Get Mystery Box with random crypto!

HAYATİ İNANÇ

Telgraf kanalının logosu hayatiinanchoca — HAYATİ İNANÇ H
Telgraf kanalının logosu hayatiinanchoca — HAYATİ İNANÇ
Kanal adresi: @hayatiinanchoca
Kategoriler: Kategorize edilmemiş
Dilim: Türk
aboneler: 214
Kanaldan açıklama

Bu kanal Hayati İnanç'ın sevenleri tarafından yönetilmektedir. Can Veren Pervaneler'e selam olsun! Allah aşkıyla yanan gönüller buyursun bu meydane!

Ratings & Reviews

3.67

3 reviews

Reviews can be left only by registered users. All reviews are moderated by admins.

5 stars

1

4 stars

1

3 stars

0

2 stars

1

1 stars

0


En son Mesajlar 36

2021-07-28 13:14:58
571 views10:14
Aç / Yorum Yap
2021-07-27 20:53:01
773 views17:53
Aç / Yorum Yap
2021-07-27 20:53:01
611 views17:53
Aç / Yorum Yap
2021-07-27 20:53:01
568 views17:53
Aç / Yorum Yap
2021-07-27 20:53:01
555 views17:53
Aç / Yorum Yap
2021-07-26 21:12:01
1.1K views18:12
Aç / Yorum Yap
2021-07-26 21:12:01
1.0K views18:12
Aç / Yorum Yap
2021-07-26 21:12:01
918 views18:12
Aç / Yorum Yap
2021-07-26 21:12:01 Yunus Emre Hazretleri, şeyhi Taptuk Babaʼnın dergâhında, nefsini terbiye etmek için “erbaîn”e girer. Kırkıncı gün, nefsine sahip olup olamayacağı hususunda bir imtihandan geçirilir.

Derviş Yunus, çilehânenin kapısında bir kadın sesi duyar. Gelen, -güyâ- şeyhinin kızıdır. Yunus kapıyı açmaz. Kız ise, türlü diller dökerek kapıyı açtırmaya çalışır.

“‒Ey Yunus! Kırk gündür burada çile çektin. Kendini benimle bir imtihan et.” der. Yunus, bu nefs imtihanıyla yüzleşmek için kapıyı açtığında, karşısında “Siyahlı Adam”ı bulur.

Siyahlı Adam; Yunusʼun riyâzet ve mücâhedeleri neticesinde iç dünyasından çıkıp karşısında belirmiş olan nefsinden başkası değildir. Yunus, onu kovarak kendisinden uzaklaştırmaya çalışır. O ise bir gölge gibi sahibinden ayrılmaz. Üstelik türlü vesveseler ve zehirli fikirlerle, Yunusʼu çıktığı yoldan geri döndürmek ister. Onu, servet, şehvet ve şöhret vaatleriyle, nefsine karşı verdiği amansız mücadeleden vazgeçirmeye çalışır.

Yunus, Siyahlı Adamʼı, yani nefsini yakalamışken, onu öldürmek ve artık onun sıkıntılarından tamamen âzâde bir ömür sürmek ister. Siyahlı Adamʼı boğmaya kalkışır, boğamaz. Su testisini Siyahlı Adamʼın kafasına çarpar. Fakat testi, bir gölgenin içinden geçer gibi gidip duvarda patlar.

Neticede Yunus, nefsini öldüremeyeceğini, fakat onu “Lâ ilâhe illâllah” zikriyle zincire vurabileceğini anlar. Zikri duyan ilâhlık dâvâsındaki nefs, âdeta çarpılmışa dönerek geri çekilip odadan çıkar.

Sonra Taptuk Babaʼnın sesi duyulur. Yunus, bu sefer de nefsinin, şeyhi kılığında geldiğini düşünerek tereddüt eder. Fakat Taptuk Baba, gelenin kendisi olduğunu, nefsinin ise zincire vurulmuş hâlde bulunduğunu söyleyerek kapıyı açtırır. Ardından, buradaki çilesinin bittiğini, artık son nefese kadar sürecek büyük çilehânedeki çilesine başlayacağını haber vererek onu “er meydanı” dediği dış dünyaya çıkarır. Dergâha dağdan odun taşımakla vazifelendirir. Ardından da, kızını ona nikâhlayacağını söyleyip şu nasihatte bulunur:

“‒(Yunus!) Hiçbir hak yeme! Nefsin hakkını da… Nefsin hakkı, şerîatte yazılı olduğu kadar… Ne bir lokma eksik, ne bir lokma fazla… Nefsi zincire vurmak böyle olur. Nefsini öldürmeye çalışma! îmâna getirmeye çalış! Allah onu yenmek için yarattı seni!..”

Necip Fazıl Kısakürek, Yunus Emre, sf. 36-44, Büyük Doğu Yayınları,
928 views18:12
Aç / Yorum Yap
2021-07-26 21:12:01 Evliyâlık yolunda bulunmaya mâni olan sebebler meydana çıkarsa ve herhangi bir kimsenin kalbi, o maddî ve geçici mülklere bağlanırsa, o kimse bu yolda bulunamaz. Kalbden, mülk sevgilerinin ayrılmış olduğunun alâmeti, hiçbir hâlde kulda bir değişiklik olmamalıdır.
Ya’nî bir kalbde dünyâ muhabbetinin bulunup bulunmadığının alâmeti, bir şeyin olması ile olmaması arasında fark olmamasıdır. Bu şeylerin varlığı veya yokluğu onda değişiklik yapmamalıdır. Mülklerin varlığı onu şımartmamalı, yokluğu ise onu harekete geçirmemelidir.
Hâl böyle olunca, hiçbir tehlikeli hâl ona te’sîr etmez. Hattâ bunun hâli öyle olur ki, bir mülke sâhib ise, onun hâli, mülkü yok gibi olur. Şayet bir mülke sâhib değil ise, onun hâli, sanki dünyâya sahipmiş gibi olur. Görenler böyle hissederler. Böyle bir kimse, dünyâda ve âhırette kendisi için bir makam görmez. Hâline bakar ve kendini birşey görmeyen, bir talepte bulunmayan kimseye benzetir. Kulun Allahü teâlâya kavuşmak yolunda bulunması, yukarıda bildirilen bu sıfatların hakîkatine vardıktan sonra başlar.

Bekâ bin Batû "Rahmetullahi Aleyh"
909 views18:12
Aç / Yorum Yap