Get Mystery Box with random crypto!

Uluvv Allah Azze ve Celle yukarı cihette, Arşa istiva etmişti | ᴋᴜғʀ ʙɪᴛ ᴛᴀɢʜᴜᴛ ᴡᴀ ɪᴍᴀɴᴜ ʙɪʟʟᴀʜ🏴

Uluvv

Allah Azze ve Celle yukarı cihette, Arşa istiva etmiştir. Mülkü kaplamıştır ve ilmi eşyayı kuşatmıştır.

"Güzel sözler O'na çıkar; sâlih amel O'na yükselir.” (Fatır 10)

“Gökten yere bütün işleri O tanzim eder; sonra sizin saydığınızla süresi bin sene olan bir günde işler, O'na yükselir.” (Secde 5)

Bu sıfatın Kuran-ı Kerim ve Sünnet-i Mutahhara‘dan delilleri şu şekildedir:

Kudret ve Kahrı ile zatı Mutlak‘ın Uluvvu tasrih edilmiştir.

Allah Azze ve Celle şöyle buyurmuştur:

"Yüce Rabbinin adını tesbih et" (A‘la 1)

"O'nun Kürsü'sü gökleri ve yeri kaplamıştır; onların gözetimi O'na asla ağır gelmez. O, çok yüce ve çok büyüktür." (Bakara 255)

Lügatte Arş, kralın tahtıdır.

Allah Teâlâ Yûsuf aleyhi‘s-selâm hakkında şöyle buyurmuştur:

"Ana babasını Arş'ına/tahtına çıkartıp oturttu." (Yûsuf, 100)

Sebe kraliçesi Belkıs hakkında da şöyle buyurmuştur:

"Ve Onun büyük bir Arş'ı/tahtı vardır." (Neml, 23)

Rahmân‘ın üzerine istivâ ettiği Arş ise, yaratıkları kuşattığı gibi onların en yükseği ve en büyüğüdür. Nitekim Ebû Zerr RadıyAllâhu Anh‘ın rivâyet ettiği bir hadiste Peygamber sallAllâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

"Yedi kat gök ve yedi kat yer, Allah'ın kürsüsü yanında, ancak geniş, çöl bir yere bırakılmış bir halka gibidir. Arş'ın kürsüye üstünlüğü ise geniş çölün bu halkaya üstünlüğü gibidir."

|Sahihtir, Ahmed (5/178) Bezzar (160) İbn Ebi Şeybe, el-Arş (58) Ebu‘ş-Şeyh (1/206, 220) Taberi (3/12) İbn Hibban (361) Ebu Nuaym, Hilye (1/166) Beyhaki, el-Esma ve‘s-Sıfat (2/149)|

Kürsi‘ye gelince, lugatte; döşek ve üzerine oturulan her şeydir.

Allah‘ın kendisine izâfe (nispet) ettiği Kürsü ise, O‘nun iki ayağını koyduğu yerdir.

İbn Abbâs radıyAllâhu anhumâ şöyle demiştir:

"Kürsü iki ayağın konduğu yerdir. Arş ise, büyüklüğünü Allah Azze ve Celle'den başka hiç kimse takdir edemez."

|Sahihtir, Abdullah b. Ahmed, es-Sunne (586, 1020-21) İbn Ebi Şeybe, el-Arş (61) Ebu‘ş-Şeyh, el-Azamet (1/196, 216-17) İbn Huzeyme, et-Tevhid (248) Hakim (2/310) Darekutni, en-Nuzul (36-37) Hatib, Tarih (9/251) Taberani (12404)|

Aynısını Ebu Musa radıyAllahu anh de söylemiştir.

|Sahihtir. Abdullah b. Ahmed, es-Sunne (588, 1022) Taberi (5790) İbn Ebi Şeybe, el-Arş (60) Ebu‘ş-Şeyh, el-Azamet (1/347) Beyhaki, el-Esma (sy: 404)|

Ehl-i Sünnet arasında yaygın ve meşhûr olan da İbn Abbâs ve Ebu Musa radıyAllâhu anhum‘un Kürsü hakkında söylediği bu sözdür. Üstelik bu konuda İbn Abbas‘tan gelen sözlerin sahih olanı da budur. Yoksa Kürsü‘nün ilim olduğuna dâir O‘ndan rivâyet edilen şeyler doğru değildir.

|Bkz: Bunu Taberi (5788-89) rivayet etmiştir. İsnadında bulunan Cafer İbn Ebi‘l-Mugire el-Huzai el-Kummi hakkında İbn Mende şöyle demiştir: "İbn Ebi‘l-Mugire, İbn Cubeyr‘den rivayetinde kuvvetli değildir." Bkz: Elbani, es-Sahiha (1/226) Ahmed Şakir de Umdetu‘t-Tefsir‘de (2/162) bu rivayetin şaz olduğunu söylemiştir.|

Yine Kürsü‘nün Arş olduğu hakkında Hasenu‘l-Basrî'den rivâyet edilen söz de İbn Kesîr‘in söylediği gibi zayıf olup Ondan sahih olarak gelmemiştir.

|İbn Kesir Tefsir (1/318)|

(Ey Muhammed! Onlara) de ki: Dedikleri gibi eğer Allah ile birlikte ilâhlar olsaydı, bu takdirde onlar, muhakkak Arş'ın asıl sahibine (kendilerini ulaştıracak) bir yol ararlardı. Fakat Allah, çok yüce ve çok büyük olup onların söylediklerinden münezzehtir.” (İsra 42-43)

Allah Azze ve Celle semada olduğunu şu ayette açıkça belirtmiştir:

"Göktekinin sizi yere batırmayacağından emîn misiniz? İşte o vakit yer sarsılır durur." (Mülk 16)

Bazı fırkalar bu ayette geçen "gökteki"nin Allahu Teâlâ değil, melekler olduğunu söylerler. Halbuki bu ayette geçen "gökteki" ile kastedileni, Nahl Suresinin 45. ayeti söylece tayin etmektedir:

"Kötü işler yapmak için tuzak kuranlar, Allah'ın kendilerini yere geçirmesinden veya (ansızın) bilemeyecekleri bir yerden kendilerine azap gelmesinden emin mi oldular?“

Burada Mülk Suresinde zikredilen "Gökte olup, yere geçirenin; Allah Azze ve Celle" olduğunu öğreniyoruz.

Sema kelimesi, yükseklik manasında cins isimdir.