Get Mystery Box with random crypto!

Karınca, sinek ve kâinâttaki herbir mevcûd, Elláh’a intisâbını | Risâle-i Nûr İzah ve Notlar

Karınca, sinek ve kâinâttaki herbir mevcûd, Elláh’a intisâbını bilir. O intisâb, tam inkişâf ettiği zamân o mensûbiyyet kuvvetiyle bir karınca Fir‘avn’ı, bir sinek Nemrûd’u mağlûb eder. Kezâ, Resûl-i Ekrem (asm), nübüvvet da‘vâsıyla bir Zât-ı Zü’l-Celâl’e intisâb ederek, tek başına meydâna çıktı. O intisâb sırrıyle, bütün dünyâ, hattâ kavim ve kabîlesi, hattâ amcası ona düşmân olduğu hâlde netîcede mağlûb oldular.

Müslümânlar, kısa bir süre zarfında o zamânın büyük devlet ve imparatorluklarını izn-i İlâhî ile yıkarak, büyük fetihleri tahakkuk ettirdiler. İslâmiyyet de bütün bâtıl ve muharref edyâna galebe etti.

Bunun sırrı ise, sırr-ı îmândır. O sırdandır ki; Resûl-i Ekrem (asm) ne feleğe, ne esbâba, ne de unsurlara zerre kadar bir te’sîr verdi. Belki bütün bunların dizgini elinde olan Zât-ı Zü’l-Celâl’e mensûbiyyetini hakkıyla bildi. Bütün bu muvaffakıyyetlerin de Elláh’a intisâbından dolayı olduğuna i‘tikád etti. İşte o mensûbiyyet sırrıyla, Resûl-i Ekrem (asm) bütün dünyâyı mağlûb ettiği gibi; bir karınca, mensûbiyyet sırrıyla dağ mesâbesinde olan Fir‘avn ve ecdâdının iki bin senelik emekleriyle binâ edilen sarâyını yıkar. O sarâylar, üç bin seneden beri yıkıldığı hâlde, bakıyye-i âsârı hâlen dağ gibi duruyor.

Kaynak: İkinci Şua’ın Şerhi