Get Mystery Box with random crypto!

Acabâ, namâzı Risâle-i Nûr’da, bâ-husús şerhini yaptığımız şu | Risâle-i Nûr İzah ve Notlar

Acabâ, namâzı Risâle-i Nûr’da, bâ-husús şerhini yaptığımız şu “Dokuzuncu Söz”de ta‘rîf edildiği gibi kılabilen ve namâzın bütün usûl ve âdâbına riáyet edebilen, bâ-husús namâzın ma‘nâ ve hakíkatine muvâfık bir súrette bu vazífeyi edâ edebilen var mıdır? Risâle-i Nûr talebesinin en ehemmiyyetli vazífelerinden biri de, böyle hakíkí bir namâzı kılmaktır. İmâm Ebû Hanîfe demiş ki: “Namâzın on iki bin âdâbı vardır. Ben, sekiz bin âdâbını biliyorum.” Bu sözü, Diyârbakır’da bir hócaya söyledim. Dedi: “Sen ifrât ediyorsun.” Dedim: “Türkiye’deki bütün hócalar toplansak, değil âdâb ve usûlüne uygun bir namâzı kılmak, bütün âdâb ve usûlüyle abdest almayı dahi beceremeyiz.” Bütün hócalar, bu konu için bir araya gelip bir ay uğraşsa, dört mezhebe göre bütün âdâb ve usûlü ile belki bir abdest alabilirler. Bir ferdin tek başına dört mezhebe göre bir abdest almaya gücü yetmez. Zîrâ, abdestin âdâbı pek çoktur. Bir kısmını yapsa da diğer kısmını unutur.

İşte, namâzı böyle usûl ve âdâbına muvâfık bir súrette kılamadığımız için, namâzın sonunda otuz üç def‘a اللّٰهِ سُبْحَانَ diyoruz. Ya‘nî, “Yâ Rabbi! Sen her türlü kusúrdan münezzehsin. Emrine ittibâ‘ ederek namâz ibâdetini edâ ettim; ancak, usûl ve âdâbına uygun bir namâz kılamadım. Kıldığım bu namâzda dahi pek çok kusúrâtım olmuştur. Kusúrâtımı i‘tirâf ediyor; afv ve mağfiretimi nihâyetsiz rahmetinden taleb ve niyâz ediyorum” diyoruz.

Hem tesbîhâttâ otuz üç def‘a اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ diyoruz. Ya‘nî: “Yâ Rabbi! Namâzda sana şükr ettim. Fakat, o şükrüme de bir şükür lâzımdır. Zîrâ, hamd ve şükür vazífesini de hakkıyla îfâ edemedim.”

Hem otuz üç def‘a اَكْبَرُ اَللّٰهُ diyoruz. Ya‘nî, “Ey Rabbim! Namâzda Seni gereği gibi ta‘zím edemedim. Zîrâ, Sen, nihâyetsiz kemâl sáhibisin. Benim acz, fakr, naks ve kusúrdan başka bir sermâyem yoktur. Kılmış olduğum namâz da naks ve kusúrdan hálî değildir” diyoruz.

Kaynak: Dokuzuncu Söz’ün Şerhi