, bu miktar nasları anlamak, öğrenmek ve bilgisine ulaşmak, hakikatte bu kadar değildir. Bunu söyleyen kimse, nasların sınırlı, kulların olaylarının ise sınırsız olduğunu ve sınırlı olanın, sınırsız olanı kuşatamayacağını gerekçe gösteriyor.

Bu gerekçe, birçok açıdan gayet bozuktur:

Birincisi: Tek başına sınırlı olan şeyin türleri olabilir. Bu türlerden her biriyle tek hükme varılır ve sınırsız olanlar bunun hükmünün kapsamına girerler.

İkincisi: Fiillerin türleri ve hatta a’razların tamamı sınırlıdır.

Üçüncüsü: Şayet bunların sınırsız olduğu varsayılsa bile kulların kıyamete kadar olacak fiilleri sınırlı olarak mevcuttur.

Bu tıpkı akrabaların iki çeşit kılınması gibidir. Bir çeşidi (nikahlanması) mubahtır. Bunlar amca ve teyze kızları, dayı ve hala kızlarıdır. Bunun dışındakiler haramdır. Aynı şekilde abdesti bozan şeyler bellidir, bunun dışındakiler bozmaz. Yine orucu bozanlar bellidir, guslü gerektiren şeyler, iddetin gerektirdiği şeyler, ihramlıya yasak olan şeyler bellidir. Mezhep sahipleri, mezheplerini kayıt altına almışlar ve beyanlarındaki eksiklikle beraber, kendilerine göre helal ve haram olanları özetlemişlerdir. Allah ise, Rasulünü bunlardan daha güçlü olan cevamiu’l-kelim (özlü ve kapsamlı ifadeler) ile göndermiştir. Zira Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem kapsamlı bir cümle söyler, bu genel bir kaide ve kullî bir hüküm olur. Bu cümler, kapsamına giren türleri ve ferdleri kuşatarak, dışında kalma delaleti ve zıtlık delaleti ile delil olur.
13 views06:10
Aç / Yorum Yap
2021-11-15 01:22:08 Hak ile Batıl Arasında Ayrım Yapmanın Zorunluluğu

İbn Ömer radıyallahu anhuma’dan: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

مَثَلُ الْمُنَافِقِ فِي أُمَّتِي كَمَثَلِ الشَّاةِ الْعَايِرَةِ بَيْنَ الْغَنَمَيْنِ تَصِيرُ إِلَى هَذِهِ مَرَّةً , وَإِلَى هَذِهِ مَرَّةً , لَا تَدْرِي أَيُّهَا تَتْبَعُ

“Ümmetimde münafığın misali, iki koyun sürüsü arasında kalan, bazen şuna bazen buna katılan, hangisine tabi olacağını bilemeyen koyunun misali gibidir.” 

(Muslim (2784) İbn Hibban (264) Ahmed (2/47, 68, 82, 88, 102, 143) İbn Batta, el-İbane (2/457 no:431)

 

İbrahim b. Nasr şöyle demiştir:

“Fudayl b. Iyad rahimehullah’ın şöyle dediğini işittim:

“İçerisinde hak ile batıl, mümin ile kafir, güvenilir ile hâin, cahil ile alim arasında ayrım yapmayan, iyiliği iyi görmeyen ve kötülüğe karşı çıkmayan insanlara şahit olacağın bir zamanda kalsan ne yaparsın?”

İbn Batta dedi ki:

“Biz Allah’a aidiz ve O’na dönücüleriz.

Muhakkak ki buna ulaştık, bunların çoğunu işittik, öğrendik ve şahit olduk.

Şayet Allah’ın kendisine sahih bir akıl ve güçlü bir basiret bağışladığı kimse, İslam’ın ve müslümanların hali ile doğru yolu tutan müslümanların halini iyice düşünse ve tekrar tekrar tefekkür etse, insanların topukları üzerinde geri döndüklerini, arkalarını dönerek gittiklerini, doğru yoldan yüz çevirdiklerini, sahih delilden saptıklarını açıkça görürdü.

Nitekim insanların çoğu daha önce çirkin gördüklerini güzel görmeye, daha önce haram saydıklarını helal saymaya, daha önce karşı çıktıklarını uygun bulmaya başlamışlardır.

Allah size rahmet etsin, bu müslümanların ahlakı değildir.

