Get Mystery Box with random crypto!

Hz. Ali’nin nübüvvetin ilk yıllarında yaşadığı ve yıllardır un | Hayâtu's Sahâbe

Hz. Ali’nin nübüvvetin ilk yıllarında yaşadığı ve yıllardır unutmadığı bu tablo, Hz. Ebû Bekir’in, Efendimiz’e (sas) nasıl bir sevgiyle, muhabbetle bağlandığının bir örneğidir. O gün daha iman şerbetini içmemiş annesi, kanlar içerisinde baygın bir halde olan oğlunun uyanır uyanmaz ilk sözünün Efendimiz (sas) olmasına biraz hiddetlenmiş ve demişti ki: “Bırak, Muhammed’ide biraz su iç, biraz yemek ye, kendine gel! Yoksa iyileşemeyeceksin.
” Hz. Ebû Bekir, o anda da sevdasına uygun bir söz söyleyecek: “Vallahi! Anacığım, Resûlullah’ın nasıl olduğuna dair bir haber almazsam, O’nun (sas) selamette olduğunu şu gözlerimle görmezsem, ne bir yudum su içeceğim, ne bir lokma yemek yiyeceğim.” Ümmü’l-Hayr, ne kadar ısrar ettiyse oğlunu ikna edememişti. Bunun üzerine annesi, Ümmü Cemil’in yardımı ile yaralı olan oğlunu Dârü’l-Erkâm ’a, Efendimiz’e (sas) doğru taşımış; Allah Resûlü (sas) o halde Hz. Ebû Bekir’i karşısında görünce dayanamamış, gözyaşlarına boğulmuştu. İki sâdık dostun o buluşması sırasında, Efendimiz (sas) Hz. Ebû Bekir’e: “Niye bu halde kendini zora sokup geldin” demişti. Hz. Ebû Bekir ise: “Ya Resûlullah! Beni boş ver de sen şu kapının arkasında duran annem için dua et! Dua et de Allah (cc) ona hidayet nasip etsin” demişti. O anda eller dua için havaya kalkmış ve daha eller kapanmadan Selma, imanın anahtarı olan o kutlu kelimeleri ikrar etmişti. Hz. Ebû Bekir’in, Efendimiz’e (sas) olan sevdası, annesinin imanına da vesile olmuştu.