☝ 🇹 🇦 🇼 🇭 🇮 🇩 U 🇱 🇱 🇦 🇭 🇮 🇫 🇦 🇷 🇩 U 🇱 🇦 🇾 🇳 ☝

2021-10-11 00:18:11 El-Munāvī (ö.1031/1622), es-Suyūṭī’nin bu rivayeti mutevātir hadisler arasında saydığını belirtir
(Muḥammed Abdurra ūf el-Munāvī, Feyḍu’l-Ḳadīr Şerḥu’l-Cāmi i’ṣ-Ṣaġīr (Beyrut: Dāru’l-Ma rife,
1391/1972), c.2, s.21 (no.1223)

20. asırda
yaşamış el-Kettānī’nin (ö.1345/1927) mutevātir hadisleri topladığı Naẓmu’lMutenās̱ir isimli eserine bu rivayeti dahil etmiştir. O, sekiz farklı tarikine yer verdikten sonra “… gördüğün
üzere bu hadis muhtelif lafızlarla pek çok ṭarīḳle vârid olmuştur. [Bizim
zikrettiklerimizden farklı] başka lafızlarla gelenleri de vardır”35 ifadesini
kullanmıştır. Böylece el-Kettānī, bu kadar fazla isnādla gelen iftirak hadisini
mutevātir addettiğini göstermiştir.

El-Kettānī, Naẓmu’l-Mutenās̠ ir, s.58.

İbni Teymiyye:
Bir eserinde İbn Ḥazm’a yine dikkat çektikten sonra Ehl-i ilm’in çoğunun bu hadisi kabul ve tasdik
ettiğini belirtmiştir (bkz. İbn Teymiyye, Mecmū u’l-Fetāvā) Aç / Yorum Yap

2021-10-11 00:18:11 Kutub-i Sitte’den el-Buḫārī (ö.256/870) ve Muslim’in (ö.261/875)
Ṣaḥīḥ’leri ile el-Nese ī’nin (ö.303/915) Sunen’inde yer almamasıyla beraber
iftirak hadisi, hadis literatüründe yaygınlık kazanmış ve bir bütün olarak
ṣaḥīḥ olduğu genel kabul görmüştür. Öyle ki Hicrî dördüncü asrın sonlarında el-Ḥākim el-Nīsābūrī (ö.405/1014) rivayetin birçok tarikini elMustedrak isimli eserinde kaydetmiş, bunların el-Buḫārī ve/veya Muslim’in
şartlarına uygun olduğunu belirterek her iki müelliften kaynaklanan boşluğu
adeta gidermeye çalışmıştır. Nitekim o, Ebū Hurayra’dan gelen ṭarīḳı daha
eserinin başında kitābu’l-īmān’da zikrettikten sonra rivayetin farklı
sahabiler kanalıyla gelen “aṣl”larının çok olduğunu dile getirerek iftirak
hadisine biçtiği değeri vurgulamak istemiştir. Ayrıca el-Ḥākim, eserinin
başka yerlerinde rivayetin diğer isnādlarına yer verirken, zikrettiği ṭarīḳlerin
hadisin ṣiḥḥati konusunda hüccet teşkil ettiğini açıkça kaydetmiştir.

el-Ḥākim el-Nīsābūrī (ö.405/1014) rivayetin birçok tarikini elMustedrak isimli eserinde kaydetmiş, bunların el-Buḫārī ve/veya Muslim’in
şartlarına uygun olduğunu belirterek her iki müelliften kaynaklanan boşluğu (yani buhari muslimde mevcut olmayışını)
adeta gidermeye çalışmıştır. Nitekim o, Ebū Hurayra’dan gelen ṭarīḳı daha
eserinin başında kitābu’l-īmān’da zikrettikten sonra27 rivayetin farklı
sahabiler kanalıyla gelen “aṣl”larının çok olduğunu dile getirerek iftirak
hadisine biçtiği değeri vurgulamak istemiştir.28 Ayrıca el-Ḥākim, eserinin
başka yerlerinde rivayetin diğer isnādlarına yer verirken, zikrettiği ṭarīḳlerin
hadisin ṣiḥḥati konusunda hüccet teşkil ettiğini açıkça kaydetmiştir.


El-Ḥākim’in
burada “el-uṣūl/ل ِصوُ
ْْلُ
ا “ kelimesi ile neyi kastettiği çok sarih olmamakla birlikte, bu lafızla, iftirak
hadisinin, sahabe kaynağı itibariyle çeşitliliğine ve farklılığına atıfta bulunmuş olabileceği gibi, söz
konusu hadisin temel hadis kaynaklarında geçtiğini vurgulamak istemiş olması da mümkündür. Ancak
ُصو ِل”
ْْلُ
َر فِي ا
ُكث “ َifadesinden sonra bu hadisin pek çok sahâbî tarafından nakledildiğini açıkça zikrettiği
dikkate alındığında, el-Ḥākim’in buradaki “uṣūl” lafzını “hadisin sahabe kaynakları” bağlamında
kullandığı ve bununla hadisin farklı sahabilerden geldiğini vurgulamak istediği daha anlamlı gelmektedir.

El-Ḥākim, el-Mustedrak, c.1, s.45 (no.10) Aç / Yorum Yap

2021-10-11 00:18:11 73 FIRKA HADİSLERİNİN KAYNAKLARI VE SIHHATLERİ

Hz Ebu Hureyre r.a dan Peygamber efendimiz s.a.v şöyle buyurdular:
تَفَرَّقَتِ الْيَهُودُ عَلَى إِحْدَى وَسَبْعِينَ أَوِ اثْنَتَيْنِ وَسَبْعِينَ فِرْقَةً وَالنَّصَارَى مِثْلَ ذَلِكَ، وَتَفْتَرِقُ أُمَّتِي عَلَى ثَلَاثٍ وَسَبْعِينَ فِرْقَةً
''Yahudiler yetmişbir veya yetmiş iki fırka/guruba bölündüler. Hiristiyanlar da aynı şekilde bölündüler. Benim ümmetim ise yetmişüç guruba bölünecek'' demiştir.

Tirmizi, Süneni Tirmizi hadis no 2640; Ebu Davud, Süneni Ebu Davud hadis no 4596; İbn Mace, Süneni İbn Mace Hadis no 3991. Tirmizi dedi ki: bu babta Ebu Said, Abdullah bin Amr ve Avn bin Malikten rivayet edilmiştir ve hadis hasen sahihtir.
İbn Macenin Şerhinde geçtiği üzere buradaki fırkalaşma Usül ve inancta furu ve muamelatta değil.

CENNETE GİDECEK OLAN FIRKA BENİM VE ASHABIMIN YOLUNA UYANLARDIR

Hz Abdullah bin Amr r.a dedi ki: Peygamber efendimiz s.a.v şöyle buyurdular:
لَيَأْتِيَنَّ عَلَى أُمَّتِي مَا أَتَى عَلَى بَنِي إِسْرَائِيلَ ، حَذْوَ النَّعْلِ بِالنَّعْلِ حَتَّى إِنْ كَانَ مِنْهُمْ مَنْ أَتَى أُمَّهُ عَلَانِيَةً لَكَانَ فِي أُمَّتِي مَنْ يَصْنَعُ ذَلِكَ، وَإِنَّ بَنِي إِسْرَائِيلَ تَفَرَّقَتْ عَلَى ثِنْتَيْنِ وَسَبْعِينَ مِلَّةً، وَتَفْتَرِقُ أُمَّتِي عَلَى ثَلَاثٍ وَسَبْعِينَ مِلَّةً كُلُّهُمْ فِي النَّارِ إِلَّا مِلَّةً وَاحِدَةً، قَالُوا : وَمَنْ هِيَ يَا رَسُولَ اللَّهِ؟ قَالَ : مَا أَنَا عَلَيْهِ وَأَصْحَابِي

"Yahudiler yetmisbir yada yetmis iki firkaya ayrildilar. Hiristiyanlar da ayni sekilde firkalara ayrildilar. Benim ümmetim de yetmis üc firkaya ayrilacaktir. “Cennette olan firka, benim ve ashabim gibi davrananlardir“

Tirmizi, Süneni Tirmizi hadis no 2641; Hakim, Müstedrek hadis no 444; Lalekai Sünen, c1, sh100; Acurri, es-Seria; Elbani,Sünen sh 203-204.Tirmizi gariptir dediysede hadis hasendir. Çünkü hadisin şahidi vardır Hz Enes bin Malik r.a dan.

