Get Mystery Box with random crypto!

Psikologram

Telgraf kanalının logosu psikologram — Psikologram P
Telgraf kanalının logosu psikologram — Psikologram
Kanal adresi: @psikologram
Kategoriler: Kategorize edilmemiş
Dilim: Türk
aboneler: 91
Kanaldan açıklama

“İnsan her şeyi anlatamaz. Zaten kelimeler de her şeyi anlatmaya yetmez.”
T.me/Psikologram Bu link ile arkadaşlarınızı davet edebilirisiniz.

Ratings & Reviews

3.50

2 reviews

Reviews can be left only by registered users. All reviews are moderated by admins.

5 stars

1

4 stars

0

3 stars

0

2 stars

1

1 stars

0


En son Mesajlar

2022-02-07 13:45:07 STOCKHOLM SENDROMU’NUN TERSİ: LİMA SENDROMU

Lima Sendromu, Stockholm sendromunun aksine, rehin alan kişinin rehinesine sempati geliştirmesiyle ortaya çıkan ve rehinesiyle duygusal bağ kurmasına verilen isimdir. Stockholm sendromunun tam tersi olduğu söylenebilir. Paradoksal bir şekilde, rehin alan kişi kurbanlarıyla empati kurmaya başlar ve bir noktada, kurbanlarının ihtiyaçları ve sağlıkları hakkında endişelenmeye bile başlar.
Lima Sendromu Aralık 1996’da Peru’nun başkenti Lima şehrinde 14 gerillanın, Japon Büyükelçiliği’nde düzenlenen bir resepsiyonu basarak birçok diplomat, iş insanı ve askeri 4 ay boyunca rehin alması sonucu ortaya çıkmıştır. 4 aylık bu kriz boyunca militanlar, rehinelere sevecen davranmış ve ihtiyaçlarını karşılamış, hatta rehinelerin büyük bir kısmını da serbest bırakmışlardır. Bu olay da Lima Sendromu’nun doğuşu olarak kabul edilir.
20 viewsFerhat, 10:45
Aç / Yorum Yap
2022-02-07 13:42:33 STOCKHOLM SENDROMU’NUN BELİRTİLERİ NELERDİR? En büyük belirtilerinden birinin küçük bir iyilik için bile karşıdaki insana minnettar olmak olmak olan Stockholm Sendromu’nda; şiddete maruz kaldığını reddetmek ve kötüye kullanımdaki öfkenin reddedilmesi de belirtiler…
20 viewsFerhat, edited  10:42
Aç / Yorum Yap
2022-02-07 13:39:03 STOCKHOLM SENDROMU’NUN BELİRTİLERİ NELERDİR?

En büyük belirtilerinden birinin küçük bir iyilik için bile karşıdaki insana minnettar olmak olmak olan Stockholm Sendromu’nda; şiddete maruz kaldığını reddetmek ve kötüye kullanımdaki öfkenin reddedilmesi de belirtiler arasındadır. Ezilen kişi, içinde bulunduğu durumdan dolayı kendisini suçlar
16 viewsFerhat, 10:39
Aç / Yorum Yap
2022-02-07 13:37:55 ADINI STOCKHOLM’DEKİ BANKA SOYGUNUNDAN ALDI

İlk kez Psikiyatr Nils Bejerot tarafından tanımlanan sendrom, ismini 1973 yılında İsveç'in başkenti Stockholm'de yaşanan bir olaydan alır.
23 Ağustos 1973 günü Stockholm'de yaşanan olayda, soyguncular bir bankayı soymak için basarlar ve bankada 4 banka görevlisini 6 gün boyunca 131 saat rehin tutarlar. Soyguncular, rehinelere iyi davranır aralarında iyi ilişkiler oluşur. Polisin bankaya operasyon düzenleyeceğini fark eden rehineler, soyguncuları uyarırlar. Öyle ki rehineler olay sonrasında yakalanan rehineler aleyhine ifade vermekten kaçındıkları gibi, soyguncuların avukatlık ve savunma giderlerini karşılamak için aralarında para toplarlar. Günün gazeteleri bu olay üzerine ' soyguncular bankadan para çalamadılar, ama bazı insanların kalbini çaldılar' diye manşet atar. Rehinelerden Stockholm Sendromu’na yakalanan bir görevli serbest kaldıktan sonra nişanlısını terk ederek, olay sırasında bankada ilgi duyduğu soyguncunun hapisten çıkmasını bekler ve onunla evlenir.

