Get Mystery Box with random crypto!

ADALET VE ZULMÜN ARASINDA: VERGİ İnsanlık, avcı - toplayıcı y | Finans Gazetesi

ADALET VE ZULMÜN ARASINDA: VERGİ

İnsanlık, avcı - toplayıcı yaşayıştan tarım toplumuna geçtikten sonra topluluklar oluşturup örgütlendiler. Böylece tarım devriminin getirdiği şehirleşmeyle birlikte ilk site devletleri oluştu. İnsanlığın bu örgütlü yapıyı oluşturmasındaki gaye, kabilelerin hayatta kalmak için birlik olma zorunluluğu hissetmesi ve bireylerin kendi başlarına yapamayacağı kamusal işleri organize bir şekilde toplu halde yapmaktı. Bu kamu hizmetlerini yapmak için tabii ki bir gelir lazımdı devletlere. Bu gelir vergi olarak tahsil edilmeye başlandı. Bu ilkel komplike devletler, krallıklara dönüşüp, krallıkların birbiriyle savaşıp karşısındaki devletin sahip olduğu zenginliklere ulaşmayı isteyince, yöneticiler halklarından iş gücü ve para olarak vergi vermesini istiyor, savaşa hazırlık için vergiler toplanıyordu. Devletler geliştikçe vergiler de gelişti, devletler büyüdükçe vergiler de büyüdü, çeşitlendi.

İlk başlarda bu vergi isteğe ve yalnızca ihtiyaca bağlıyken zamanla zorunlu hale gelmiştir. Tarih boyunca insanlar vergileri sorgulamışlar, insanlardaki zorunlu vergiye karşı olan rahatsızlık ve direnci elimine edebilmek için “vergilendirilmiş kazanç kutsaldır” gibi sözlerle vergiye kutsiyet atfedilmeye çalışılmıştır. Günümüze gelince ise vergi; kamu giderlerini karşılamak için kişilerden cebren ve karşılıksız alınan, devletin gelir kaynaklarından biri haline gelmiştir.

Tarihi inceleyince gördüğümüz üzere, medeniyetlerin kuruluşundan günümüze kadar vergisiz bir dönem olmamış, toplu yaşamın olduğu her zamanda vergi varolmaya devam etmiştir. Yani ortada bir toplum varsa vergi mecburidir ve vergi olmazsa devletin devamlılığını sağlaması imkansızdır. Fakat vergilerin öyle hassas ayarları vardır ve öyle hassas araçlardır ki, vergiler; gelir dengesi, ekonomik adalet, toplumun kalkınması ve refahı için işlevsel bir araç olabildiği gibi, yoksulluğun, sömürünün ve adaletsizliğin yegane sebebi de olabilir.

Vergi Direnci

Ancak gelin görün ki, vergi ne kadar tarihi bir gerçeklikse, vergi direnci de bir o kadar gerçektir ve doğaldır. Vergi çıktığı ilk zamanlardan itibaren mükelleflerin tepkisiyle karşılaşmış ve insanlar her fırsatta vergi vermekten kaçınmıştır. Vergi direncinin pek çok sebebi ve yöntemi var. Türkiye’de Danıştay ve mahkeme kararlarından hareketle yapılan bir araştırmanın
sonuçlarına göre; vergi kaçırmada yaygın olarak 116 yöntem kullanılmaktadır.

İslam Dinine Göre Vergi

İslam'da vergi çeşitleri bir elle sayılabilecek kadar azdır. Haksız yere alınan zulüm vergileri mevcut değildir.
1. İhtiyaç dışı mallarının toplamı nisap miktarına ulaşan müslüman vatandaşlardan 1/40 oranında zekat alınır.
2. Toprak mahsullerinden verilen bir zekat türüdür. Mahsuller, eğer hiçbir şekilde sulama vs gibi etki olmadan tamamen yağmur ve ya kardan su ihtiyacını almış, doğal şekilde yetişmiş ve toplanılmışsa 1/10 oranında öşür verilir. Eğer biraz bahçe sahibi sulamış, bakım yapmış, yetişme esnasında biraz emeğini katmış, biraz da doğal şekilde kendi halinde yetişmiş ve toplanmış 1/20 oranında verilir. Eğer hiçbir şekilde suyunu doğadan almamışsa, tamamen çiftçi kendisi sulamış ve ekinin bütün gereksinimlerini kendi çabasıyla gidermişse 1/40 oranında zekat verilir. Nitekim Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- "Yağmur ve kaynak suları ile sulananlarda
öşür 1/10 vergi, aletle sulama suretiyle yetiştirilen mahsulde ise yarı öşür 1/20 vergi
vardır ", buyurmaktadır. (İbnMace, Zekât, 17, Hadis No: 1816; Buhari, Zekât, 56).
3. Gayrı müslimlerin, İslam topraklarında yaşarken emniyetlerinin sağlanması için ödedikleri cizye vergisi.
4. Gayrı müslimlerin, İslam topraklarında yaptıkları zirai faaliyetler için onlara ayrılan toprak ve topraktan çıkan mahsuller için ödedikleri harac vergisi.

İslam'da, alınan bu vergiler mükelleflerinden rıza ile, vermeyenlerden ise cebren alınıp, miskin ve fakirlere kontrollü bir şekilde, gerçekten işlerini görecek kadar verilir. Bu uygulama sayesinde Ebu Bekir radiyallahu anhu'nun hilafeti esnasında fakirlik son derece bitirilmiş bir hâle gelmişti.