Get Mystery Box with random crypto!

NEFSİNİ BİLEN RABBİNİ BİLİR! Peygamber Efendimiz sallallahu a | HAYATİ İNANÇ

NEFSİNİ BİLEN RABBİNİ BİLİR!

Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyurdular ki:
-- "Nefsini bilen Rabbini bilir.”
Bu hadisi şerifte kast edilen “nefis”, insanın özüdür. Zira, kötülüğü emreden Emmare nefsin Rabbini tanıması gibi bir özelliği yoktur. Bidayette Emmare nefisle birlikte olan bu öz nefis, Allahü teâlâya ve O’nun dininin icaplarına iman etmek ile mükelleftir. İman ettikten sonra Emmare nefis ile olan birlikteliğini kınamasından dolayı “Levvame Nefis” adını almıştır. İnsanın özü olan nefis, Mülhime mertebesine yükseldikten sonra dahi Emmare nefisten tam olarak kurtulmuş olmadığından iç barış, bu aşamada dahi mümkün gözükmemektedir.
“Bir “Ben” vardır benden içeri” sözünü bir çok kimse eksik algılamaktadır. Zira, insanın içinde iki değil, beş “Ben“lik vardır.

Bunlardan birisi, kötü haberlerin doğumuna vesile olan şeytanların vesveseleri.

İkincisi, hiç durmadan kötü isteklerini tekrarlayan ve kötü anıların hatırlanmasına sebep olan heva-i nefistir.

Üçüncüsü, iyiliklerin kalpte doğmasına vesile olan ilham meleği.

Dördüncüsü, güzel ve aklı-ı selim düşüncelere ve güzel anıların hatırlanmasına vesile olan Hak Teâlâ ya âşık insani ruhtur (beş letaif).

Beşincisi, İmam-ı Rabbani hazretlerinin “ADEM“ (yokluk) diye ifade ettiği, yokluğun ta kendisi olan, Allahu Teâlâ nın hadisi kudside mealen; “İnsan Benim, ben insanın sırrıyım” diye buyurduğu Allah’ın emanetlerini yüklenen insanın ta kendisi olan; “Ben”liktir. Allah’ta fani olan sufinin “Ben”i yoktur.

İnsanın iç dünyasında bulunan bunlar, işin başında yoğurdun içinde yağ ile ayranın birbirine karıştığı gibi karışmış olduğundan, avam halk bunların her birini diğerinden ayıramayıp bunların hepsini bizzat kendisi sanmasından dolayı, iç huzursuzluğundan bitap düşer.
Manevi sahada ma’rifet ilminden biraz pay alanlar ise, yoğurdu yayıp ta ayranın yağdan ayrıldığını fark ettikleri gibi, içerdeki ajanları bir, bir fark ederler ve bunların hepsinin Allah’ın imtihanı gereği, Allahu Teâlâ nın yüce isimlerinden bir isminin tecellisi ile kalpte oluştuklarını görürler. İşte o zaman sufinin kalbinde; “Men arafe nefsehu, fekad arafe Rabbeh” (Kim nefsini tanırsa o, Rabbini tanır.) hadisi şerifinin manasının sırrı zuhur etmiş olur.

Kendisini bilen kişi, Rabbini bilir, Rabbini bilen ise, haddini bilerek gizli şirkten kurtulur. Yani bu mertebedeki sufi, alemde Allah’tan başkasında kuvvet göremez. Ona göre her canlı câmidtir. Sufinin gönül gözü, gizli şirkten kurtulmadıkça melekûta (iç aleme) kördür. Aslında gözler körlükten değil, ışıksızlıktan göremezler. İç aleminin uçsuz bucaksız genişliği ve gizli güzelliği keşif olunduğunda, Sufinin “Benliği” bu benzersiz güzelliğin Yaratıcısı Allah’a hayran kalır ve bu hayranlık sufiyi İlahi aşka uçurur. Bu safhadan sonra Allahü Teâlâ'ya; cennete girmek, cehennemden kurtulmak için ibadet yapmak gibi bir beklentisi olmadan itaat etmeye başlar.

Nefsin 7 kademesi vardır Allahü teala Şems suresinde (Nefse ve onu biçimlendirene, Sonra da ona kötülük ve takva kabiliyetini verene yemin olsun ki,. Elbette nefsini temizleyip parlatan kurtulmuştur. Onu kirletip gömen de ziyan etmiştir.) buyurmaktadır.

Bunlar aşağıdaki gibi sıralanırlar:

1- Nefsi Emmare (Bu makamın zikri Kelime-i Tevhid'dir. LA İLAHE İLLALLAH Zikri çekilir)
2- Nefsi Levvame (Bu makamın zikri Lafzı Celal'dir. ALLAH Zikri çekilir)
3- Nefsi Mülhime (Bu makamın zikri İsmi HU'dur. HU Zikri çekilir)
4- Nefsi Mutmainne (Bu makamımın zikri HAK Esmasıdır.)
5- Nefsi Radiyye (Bu makamımın zikri HAY Esmasıdır.)
6- Nefsi Marziyye (Bu makamımın zikri KAYYUM Esmasıdır.)
7- Nefsi Kamile (Bu makamımın zikri KAHHAR Esmasıdır.)

Nefsin 19 tanede afeti vardır insan neden nefsiyle mücadele etmelidir? Çünkü her insanın nefsinde 19 tanede afet vardır. Nitekim Allahü teala Müddesir suresi 30. ayeti kerimesinde:
"Üzerinde 19 zebani vardır" buyurmaktadır.

Bunlar: