Get Mystery Box with random crypto!

Dini Sohbetler

Telgraf kanalının logosu dinisohbetler — Dini Sohbetler D
Telgraf kanalının logosu dinisohbetler — Dini Sohbetler
Kanal adresi: @dinisohbetler
Kategoriler: Kategorize edilmemiş
Dilim: Türk
aboneler: 2.20K
Kanaldan açıklama

Ehli sünnet vel cemaat çizgisinde bir sohbet...
Edep ile....

Ratings & Reviews

3.00

3 reviews

Reviews can be left only by registered users. All reviews are moderated by admins.

5 stars

1

4 stars

0

3 stars

0

2 stars

2

1 stars

0


En son Mesajlar

2022-09-02 09:09:10 İSTANBUL’UN İLK KÂDISI: HIZIR BEY

Nasreddin Hoca’nın torunu olan Hızır Bey, Fâtih Sultan Mehmed Han devrinin önde gelen âlimlerindendir.

Sivrihisar kasabasında dünyaya gelmiş ve ilk tahsîlini babası Celaleddin Bey’den yapmıştır. Daha sonra o devirde pâyitaht olan Bursa’ya gitmiş ve Başkâdı Molla Şemseddin Fenârî’den ve Başmüftü Molla Yegân’dan dînî ilimlerde icâzet alarak genç yaşta, misli nâdir bulunacak bir âlim olmuştur.

Bir gün pâyitahta, Mağrip (Kuzey Afrika) tarafından, ilim-irfân sahibi bir zât gelmişti. Bu zât, padişahın huzuruna çıkarak uzun zamandır hakikatlerini aradığı bazı müphem meseleleri Osmanlı âlimlerine sormak istediğini arz etti. Bu gibi ilmî sohbetlerden çok hoşlanan Fâtih Sultan Mehmed Han Hazretleri de hemen bir ilim meclisi kurulmasını ve ulemânın hepsinin bu meclise iştirâk etmesini emretti.

İlim meclisi kurulunca Mağripli âlim, huzurdaki diğer âlimlere birkaç mesele sordu. Fakat hiçbirisi onu iknâ edecek cevabı veremediler. Bu sebeple Sultan Fâtih, huzurundakilere kızarak: “İdaremiz altındaki topraklarda bunca âlim var iken bu şahsın suallerine cevap verebilecek kabiliyetli bir kimse çıkmaması lâyık mıdır? Mutlaka bir kimse bulunmalıdır ki bu şahsın suallerine cevap versin.” demiştir.

O zamanlar Sivrihisar’da müderris olan Hızır Bey’in bu suallere cevap verebileceği arz olundu. Bunun üzerine hemen huzura gelmesi emredildi. Pâyitaht’a gelen Hızır Bey ile tekrar bir meclis yapıldı. Karşısında henüz otuz yaşına bile ulaşmamış olan bu genç âlimi gören Mağripli, onu pek hafife aldı. Lâkin Hızır Bey, Mağripli’nin sorduğu suallerin tamamına tek tek cevap verdi. Hattâ onun bilmediği on altı fenden daha bahsederek Mağripli’yi hem ikna etti hem de kendisine hayran bıraktı.

Hızır Bey’in bu muvaffakiyeti ve ilimdeki üstünlüğü, Fâtih Sultan Mehmed Han’ın çok hoşuna gitti ve onu, Bursa’daki, dedesi Çelebi Sultan Mehmed Han’ın yaptırmış olduğu medresenin müderrisliğine tayin etti. Hızır Bey, bu medresede Hocazâde Molla Muslihuddin ve Molla Hayâlî gibi pek çok mümtâz âlim yetiştirmiştir. Akâid ilmine dâir kendisinden sonra birçok âlimin şerh ettiği Kasîde-i Nûniyye isimli bir eser yazmıştır. İstanbul’un fethinden sonra bu güzel beldenin ilk kâdısı da o olmuştur.



02 Eylül 2022
Fazilet Takvimi
22 views06:09
Aç / Yorum Yap
2022-09-02 09:08:49 Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Ya âlim ol veya talebe ol veya dinleyen ol veyahut bunları seven ol. Beşincisi olma yoksa helâk olursun.” (Süyûtî, el-Câmiu’s-Sağîr)

02 Eylül 2022
Fazilet Takvimi
20 viewsedited  06:08
Aç / Yorum Yap
2022-09-01 08:37:57 ALLÂHÜ TEÂLÂ’NIN KULUNDAN RAZI OLMASI NE BÜYÜK BİR MUVAFFAKİYETTİR!