Hz Muaviye bin ebi Sufyan r.a. dedi ki: Rasülullah s.a.v aramizda durdu ve şöyle buyurdu:
افْتَرَقَتْ بَنُو إِسْرَائِيلَ عَلَى إِحْدَى وَسَبْعِينَ فِرْقَةً، وَإِنَّ أُمَّتِي سَتَفْتَرِقُ عَلَى ثِنْتَيْنِ وَسَبْعِينَ فِرْقَةً، كُلُّهُمْ فِي النَّارِ إِلا السَّوَادَ الأَعْظَمَ
"Bakin, sizden önce gelmiş olan ehl-i kitap, yetmiş iki firkaya ayrıldı. Bu ümmet de yetmişüç firkaya ayrılacaktır. bunlardan yetmiş ikisi cehenneme, biri cennete gidecektir. Cennete gidecek olan ise “cemaattir“. demiştir.

Ebu Davud, Süneni Ebu Davud hadis no 4597; Hakim, Müstedrek hadis no 443-45; Ahmed bin Hanbel Müsned 4/102. Hakim dediki bu hadisi Abdullah bin Amr bin el-As ve Amr bin Avfa el-Müzeni r.a rivayet etmişlerdir ve hadis sahihtir. el-Bani bu hadisi sahihlemistir.

Hz Enes bin Malik r.a dan Peygamber efendimiz s.a.v şöyle buyurdular:
إِنَّ بَنِي إِسْرَائِيلَ افْتَرَقَتْ عَلَى إِحْدَى وَسَبْعِينَ فِرْقَةً، وَإِنَّ أُمَّتِي سَتَفْتَرِقُ عَلَى ثِنْتَيْنِ وَسَبْعِينَ فِرْقَةً، كُلُّهَا فِي النَّارِ، إِلَّا وَاحِدَةً وَهِيَ الْجَمَاعَةُ
''İsrailogulları yetmişbir guruba ayrıldılar benim ümmetimde yetmişiki guruba ayrılacaklar hepsi cehenneme gidecek biri hariç o biri ise cemaattir'' demiştir.

İbn Mace, Süneni İbn Mace hadis no 3993te sahih senedle rivayet etti. Zevahid de İsnadi sahih ravileri sikadır.

@yakinentevhid Aç / Yorum Yap

2021-10-11 00:16:06 #küçük_şirk_büyük_şirk

Şeyh Abdurrahman bin Hasen Âl’uş Şeyh (rahimehullah) bu hususta şöyle demektedir:

“Ölmeden önce tevbe edilmesi durumu müstesna, küçük şirk de büyük şirk de bağışlanmaz. Ahiret yurdunda küçük şirkin günahını ancak çokça yapılan iyilik kaldırabilir. Zira küçük şirkin günahı, ancak onu işleyen kimsenin yaptığı amellerle silinebilir.”

ed-Durar’us-Seniyye fi’l Ecvibet’in-Necdiyye, 11/496.


Muhammed bin Abdilvehhab’ın (rahimehullah) talebelerinden Abdulaziz bin Abdillah el-Husayn (rahimehullah) ise şöyle demektedir:

“Küçük şirk, diğer günahlar gibi Allah’u Te’ala’nın dilemesine kalmış bir günahtır hatta bu günahların en büyüğüdür. "Allah kendisine ortak koşulmasını bağışlamaz." ayeti, "En büyük günah hangisidir, seni yarattığı halde Allah'a ortak koşman…" hadisi gibi nassların umumi delaleti bunu gösterir. Fakat küçük şirki işleyen kişi tekfir edilmez ve yaptığı işi helal addetmedikçe de bu kimse İslam milletinden çıkmaz.”

ed-Durar’us-Seniyye fi’l Ecvibet’in-Necdiyye, 2/185.

