Get Mystery Box with random crypto!

PEYGAMBER ﷺ AŞIKLARI Müşriklerin gözleri kançanağı ve kinleri | Hayâtu's Sahâbe

PEYGAMBER ﷺ AŞIKLARI
Müşriklerin gözleri kançanağı ve kinleri mızrak mızrak...
Ve müşriklerin canavar pençesi sahabîlerin gırtlağında... Günlerce süren intikam alma bahanesi ve zulmün her çeşidi... İş bununla kalsa yine iyi... Kâfirler hızlarını yine de alamadılar, masum sahabîlerin idam edilmelerini kararlaştırdılar ve sokak sokak nidâ ettiler:
Toplanın ey Mekkeliler: Muhammedilere ölüm var!..
Zeyd Hazretlerini şehid edecekleri meydan Mekke
müşrikleriyle doldu. Kâfirlerin cehennem çukuru ağızları
hakaret yağdırmakta yarış halinde. Zeyd Hazretleri billûr bir âbide ihtişamı içinde müşriklere gülümsüyor. Zira bunun bu gidişi bir sona değil, ebediyetin gerçekler sabahına idi. Gönlü İlâhî pırıltılarla ve imanla dolu bir mümin için ölüm Allah'a ve saadet cennetlerine kavuşmaktı...
Ve Zeyd Hazretleri şimdi bunun için mutluydu ve iman aynası berrak yüzünde tebessümler nokta nokta oynaşıyordu...
O kahramanın başını uçuracak kılıç sıyrıldığı vakit, Ebu Süfyan, Zeyd'e yaklaşıp sordu:
Söyle bakalım! Yeminle doğru söyle!.. Şimdi senin yerine Muhammed’i öldürüp seni azad etseydik, kabul eder miydin?
Zeyd, İlâhî esrara bakan gözleri göklerde cevap verdi:
Aslâ! Onun hayatı yanında benim hayatımın ne kıymeti olur ki... Allah'a yemin olsun ki, ben Allah Resûlünün mübarek ayağına bir diken batmaktansa, ölmeyi, gün ışığından ve çoluk çocuğumun gül yüzlerinden mahrum kalmayı tercih ederim!
Bu cevaptaki ulviyet ve kâfirlerdeki şaşkınlık... Zeyd'in son sözü Kelime-i Şahâdet oldu, mübarek başı sert bir kılıç darbesiyle yere yuvarlandı... Ve müşriklerin sevinç çığlıkları Mekke ufuklarında yankılar yaptı...
İşte aşk budur. O'nu sevenler böyle seviyordu ve onun uğrunda böyle ölüyordu...
Sıra Hubeyb de... Hubeyb, Hâris'in evinde mahpus
ve ayakları zincirli... Evin kadınından, bir ustura istedi ve aldı. Bu kadının küçük bir çocuğu vardı.
Çocuk, usturayı alan Hubeyb'in yanına gitti ve ona sokuldu. Annenin aklı kamaştı ve feryadı bastı:
Onu nasıl olsa öldürecekler! İster misin, usturayı çalıp çocuğumu helak etsin!
Hubeyb'in dudaklarında çiçek çiçek bir tebessüm,
cevap verdi:
Korkma, hatun! Bizde zulüm ve gadr yoktur!
Kadın sevindi ve dedi:
Ben bundan hayırlı esir görmedim.
Aynı kadının yeminle şahitliği:
Gözlerimle gördüm. Hubeyb öyle bir salkım üzüm yiyordu ki, taneleri insan başı büyüklüğündeydi...
Bu da Hubeyb'in kerâmeti... Çünkü o, Resûller Serverinin mukaddes elinden ölümsüzlük iksiri içmiş ve Kur’an-ı Kerîm havzında yıkanmıştı...
(Konu devam edecek)