İKİNCİ VAKA: PATTY HEARTS OLAYI

Bu olaydan bir sene sonra ABD’de zengin bir ailenin kızı olan Patty Hearst, kendilerine Simbiyonez Özgürlük Ordusu diyen bir grup tarafından kaçırıldı. Grup üyeleri, kadını ışık geçirmez, ufak bir dolapta kilitli tuttu, kadını sürekli ölümle tehdit etti ve ona tecavüz etti. Sadece birkaç gün “ödül” adı altında dolabın kapısı biraz açık bırakılarak kadının hava almasına izin verildi. Patty Hearst bu şekilde o dolapta iki ay boyunca yaşadı. Olayın üzerinden yaklaşık bir yıl geçtikten sonra Patty Hearst, San Francisco’da elinde tüfekle bir bankayı soymaya çalışırken yakalandı. Eski rehine, Tania takma adını almış ve kendisini kaçıran örgütün silahlı bir militanı olmuştu. Avukatı Stockholm Sendromu'nu savunmada mahkemeye sunsa da, mahkeme bu savunmayı yeterli bulmamış ve hapis cezasına çarptırılmıştır.
16 viewsFerhat, edited  10:37
Aç / Yorum Yap
2022-02-07 13:35:16 İnsanın kendisini zora sokan ve üzen koşulları kabullenmesi, savunması, sıkıntıya sokan koşulların nedenlerini görmemesi, ezilmesine rağmen ezenin yanında yer alması, hatta ezen kişiye karşı minnet duyması olarak da tanımlanabilen Stockholm Sendromu; rehinelerin, kendilerini esir alanların duygularını anlama durumuna gelmeleri ve daha sonrasında suçlulara yardımcı olmaya çalışmaları ve sonunda özdeşim kurmaları hali olarak tanımlanır. Stockholm sendromu, tam olarak, rehinenin kendisini rehin alan kişiyle olası diyalog sürecinde oluşan, duygusal anlamda sempati ve empati oluşması olarak özetlenebilecek psikolojik durumu anlatan bir terimdir. 
15 viewsFerhat, 10:35
Aç / Yorum Yap
2022-02-07 13:35:01
Celladına aşık olmak: "Stockholm Sendromu" nedir?

Adını ilk olarak 1973 yılında yaşanan bir banka soygunundan alan 'Stockholm Sendromu' nedir, belirtileri nelerdir?
15 viewsFerhat, 10:35
Aç / Yorum Yap
2022-02-07 12:17:02 Duygusal istismar nedir?
Ve
Bu konuda neler yapabilirsiniz?

Duygusal istismar; bir kişiyi eleştirmek, engellemek, utandırmak veya başka bir şekilde manipüle etmek için o kişinin duygularını kullanarak kişiyi kontrol etmenin bir yoludur. Genel olarak bir ilişkide; kişinin benlik saygısını zedeleyen ve zihinsel sağlığını baltalayan davranışlar, sürekli taciz edici sözler ve zorbalık varsa duygusal istismar var demektir.

Duygusal istismar türleri ve neler yapabilecekleriniz

Duygusal istismarın farklı biçimleri olabilir, bunlardan bazıları şunlardır:

Aldatma suçlamaları, kıskançlık ve sahiplenme belirtileri ile duygusal istismara maruz bırakılabilirsiniz.

Sahte arkadaşlıklara zamanınızı ve enerjinizi vermeyi bırakın.
Sahte arkadaşlar bir şeye ihtiyacı olduğunda sizinle temas kurarlar.
Gerçek arkadaşlar ise ihtiyacınız olduğunda sizin yanınızda olurlar.

Kimseye (Kendiniz dahil) bir şey kanıtlamaya çalışmayın.

Nitelikli olmadığınızı, değerli olmadığınızı veya yeterince deneyimli olmadığınızı kendinize söylemeyi bırakın. Gelişim, yapmaya yetkin olmadığınız şeyleri yapmaya başladığınızda gerçekleşir.

Ne yapsanız da sizi yanlış anlayacak inslarla tartışmayı bırakın.

İntikam alma yollarını bırakın. Eğer gerçekten kazanmak istiyorsanız hiç bir olumsuzluğu umursamadan devam edin, kendinize odaklanın ve yolunuzda ilerleyin.

Sadece işi düştüğünde sizi arayan insanlara karşı müsait olmayı bırakın.

Olaylar sadece kendinizle ilgili, kişisel olarak algılamayı bırakın. Çevrenizde ki kişiler yaşadıkları sorunları anlatıklarında fark edeceksiniz, aslında sorun sizde değil karşınızda ki kişide.
28 viewsFerhat, 09:17
Aç / Yorum Yap
2021-06-09 11:21:24
Merhaba değerli okuyucularımız.

Amaçsız insanlardan uzak durmak için 4 neden

1. Enerjinizi tüketirler.

2. Hedefinizden saptırırlar.

3. Çalışma azminizi kırarlar.

4. Karamsar olmanıza sebep olurlar.

Eklemek istedikleriniz varsa buyrun bizimle paylaşın .
1.2K viewsmetin L., 08:21
Aç / Yorum Yap
2021-06-09 08:04:12 Sevdiğini göstermiyor diye sinirleniyordum meğer sevmiyormuş içim rahatladı...

