Get Mystery Box with random crypto!

Ünlü bir bilim insanı, bir davette arkadaşlarına Beethoven’ın | SINAV KAMPI ALES



Ünlü bir bilim insanı, bir davette arkadaşlarına Beethoven’ın bir eserini çaldıktan sonra şöyle diyor:
"Ben hiç yaşamamış olsam 'belirsizlik ilkesi'ni muhtemelen başka biri formüle ederdi ancak Beethoven
hiç doğmamış olsaydı az önce çaldığım Opus 111’i kimse yazamazdı." Bilim ile güzel sanatların doğasının
birbirine zıtlığını örnekleyen bu deneyim, bilimin incelediği dünyanın yapısının önceden belirlenmiş
olduğuna ve bilim insanlarının da bu belirlenmişlik üzerinde çalıştığına vurgu yapar. Bilim sosyologları bu
durumu "rakam sırasıyla boyama" biçiminde nitelendiriyor. Dolayısıyla bilimin kendi sorunlarını
çözme zamanı çeşitli etkenlere bağlı olmakla birlikte nihai tablonun yapısı değişmez. Oysa sanatçılar kendi
eserlerinin genel görünümünden kendileri sorumludur. Söz konusu zıtlığa karşı çıkanlar da yok değil. Bu karşı
fikir, Newton'ın başarısının da kişisel olduğunu öne sürer ve onu Beethoven veya Shakespeare ile aynı
yaratıcılık sınıfında değerlendirir. İki görüş de doğru gibi görünüyor ancak şöyle bir fark var: Bilimsel bir teoride ulaşılan bilgi sentezi, sanatsal bir yaratımdaki bileşenleri düzene koymaya benzemez. Bilimsel teorinin doğada gönderimde bulunduğu bir şey vardır ve o gönderge "deneye, geliştirilmeye, yanlışlanmaya" tabidir oysa sanat eserinde bu yapılamaz. Ne var ki bütün bu karşıtlıklar her iki alanın da belli bir disipline ihtiyaç duyduğu gerçeğini ortadan kaldırmaz.