2022-07-05 17:26:18
RUH'UL BEYAN'DAN
Denilir ki hristiyanların selamlaşma biçimi, eli ağzına koymak; yahûdîlerin
selamlaşma tarzı parmaklarla işâret etmek; mecûsîlerin ise eğilmektir.
İslâm’ın getirmiş olduğu selamda, Arapların “Hayyâkallah= Allah sana ömür versin,
ömrünü uzatsın” sözünden daha çok meziyet vardır. Çünkü selam, dînî ve dünyevî
âfetlerden uzak olmak için duâdır. İnsan başkasına “es-Selâmü aleyke” dediği zaman
onun bu âfetlerden sâlim olması için duâ etmiş olmaktadır. Ayrıca o kimseye
kendisinden selâmet ve emniyet va’di mânâsı da içermektedir. Selam veren sanki şöyle
demiş olmaktadır: Sen benden selâmettesin. Sen de beni kendinden selâmette kıl.”
Selâmet, uzun ömürlü olmayı gerektirir. Uzun ömürlü olma duâsında ise böyle geniş bir
mânâ yoktur. Ayrıca “es-Selâm” Allah Teâlâ’nın isimlerindendir. Dolayısıyla söze
O’nun ismiyle başlamanın, üstünlük ve meziyetinde hiç şüphe yoktur.
Mü’minler tarafından size selam verildiği zaman “Siz de ondan daha güzeli ile selam
verin.” Daha güzeliyle selamı almak şöyle olur: Karşıdaki müslüman “es-Selâmü
aleyküm” diye selam vermişse “ve aleykümü’s-selâm ve rahmetullah” demek. “es-
Selâmü aleyküm ve rahmetullah” diye selam verilmişse “ve aleykümü’s-selâm ve
rahmetullâhi ve berakâtüh” demek. Artık bundan fazlası söylenmez. Çünkü bu ifâde,
zararlardan selâmet, menfaatlere nâiliyet ve bunların artarak devâmından ibâret olan
bütün dilekleri kendinde toplamaktadır. Bu sebepledir ki teşehhüdde bu kadarıyla
yetinilmiştir.
Hz. Peygamber (a.s)’ın şöyle buyurduğu rivâyet edilmiştir: “es-Selâmü aleyküm”
diyene on sevap yazılır. “es-Selâmü aleyküm ve rahmetullah” diyene yirmi sevap
yazılır. “es-Selâmü aleyküm ve rahmetullâhi ve berakâtüh” diyene ise otuz sevap
yazılır.”
@islamadair1453
509 views571, edited 14:26