Allâhü Teâlâ, Leyl Sûresi’nin 17 ilâ 21. âyet-i kerîmelerinde, müttakî olan müminleri müjdelemiştir. Müfessirlerin çoğuna göre de bu âyetler, Ebûbekr-i Sıddîk (r.a.) Hazretleri hakkında nâzil olmuştur. Bununla birlikte bu âyet-i kerîmelerin hükmü umumîdir; takvâ sahibi, cömert müminlerin mükâfatlara nâil olacaklarını müjdelemektedir. Şöyle tefsir edilmiştir:

Ve çok müttakî olan ise yani, hem küfürden hem günahtan korunan; onları hatırına bile getirmeyen o pek samimî mümin ise ondan; o bildirilen cehennem ateşinden, çok uzaklaştırılacaktır. Öyle bir zât, o ateşe atılmak değil, ona yakın bile bulundurulmayacaktır. Çünkü o, ona yaslanıp kalmak şöyle dursun oraya aslâ girmeyecek, üzerinden kolaylıkla geçip cennete gidecektir. O, Allâhü Teâlâ’nın muhafazasına tamamen nâildir. O zâtın pek güzîde vasıfları, meziyetleri vardır.

O zât öyle müttakî bir zâttır ki: Malını bir riya için, bir medhe nâil olmak için değil, sırf Allah rızası için verir, hayır yolunda sarf eder, fakirlere ve muhtaç kimselere yardımda bulunur. Allâhü Teâlâ indinde pek nezih bir kul olmuş olur.

Hâlbuki onun, o pek müttakî zâtın, yanında mükâfat olarak hiçbir kimsenin bir nimeti yoktur. Onun bu infâkı, başkasından görmüş olduğu bir nimetin, bir yardımın mukabili, bir mükâfatı değildir. Yani hiç kimseye borçlu ve minnettar olduğu için ona karşılık olarak vermez yahut herhangi bir kimseye ondan bir karşılık, bir mükâfat beklediği için vermez.

O muhterem zât, ancak pek yüce olan Rabb’inin rızasını aramak için öyle infakta bulunur. O, öyle âlicenabtır.

Ve and olsun ki, muhakkak, o pek müttakî zâttan, Allâhü Teâlâ Hazretleri de razı olacaktır. Onu, o güzel amelinin mükâfatına kavuşturacaktır. O zât da böyle nâil olacağı pek büyük nimetlerden dolayı her vechile bir ebedî saadet içinde kalacaktır. Bu, ne muazzam bir muvaffakiyettir.

BEYİT:

Hak yolunda kim verirse cânını, emvâlini

Elde eyler âkıbet binlerce kat emsâlini.



01 Eylül 2022
Fazilet Takvimi
207 views05:37
Aç / Yorum Yap
2022-09-01 08:26:29 Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Muhakkak kul, Allâhü Teâlâ’nın razı olduğu bir sözü, ehemmiyetinin farkında olmadan söyler de Allâhü Teâlâ bu söz sebebiyle o kulun derecelerini yükseltiverir.” (Sahîh-i Buhârî)

01 Eylül 2022
Fazilet Takvimi
193 viewsedited  05:26
Aç / Yorum Yap
2022-08-31 02:02:44 İSLÂMİYETİN KALPLERİ FETHİ

İslâmiyet’in ilk zamanlarında düşmanlardan olup bilâhare Müslüman olmuş ve dinin yayılmasına çok hizmet etmiş bazı meşhur zâtlar vardır. Şöyle ki:

Ebû Süfyan bin Harb (r.a.), Mekke-i Mükerreme’nin fethinde Müslüman olarak fethe çok yardımı olmuştur. Daha sonra Huneyn Gazvesi’ne ve Taif Muhasarasına katıldı. Hulefâ-yı Râşidîn devrinde Yermük Muhaberesi’nde yüz elli bin kişilik bir Rum ordusuyla muharebe eden yetmiş bin İslâm askeriyle beraber bulunmuş, mücâhidleri teşvik ve cesaretlendirmek için Kur’ân-ı Kerîm okurken yaralanıp bir gözünü kaybetmiştir.