Bu dinde basiret üzere olan, iman ve yakîn ehli olan kimseler bunları yapamaz.” 

İbn Batta, el-İbane 1/188 no:24

Mubeşşir b. İsmail el-Halebî dedi ki:

“el-Evzaî’ye: “Bir adam: “Ben sünnet ehliyle de, bid’at ehliyle de otururum” diyor” denildi.

El-Evzaî dedi ki: “Bu adam hak ile batılı eşitlemek istiyor.”

İbn Batta dedi ki:

“el-Evzaî doğru söylemiştir. Ben derim ki;

bu adam hakkı batıldan, küfrü imandan ayıramaz. Bunun gibiler hakkında ayet inmiş ve el-Mustafa sallallahu aleyhi ve sellem’den sünnet gelmiştir.

Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:

“İman edenlerle karşılaştıkları zaman “iman ettik” derler. Şeytanlarıyla başbaşa kaldıklarında ise “Biz sizinle beraberiz” derler.” (Bakara 14)"

İbn Batta, el-İbane 2/456 no: 430
4 views22:22
Aç / Yorum Yap
2021-11-13 23:40:50 Şeyhul İslam İbni Teymiyye rahimehullaha bir hadis olarak bilinen mevzuyu sordular

Nebî Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in şöyle buyurduğunu rivayet ediyorlar:

"Ümmetim üzerine öyle bir zaman gelir ki, kişi dinini ancak dağ tepelerinden dağ tepelerine kaçmak suretiyle koruyabilir."

Cevap:

Bu sözün Nebî Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in sözü olduğu bilinmemektedir.

Mecmaul Fetava cilt 9
25 views20:40
Aç / Yorum Yap
2021-11-10 23:40:42 Bismillahir rahmanir rahim

Şüphesiz ki, inkâr edenler, Allah yolundan menedenler ve kendilerine doğru yol açıkça belli olduktan sonra Peygamber'e karşı gelenler Allah'a hiçbir zarar veremeyeceklerdir. Allah onların yaptıklarını boşa çıkaracaktır. Muhammed suresi 32-ci ayeti

Ebul Ferec Ibnul Cevzi rahimehullah Muhammed suresi 32 ci ayetin tefsirinde derki

“Şüphesiz inkar edenler": Bu ayetin kimin hakkında indidiğinde
dört görüş belirterek ihtilaf etmilerdir:

Birincisi: O Bedir savaşında muhaliflere (kafirlere) yemek yedirenler hakkında inmiştir. Bunu da Ibn Abbas (radiyallahu anh) , demiştir.

Zadul Mesir cilt 5 sayfa 493
22 viewsedited  20:40
Aç / Yorum Yap
2021-11-06 23:44:32 İbni Teymiyye rahimehullah ayni konu üzerine yine şöyle demiştir:

zekâ ve açıklamada bir kusuru olmuşsa çalışmaları takdir edilmez. Onlar Allah Teala'nın şu ayette buyurduğu gibidirler:

"Şüphesiz günahkârlar, (dünyada) iman edenlere gülerlerdi. Onlarla karşılaştıklarında kaş göz hareketiyle alay ederlerdi." (Mutaffifin, 29-30)



İlimsiz olarak bu kıyas yollarından bir şey elde edemeyip tagutlarını taklid ettiklerinde onlardan pek çoğu gerekli olan imanı kazanamaz ve zındık bir kâfir, bir münafık, cahil, sapık, saptırıcı ve inkarcı bir zalim olur. Rasullerin en büyük düşmanlarından ve milletin münafıkların-dan biri haline gelir ve haklarında şöyle buyurulan kimselerden olur:

"İşte biz böylece her peygamber için suçlulardan düşmanlar var ettik." (Furkan, 31)

Bazıları bundan dolayı iman eder, bazdan için ise bu nifak olur. Eğer nifak meydana gelirse, o kişi ya dinin aslından veya bazı hükümlerinden çıkarak kâfir olur. Ya nifaktan, ya da küfürden dolayı dinden çıkar. Genelde bu böyle olur. Özellikle cahillik, küfür ve nifakın çok olduğu bölgelerde bu kimselerin cehalet, zulüm, yalan, küfür, nifak ve saptırıcılıkları anlatılamayacak kadar hayret vericidir.

Kulliyat cilt 4
17 views20:44
Aç / Yorum Yap