@yakinentevhid Aç / Yorum Yap

2021-10-09 00:41:07 بسم الله الرحمن الرحيم

Dün Perşembe 29 Safer 1443

7 Ekim 2021

Hilal görüldü Elhamdulillah Dün yoğun olduğumuzdan dolayı paylaşımını yapamadık.

Bugün yani Cuma günü 1 Rebi-ül Evvel 1443

8 Ekim Cuma 2021


HİLAL GÖRÜLÜNCE OKUNACAK DUA:

“Ey Rabbim! Bize bunu bereket ve îmân selâmet ve İslâm hilâli eyle! Ey Hilâl! Benim de senin de Rabbimiz Allah’tır.”

(Tirmizî, Deavât, 50)

“Allah büyüktür, Allah büyüktür, hamd Allah’a mahsustur, Allah’a dayanmaktan başka kudret kuvvet yoktur. Allah’ım! Senden bu ayın hayrını istiyorum, kaderin şerrinden ve mahşer gününün şerrinden sana sığınıyorum.”

'(İbn Hanbel, V, 329)'

RABBİM REBİ-ÜL EVVEL AYINI HAYIRLARA VESİLE KILSIN. AMİN

@TawhiduRuyetilHilal Aç / Yorum Yap

2021-10-06 23:50:34 #basiret_üzre_ittiba
#kuran_sünneti_anlamada_selefe_dayanma

Şeyhu’l-İslâm İbn Teymiyye rahimehullah ;

“Sonrakilerin, öncekilerden ayrı olarak ortaya koydukları ve daha önce hiçbir kimsenin dile getirmediği her görüş hatadır. Nitekim İmam Ahmed bin Hanbel şöyle demiştir:  " Bir imamın olmadan bir mesele hakkında konuşmaktan sakın.''

( Mecmuu’l-Fetava, 21/291)

https://t.me/yakinentevhid/com Aç / Yorum Yap

2021-10-06 11:14:59 Bunun üzerine İbn’ul Mübarek'e soruldu: "Peki ya Cehmiyye?" Cevaben şöyle dedi: ليسوا من أمة محمد Onlar Ümmet-i Muhammed'den değildir. Abdullah ibn’ul Mübarek şöyle derdi:

إنا لنحكي كلام اليهود والنصارى، ولا نستطيع أن نحكي كلام الجهمية‏.‏

"Biz, yahudilerin ve hristiyanların sözlerini naklederiz; ama Cehmiyye'nin sözlerini nakletmeyiz."


HAVARİC : (İlk Osman (r) ve Ali (r) karşı çıkanlar daha sonra tüm sahabeye karşı sert tavır gösterenler. Çoğunluğu arap bedevilerden olan havaric, ilmi vakıfsılıkları, fehm ve ferasetlerinin sığ oluşu, nasları bütün olarak esbabı nuzul illetini nesh mensuh ve umum tahsis hükümlerini iyi bilmeden yalın zahiri üzre almarı sonucu Osman ra dönemindeki yönetimsel hata ve yolsuzluklara karşı atak olarak gelişmiştir. daha eski kökü ise muhammed (s)e 'adil ol ya muhammed' diyen münafığa dayanır. Daha sonra parçalanarak kendi içlerinde yirmi küsür fırkaya bölünmüşlerdir. Ğalat olan fırkaları icmayla tekfir edilmiştir ğalat olmayanlar hakkında ise ihtilaf sözkonudur),

TEŞEYYU’ : (Şiâ, Ali (r) ve ehlibeyt taraftarlığıyla başlayan ekol. Ümeyye oğullarına ve havarice karşı atak olarak tezahür etmiştir. ilk çıkışlarında sadece siyasi ve tafdiliyet esasları üzerine çıkıp şekillendiler. taki sonraları ğulat fırkaları türeyip ehli kıbleden sapana kadar. Daha sonra parçalanarak kendi içlerinde yirmi küsür fırkaya bölünmüşlerdir. Ğalat olan fırkaları icmayla tekfir edilmiştir ğalat olmayanlar hakkında ise ihtilaf sözkonudur), )