Hâlid bin Velîd (r.a.), Hudeybiye antlaşmasından sonra Peygamber Efendimizin (s.a.v.) umre yaptığı sene Müslüman oldu. Mekke-i Mükerreme’nin fethinde bulunmuş, kumandasında bulunan bir İslâm fırkası, şehre girmekte iken düşman taarruzuna uğrayınca onları dağıtmışlardı. Arabistan’ın birçok cihetlerini putperestlikten temizlemiş, Seyfullah ünvanını almış, Roma ve İran ülkelerini fetheden İslâm ordularının kumandanı olmuştur.

Peygamberimizin (s.a.v.) amcaoğlu ve sütkardeşi olan Ebû Süfyân bin Hâris, Mekke-i Mükerreme’nin fethinden önce İslâmiyeti kabul etmişti. Mahcubiyetinden dolayı başını kaldırıp Resûlullah Efendimize (s.a.v.) bakamazdı. Mekke-i Mükerreme’nin fethinde Resûl-i Ekrem (s.a.v.) ile beraberdi. Huneyn Gazâsı’nda Müslümanların dağıldığı ilk anda ordu toplanıncaya kadar Resûl-i Ekrem Efendimizin (s.a.v.) yanından hiç ayrılmayanlardan biriydi. Peygamberimiz onun için hayır dua etti ve cennetle müjdeleyip: “Senin, Hamza’ya halef olacağını (onun yerini alacağını) umuyorum” buyurdular.

Hazret-i Vahşî pişman olup işlediği cürmünden dolayı imanının kabul edilip edilmeyeceğini Peygamber Efendimize (s.a.v.) sual ettirmiş ve gelen cevaplar üzerine Müslüman olup bazı muharebelerde İslâmiyet’e hizmette bulunmuştur. Hattâ din düşmanı Müseylemetü’l-Kezzâb’ı öldürmüş, “Müslüman olmadan önce insanların hayırlısını (Hz. Hamza’yı) şehit ettim, Müslüman olduktan sonra ise insanların en şerlisini öldürmeye muvaffak oldum.” demiştir.



31 Ağustos 2022
Fazilet Takvimi
78 views23:02
Aç / Yorum Yap
2022-08-31 02:02:26 Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Bir kul, dilini (bâtıl ve faydasız sözlerden) korumadıkça kâmil imana kavuşamaz.” (Taberânî, el-Mu’cemü’s-Sağîr)

31 Ağustos 2022
Fazilet Takvimi
70 viewsedited  23:02
Aç / Yorum Yap
2022-08-30 10:43:20 İLMİHAL: KILINAMAYAN FARZ NAMAZLARIN KAZÂSI

Erkek ve kadın her akıllı Müslümanın bâliğ olduktan (ergenlik çağına girdikten) sonra, diğer dînî vazifelerle beraber beş vakit namazı hiç terk etmeden edâ etmeleri farzdır.

Bir kimse vaktinde kılamadığı namazlarını hiç zaman geçirmeden hemen kazâ etmeli, bu namazı kazâya bıraktığı için de ayrıca tevbe ve istiğfar etmelidir.

Namaz borcu olan kimse, borçlarını hesaplar. En sonundan başlayarak kazâ edip bitirir. En evvelinden başlamak caiz ise de, en kâmil yaşta kazâya kalanların cezası daha ağır olacağından dolayı önce onları affettirmek düşüncesiyle sonundan başlayarak kazâ etmek evladır.

Kazâ namazı, kerahet vakitleri haricinde, her zaman kılınabilir. Hanefî Mezhebi’ne göre kazâ borcu olan kimse; beş vakit namazın sünnetleri, teheccüd, evvabin, duha, tesbih namazları ve mübarek gecelerde kılınan hâcet namazlarını vesair nafileleri de kılabilir. Bunları kılmasında hiçbir mahzur yoktur.

Bir sabah namazı kazâya kalırsa bakılır: Eğer o günün istivâ (öğlenin kerâhet) vaktine kadar bu namaz kazâ edilirse sünneti de kazâ edilir, daha sonra ise yalnız farzı kazâ edilir, sünneti kazâ edilmez. Diğer vakit namazlarının ise yalnız farzları kazâ edilir, sünnetleri kazâ edilmez. Ancak, bir öğle namazının veya cuma namazının ilk sünneti, cemaate yetişmek için terk edilse bunlar farzdan sonra kılınır. Vitir namazı da vaktinde kılınamamış olursa kazâ edilir.

