Get Mystery Box with random crypto!

Tevhîde açılan en büyük pencere rızık, hidâyet ve şifâdır. Eğe | Risâle-i Nûr İzah ve Notlar

Tevhîde açılan en büyük pencere rızık, hidâyet ve şifâdır. Eğer bunlar esbâb ve tabîata verilirse, bu pencereler kapanır ve bütün teşekkürât ve minnetdârlık o sebeblere verilir. İşte, Kur’ân-ınMu‘cizü’l-Beyân, pek çok âyet-i kerîmesinde “rızık, hidâyet ve şifâ” gibi fiillerin doğrudan doğruya Hálık-ı Kâinâtın birer hediyyesi ve ni‘meti olduğunu bildiriyor, esbâb ve tabîatı şiddetle redd ediyor, bütün teşekkürât ve minnetdârlığın Ma‘bûd-i Bi’l-hak olan Elláh’a mahsús olduğunu ifâde ediyor. Zîrâ, nev-ı beşerin en fazla gaflete düşüp esbâba verdiği üç fiil; hidâyet, rızık ve şifâdır.


Dâire-i kesretin en büyük ni‘meti, îmândır. “Filan şeyhe gittim, îmân bana nasíb oldu” deyip îmân ni‘metini sebebe vermek veyâhúd “Ben çalıştım, îmânı kazandım” demek yanlıştır. Zîrâ, dâr-ı saádet olan Cennet’i kim yaratmışsa, hüsn-i mücerred olan îmân ni‘metini bahş eden de O’dur. Çünkü, îmân,Cennet’in bahâsıdır. O hâlde, Cennet’i, mahall-i mükâfât olarak veremeyen, onun anahtarı olan îmânı da veremez. Bu, hîç kimsenin haddi değildir.
Kaynak: İkinci Şua’ın Şerhi