KADER; (İlk etapta siyasi zulümleri artan yöneticilerin yaptıkları fiil ve eylemlerden mesul olduklarını belirtme teorisi üzre çıkan bu düşünce akımı. buna karşın çıkıp gelişen diğer kaderiyye fırkası ise cebriyyedir. Kaderiyye; kulların yaptığı herşeyi özgür iradesi ile yaptığı ve fiillerini kendilerinin halk ettiği teorisi ile daha sonra aklı ön plana çıkaran felsefik kelam yönleri ağırlıkta olan mutezile ve cehmiyye gibi ğalat ekollerin çıkmasına zemin hazırladı. ki bu ğalat fırkalar içinde kaderi tümüyle inkar edip Allahın ilerde herşeyi bilmeyeceğini iddiasında olan fırkalarda vardı. cebriyye ise; kulun irade ve halk yaratma güç ve insiyatifiinin olmadığını herşeyi Allahın (cebirle) yaptırdığını iddia ettiler. Daha sonra parçalanarak kendi içlerinde yirmi küsür fırkaya bölünmüşlerdir. Ğalat olan fırkaları icmayla tekfir edilmiştir ğalat olmayanlar hakkında ise ihtilaf sözkonudur),

İRCÂ, (havaric fırkasının ölçüsüz tekfir ve itaatten çıkıp başkaldırmasına karşın ortaya çıkan gelişen bir ekoldür. Havaricin ve şia'nın mevcut yönetimlere karşı ifrat boyutunda tutumları neticesinde Beni Ümeyye yönetimini savunma ameli imandan ayırarak masiyetlerin imanı direk yok etmeyeceği teorisi üzerine gelişti. eErca' dan (ümit) türeyen bu kavram masiyetler hususunda küfrü azabtan önce affı özrü yeğler. İlk fıkıh mürciesi olarak başlayan ehli kıbleden sayılan bu fırka daha sonra ğulat fırkaları çıkarak dinin aslını nakzeden ğulat olanları tekfir edildi.
Daha sonra parçalanarak kendi içlerinde yirmi küsür fırkaya bölünmüşlerdir. Ğalat olan fırkaları icmayla tekfir edilmiştir ğalat olmayanlar hakkında ise ihtilaf sözkonudur),





_ by__ t.me/YakinenTevhid
TEWHİDULLÂHİ FÆRĎUL ĂYN
توحيد الله فرض العين Aç / Yorum Yap

2021-10-06 11:14:37 GEÇEN RİVAYET ÜZERİNDEN İSTİFADE EDİLEN FAYDALAR

İstisnasız her bidatın ve bidatçinin küfür olduğunu iddia eden türemişlere reddiye vardır. Ashabın önde gelen alimi ibni Mes'ud'un mescitteki bidatçilere şiddetle karşı çıkmakla beraber tekfir etmemesi, mahkemeye kadıya irtidat gerekçesi ile arz etmemesi konuya açıklık getirmesi açısından barizdir.

SORU:
Bid’at dini ihlâl etmesi itibariyle kaç kısma ayrılır?
CEVAP:
Biri küfre götüren bid’at (mükeffire), diğeri ise bundan daha aşağı mertebede olan bid’at, olmak üzere iki kısma ayrılır.