Farz namazların kazâları farzdır; vitrin kazâsı da vaciptir. Başlanıldıktan sonra terk edilen herhangi bir nafile namazın kazâsı da vaciptir.

Bir kimse, ne kadar namaz kazâya bırakmış olduğunu katî sûrette bilmese üzerinde kazâ namazı kalmadığına kanâat edinceye kadar kazâ namazı kılar.

Ezan ve kamet okumak, vakit namazları için bir sünnet olduğu gibi kazâ namazları için de sünnettir. Ancak, bir mecliste birçok kazâ namazları kılınacak olsa bunlara yalnız bir ezan kâfîdir. Fakat her biri için ayrıca kamet getirilir. Maamâfîh her biri için ayrıca ezan okunması efdaldir.



30 Ağustos 2022
Fazilet Takvimi
222 views07:43
Aç / Yorum Yap
2022-08-30 10:43:03 Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Muhakkak namazın dindeki yeri, başın cesetteki yeri gibidir.” (Taberânî, el-Mu’cemü’l-Kebîr)

30 Ağustos 2022
Fazilet Takvimi
194 viewsedited  07:43
Aç / Yorum Yap
2022-08-29 05:26:03 KUS BİN SÂİDE’NİN HUTBESİ -2

Kus bin Sâide, Hâtemü’l-Enbiyâ’nın yakında geleceğini keşfedip Ukâz Panayırı’nda halkın ileri gelenleri önünde bundan bahsederken, Hâtemü’l-Enbiyâ (s.a.v.) Hazretlerinin de orada bulunduğundan ve kendisine bakmakta olduğundan habersizdi.

Aradan fazla zaman geçmedi, Hâtemü’l-Enbiyâ (s.a.v.) Hazretlerine peygamberlik ve risâlet geldi. Lâkin Kus bin Sâide vefat ettiğinden gelip de görüşmek kendisine nasip olmadı. Ondan sonra Benî İyâd’ın önde gelenlerinden Cârûd ismindeki zât da onun gibi muvahhid (Allâh’a şirk koşmayan) ve Îsâ aleyhisselâm’ın dininde idi. Bir gün kavminin eşrafıyla birlikte Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem’in huzuruna gelip İslâm ile müşerref oldular.

Hâtemü’l-Enbiyâ (s.a.v.) Hazretleri, ondan memnun oldu ve “İçinizde Kus bin Sâide’yi bilen var mı?” diye sordu. Cârûd (r.a.) da; “Yâ Resûlallah, hepimiz biliriz.” diyerek cevap verdi.

Hâtemü’l-Enbiyâ (s.a.v.) Hazretleri “Kus bin Sâide’nin Ukâz panayırında deve üzerinde hutbe okuduğu hatırımdan çıkmaz. Bir hayli sözler söylemişti.” diye buyurdu.

Ebû Bekri’s-Sıddîk (r.a.) Hazretleri o mecliste bulunup, “Yâ Resûlallah! Ben de o gün Ukâz Panayırı’nda idim. Kus bin Sâide’nin söylediği sözler hep hatırımdadır.” diyerek o hutbeyi başından sonuna kadar okudu.

Hâtemü’l-Enbiyâ (s.a.v.) Hazretleri “Ümid ederim ki Cenâb-ı Hak, kıyamet günü Kus bin Sâide’yi ayrıca bir ümmet olarak diriltir.” buyurdular.

NÜKTE:………..SEN HİÇ TUTAMAZSIN

Hayli zengin bir zâtın, elinin biri çolak olan bir oğlu vardı. Bu zât ölüm döşeğinde iken, oğluna şu nasihatte bulundu:

“Oğlum! Ben yetmiş senedir dünyanın ardına düşüp dört elle ona sarıldım; bunca mal biriktirdim. Sonunda hepsini bırakıp gidiyorum. Sakın sen de benim gibi hırslı olma. Zira sen, bir el ile hiç tutamazsın.”



29 Ağustos 2022
Fazilet Takvimi
314 views02:26
Aç / Yorum Yap
2022-08-29 05:25:44 Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Muhakkak ki Allâhü Teâlâ’nın yüz rahmeti vardır. O rahmetten biri sebebiyle mahlûkât birbirlerine merhamet eder. Doksan dokuzu ise, kıyamet günü için alıkonulmuştur.” (Sahîh-i Müslim)

29 Ağustos 2022
Fazilet Takvimi
269 viewsedited  02:25
Aç / Yorum Yap