Belki de öyledir.
Kimileri sevmeyi bilmese de, sevebilmeyi ister.
Sevebilirim umuduyla ilişkiler yaşarlar.
Seviyormuş gibi yaparak, sevgiyi hissedebilirim diye umut eder.
Gerçekten sevene kadar, seviyormuş gibi davanmak işlevsel görünüyor.
Ama gerçekten sevebilmeyi umut ederken, var olan heyecanlarını da yitirir.
Bir kıpırtı hissettiği için, bir canlılık hissettiği için heyecanla başladığı ilişkinin arkasında "ben de sevebiliyorum" deme arzusu yatar.
Çünkü ne derin bir bağ, ne derin duygular, ne sevgi ne de yakınlık hissedebilmiştir bu kişiler.
Anlamlandıramadıkları bir eksiklik, bir boşluk ile yaşarlar ama sürekli bunun telafisi için çabalarlar.
"Bu sefer olacak" umudunu kaybetmekten korkarlar.
Onu da kaybederlerse geriye hiçbir şey kalmayacak gibi hissederler.
O umut kaybedilince, kendileri de kaybolacaktır.
Duygusal tatminsizlik, duygusal bir sömürücüye çevirir onları.
Bu kişilerin partnerleri ise; değersizlik duyguları ve öfke patlamaları ile karşı karşıya kalırlar. Onların Duygusal tatminsizliklerinin bedellerini öderler.
Sevebilmeyi deneyimlemeye çalışan birini sevmek ve sonrasında, onu sevdiğini ona kanıtlamak zorunda kalmak zorunda kaldıkları bir ilişki içinde, kendi sevgilerinden bile şüphe eder noktaya gelebilirler.
Yorucu bir ilişkidir.
Duygusal olarak ölmemek için çabalayan biri ile duygularının gerçekliğini kanıtlamak için çabalayan birinin amansız mücadelesi.

Bu ilişki tipi içindeyseniz uzman desteği almanızı tavsiye ederim.
Birde kitap önerebilirim ; BOŞLUK HİSSİ- Jonice Webb
835 viewsFerhat, 05:04
Aç / Yorum Yap
2021-06-07 16:07:07 -Seni anlıyorum

-Yoksa sende mi empatiksin

Empati bir başkasının duygusunu anlamak, hissetmek diye tanımlanırken bir nevi duygudaşlıktan bahseder. Sahi birinin duygusuna yoldaşlık etmek için onu anladığını söylemek yeterli midir? Seni anlıyorum demek için onun hikayesini bilmek gerekmez mi?

Empati onu anlamanın yanında duygusunun, düşüncesinin hatta davranışının derindeki sebebini de anlamaya gönüllü olmaktır.

"Üzgün görünüyorsun anlamaya çalışıyorum. Belki de onu kaybetmekten korkmuşsundur. Daha önce yaşadığın kayıpları hatırlayıp tetiklenmiş olabilir misin? "

Aslında bir ötekini anlamaya gönüllü olmanın içindedir bu senin hikayen, duygun ve ben seni anlamaya çalışırken hissettiklerini bire bir hissedemem diyebilmek. Belki de dürüstçe bahsedebilmektir ateşin düştüğü yeri yaktığından. Samiyet dediğin söyleyebilmektir.

Çünkü anladıklarıma kendi duygularım, düşüncelerim, değerlerim, yaşadıklarım eşlik edecek, şekil verecektir.

Pek tabi tüm bunlara rağmen yanında olup ihtiyacın olanı bilmek isterim. Sadece susmak ise isteğin, susabiliriz birlikte. Anlatıp rahatlayacağını düşünüyorsan dinleyebilirim de .Yanında olmamı dilersen yanında olabilirim. Biraz yalnız kalmalıyım diyorsan ihtiyacın olduğunu söyleyene kadar beklerim. Fakat sen söylemezsen bilemem.Tahmin edebilirim.Tahminim de genelde benim arzuladıklarımla ilgili olur. O vakit de işler karışabilir.

Mesela ağlamana tahammül edemiyorsam anlaki bu benimle ilgili bir mesele.
Bana yalnızca ağlamak istediğini söylersen, seni susturmaya çalışmadan yanında kalabilmeyi öğrenebilirim.

Empati akıl vermek, çözüm bulmak zorunda değildir. Orada varolması bile yetebilir. Aslında bir ötekini anlayabilmek onun öyküsünü, yaşanmışlığını es geçmeyerek ihtiyacı olanı bilebilmektir.

Peki empatik insanlar nasıl kişilerdir, onları nasıl tanırız? diye soracak olursan o da bir sonraki yazıda gelecek

O zamana kadar düşünmenizi istedim.
Siz de empatiklerden misiniz ? Yoksa anladım diyerek anlamamışlardan mı?
Ya da anlaşılamamışlardan mı?

Olabilir. Hepsi birden olabilmek de mümkündür. İnsanca dostum pek insanca

Kalın sağlıcakla
609 viewsFerhat, edited  13:07
Aç / Yorum Yap