SORU:
Mükeffire (küfre götüren) bid’at hangisidir?
CEVAP:
Bunlar pek çoktur. Kaidesi illeti şudur: Her kim şeriatten olduğu tevâtür yoluyla sabit olmuş, üzerinde icmâ bulunan ve dinden olduğu kesinlikle bilinen bir hususu inkâr ederse kâfir olur. Çünkü böyle bir inkâr, kitabı, Allah’ın rasûlleriyle gönderdiklerini yalanlamaktır. Kaderiyye'nin ğulat fırkalarından bazı mutezile ve Cehmiye fırkasının yüce Allah’ın sıfatlarını mutlak inkâr(atıl bırakma) bid’atleri, Kur’ân’ın allahın kelamı olmadığını yahutta yüce Allah’ın sıfatlarından herhangi bir sıfatının mahluk olduğunu söylemek iddiası, şia fırkasından türeme ğulat batıni tasavvufçuların vahdeti vücud iddiası ile halık ile mahlukun bir olduğunu iddia etmek iddiası ve şia'ının başka ğulat kolu rafızilerin Ali (r)hı (haşa) Allah olduğu iddiaları, murcie(fıkıh mürciesi) fırkasının ğulat uzantısı olan ğulat mürcienin; hiçbir masiyet ve küfür(Allaha sövme) imana zarar vermez istihlal olmadıkça iddiası ve birçok kati nassı yalanlama mahiyetinde imanı yalnızca marifetle(yalın bilmekle) sınırlama iddiaları, Haruriye (sahabe döneminde çıkan harura köyüne ilk yerleşen harici) bidat fırkasının sırasıyla ibaziyye, ezarika, acaride fırkalarından türemiş ğulat kollarından olan meymuniyye fırkasının mahremlerle evliliği helal kılma iddiası ile yusuf suresinde aşk olma gerekçesi ve güya peygambere yakışmayacak hal davranışları olan yakub (a) dan ötürü kurandan sayılmayıp inkar edileceği iddiası ve benzeri dinin aslını nakzeden ğulat bidatler de böyledir.
Yine yüce Allah’ın ilmini, fiillerini, kaza ve kaderini inkâr hususunda kaderiye fırkasının bid’ati, yüce Allah’ı birebir keyfiyyet teşbih ve temsille yarattıklarına(insana) benzeten Mücessimenin bid’ati ve daha başka sapık fırkaların kanaatleri bu kabildendir.
Bunlardan kimilerinin esas maksadının bizatihi dinin temel esaslarını yıkmak ve din müntesiblerini din hakkında şüpheye düşürmek olduğu bilinen bir husustur. Bu gibi kimselerin kâfir oldukları kesindir. Hatta böyleleri tamamiyle dinden uzak ve dinin en azılı düşmanlarıdır.
Kimileri ise aldanış içerisindedirler, hakkı bir türlü tesbit edememişlerdir. Bu gibi kimselerin küfrüne İmam şafii'nin de usulen belirttiği gibi, onlara karşı delil ortaya konulmasından ve bu delil ile susturulmalarından sonra hüküm verilir.


SORU:
—Mükeffire (küfre götürücü) olmayan bid’at hangisidir?—
CEVAP:
Kitabı yahutta Allah’ın rasûlleri ile gönderdiklerinden herhangi bir kat'i dinin aslını nakzetme hususunu yalanlamayı gerektirmeyen ve önceki türden olmayan muamele ve ibadetlerin teferruatlarıyla alakalı bid’atlerdir. Ashabın faziletleri tarafından kabul edilmeyen, tepki ile karşılanan fakat herhangi biri sebebiyle tekfir etmedikleri ve bu bid’at sebebiyle de bey’atlerinin gereği olan itaatten dışarı çıkmadıkları Mervanîlerin bid’atleri gibi.
Bazı namazları son vakitlerine kadar ertelemeleri, bayram namazından önce hutbe okumaları, cuma ve diğer hutbeleri oturarak irad etmeleri, ashab-ı kiramın ileri gelenlerinden bazılarına dil uzatmaları ve meşruiyetlerine inanarak değil de bir çeşit te’vil, nefsani arzu ve dünyevi maksatlarla yaptıkları benzeri işlerdir.

İlk defa ortaya çıkan bid’at ekollerİ hangileridir?

Müslümanların büyük imamlarından Yusuf bin Esbat ve Abdullah ibn’ul Mübarek iki büyük imamdır ve şöyle demişlerdir:

أصول البدع أربعة‏:‏ الروافض، والخوارج، والقدرية، والمرجئة

"Asl’ul Bid’at (Bid'atın temelleri) dörttür: Rafıziler, Hariciler, Kaderiyye ve Mürcie." Aç / Yorum Yap

2021-10-06 11:13:58 'Amr b. Yahya’dan rivâyet olunduğuna göre, o
şöyle der:'

