Get Mystery Box with random crypto!

Şeyh Abdullah Azzam (rahimehullah): Subhanallah! İşte büyük f | سهم المنهج

Şeyh Abdullah Azzam (rahimehullah):

Subhanallah! İşte büyük felaket bu... Kalp ölmüş, artık kişi vurdumduymaz olmuş. Öyle ki "Ey Rabbim, sana nice isyan ettim, beni cezalandırmıyorsun." der gibi bir havadadır. Allahu Teala ise "Ben seni ne kadar cezalandırıyorum fakat sen hissetmiyorsun. Ben senin kalbini öldürmedim mi?" şeklinde onu ikaz etmektedir. Evet bu gibi insanların kalbi ölmüştür. Nasslardan etkilenmezler. Allah rızası için bir mesele hakkında kızarak yüzü değişmez. Çünkü bunun kalbi ölmüştür. Artık yüzüne kan pompalayarak onun yüzü öfkeden kızarmaz. Bilakis Allah rızası için kızmak ayıp sayılmaktadır. Herhangi bir kötülüğü gören insanın karşı çıkması onun için bir eksik görülmektedir. Böyle bir insana şöyle denir: "Bu zavallı, çok asabi, duygusal, çabuk kızan, fanatik, horozlanan, yaygaracı, fundemantalist vb." Evet, maalesef bugün Allah için kızan müslüman ayıplanmaktadır...

Gerçekten bugün bizler bu sözleri bilinçsiz bir şekilde kınama sıfatı olarak kullanmaktayız. "Bu saf biri, duygusal biri, horozlanan, tez kızan, fanatik biri." diyoruz. Sözün nereye vardığının farkında değiliz. Aslında dine akıl mı yardım eder yoksa gayret ve duygusallık mı yardım eder? Bunu iyi düşünmek gerekir. Bugün biz aklı devreye sokarsak o bize diyecektir ki: "Siz nasıl Ruslara karşı koyacaksınız? Bunlar büyük ordulara sahipler." Fakat duygu ve gayretlerimiz bizlere "Cihaddan geri durmayın, eninde sonunda galip gelecek sizlersiniz." der. Nitekim Malik bin Nebi şunları söyler: “Bilal'in göğe doğru kaldırdığı parmağı Allah birdir, bir diyordu. Bu aklın sesi değil, duygunun sesi idi. Çünkü akıl ona "Sen efendin Umeyye bin Halef'e boyun eğ. Geceleyin de git Muhammed'in yanına, yeniden müslüman olduğunu söyle." diyordu.”