“Babamı, babasından şöyle rivâyet ederken işittim: Biz, öğle namazından önce, Abdullah b. Mesud’un evinin kapısının önünde oturur, onun dışarı çıkmasını beklerdik.Dışarı çıkınca da onunla birlikte câmiye kadar yürürdük.Yanımıza Ebû Musa el-Eş’arî geldi ve: “Ebû Abdirrahmân (Abdullah b. Mesud) hâlâ dışarı çıkmadı mı? diye sordu.Biz de: ‘Hayır, daha çıkmadı’ deyince, Abdullah b. Mesud dışarı çıkıncaya kadar yanımıza oturdu.Dışarı çıkınca da hep birlikte ona doğru ayağa kalktık.Ebû Musa ona:‘Yâ Ebâ Abdirrahman!Ben,az önce mescidde bir olay gördüm ve bunu kabul etmeyip inkâr ettim. Ancak Allah’a hamdolsun ki hayırdan başka bir şey görmedim. Abdullah b. Mesud:Nedir o?diye sordu.Ebû Musa:‘Yaşarsan onu görürsün’, dedi. Daha sonra şöyle dedi: Mescidde namazı bekleyen halkalar halinde oturmuş bir topluluk gördüm.Her halkanın ortasında bir adam,halka- nın çevresinde de ellerinde taşlar olan insanlar vardı.O adam: “Yüz defa Allahu Ekber” deyin,dedikten sonra halkanın çevresinde bulu- nanlar yüz defa ‘Allahu Ekber’ diyorlar.O adam: “Yüz defa Lâ İlâhe İllallah” deyin, dedikten sonra halkanın çevresinde bulunanlar yüz defa ‘Lâ İlâhe İllallah’ diyorlar.O adam: “Yüz defa Subhânallah” deyin, dedikten sonra halkanın çevresinde bulunanlar yüz defa ‘Subhânallah’ diyorlar.Abdullah b. Mesud, Ebû Musa’ya: ‘Onlara, günahlarını saymalarını emredip sevap olarak hiçbir şey alamayacak- larını garanti etmedin mi? diye sordu.Ardından o yürüdü, biz de onunla beraber mescidde bulunan halkalardan birisine gelinceye dek yürüdük.Halkanın başında durup onlara:‘Yapmakta olduğunuzu gördüğüm bu şey nedir? Diye sordu.Onlar:‘Yâ Ebâ Abdirrahman! Bunlar,‘Allahu Ekber,Lâ İlâhe İllallah, Subhânallah ve Elhamdulillah’ derken, dediklerimizi saymakta kullandığımız taşlardır’ dediler. Abdullah b. Mesud onlara: ‘O halde günahlarınızı sayın.Zirâ ben, sevap olarak hiçbir şey kazanamayacağınızı garanti ederim. Yazıklar olsun size ey Muhammed ümmeti! Ne kadar da erken helâk oldunuz!İşte bunlar, hâlâ hayatta olan O’nun ashâbıdır.İşte bu,O’nun henüz eskimemiş elbisesi, bu da kırılmamış kaplarıdır.Nefsim elinde olan Allah’a yemin ederim ki sizler, ya Muhammed’in dîninden daha doğru bir dîn üzeresiniz,ya da dalâlet kapısı açan insanlarsınız!Onlar: ‘Allah’a yemin olsun ki Yâ Ebâ Abdirrahman! Bizler, hayırdan başka bir şey arzu etmedik” dediler.Abdullah b.Mesud onlara:‘İyilik arzula- dığı halde, iyiliği bulamayan nice insan vardır’ dedi.Daha sonra şöyle dedi.Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem-, Kur’an okudukları halde, okudukları Kur’anın boğazlarından aşağıya inmediği bir topluluğu bize haber verdi.Allah’a yemin olsun ki o topluğunun çoğu herhalde sizlersiniz’ deyip oradan ayrıldı.Amr b.Seleme şöyle der:‘Bunların çoğunu, Nehravân gününde (savaşında) Hâricîlerle birlikte olup bize karşı vuruşurlarken gördük.”

Dârimî, bunu süneninin önsözünde rivâyet etmiştir.Hadis no:210


@yakinentevhid Aç / Yorum Yap

2021-10-05 23:28:32 #en_büyük_fitne_deccal

İmran ibni Husayn (Allah Onlardan razı olsun) Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem)'i şöyle buyururken işittim dedi:

“Ademin yaratılışından kıyametin kopacağı ana kadar meydana gelecek olaylar içinde Deccalden daha önemlisi yoktur.”

Müslim, Fiten, 126

https://t.me/yakinentevhid/com Aç / Yorum Yap