Get Mystery Box with random crypto!

سهم المنهج

Telgraf kanalının logosu sehmulmenhec — سهم المنهج س
Telgraf kanalının logosu sehmulmenhec — سهم المنهج
Kanal adresi: @sehmulmenhec
Kategoriler: Kategorize edilmemiş
Dilim: Türk
aboneler: 696
Kanaldan açıklama

أنا منهجي ما حييت وإن أمت فوصيتي للناس أن يتمنهجوا
Hak Menhecin Müdafaası
Twitter: https://mobile.twitter.com/sehmulmenhecy

Ratings & Reviews

5.00

3 reviews

Reviews can be left only by registered users. All reviews are moderated by admins.

5 stars

3

4 stars

0

3 stars

0

2 stars

0

1 stars

0


En son Mesajlar 9

2021-08-07 12:52:16

Şimdi aynı tecrübeyi aynı şekilde yaşıyoruz. Dün tevhid dediği mevzulara şimdi tekfir diyen abilerimiz bizi; adına maslahat, adına daveti muhafaza etme, adına toplumu ürkütmeme dedikleri suretleri tazim etmeye zorluyorlar. Ve hakikatte menhecimizi, davetimizi değil; koltuklarını korumak istiyorlar!

Yanlarında tağutlardan bahsettiğinizde birçoğunun yüzünün ekşidiğini görüyorsunuz. Kimi tağutların dünyevi faziletleri zikredildiğinde mutlu olduklarını, hatta bire bin kattıklarını, birin bin misli olan cürümlerinden sadece birkaçını zikrettiğinizde ise göğüslerinin daraldığını, sizi bir kaşık suda boğmak istermişçesine baktıklarını görüyorsunuz.

Sonra tabi aynı olaylar sadece cephe gerisinde, dünyayla haşır neşir olan cemaatlerin değil, bizatihi Cihad sahalarındaki cemaatlerin de başına geliyor. Birçoğunun adına; “bütün dünyayı karşımıza almayalım, cihadımıza zarar vermeyelim” maslahatlarıyla (!) önce kâfir devletler ve onların liderleriyle iyi geçindiklerini görmüşsündür. Önce iyi geçindikleri devletlerden gelen masum (!) yardım taleplerini kabul ediyor, sonrasında ise yardım aldıkları devletlerden emir almaya başlıyor, binlerce üyelerinin kanlarına basarak yükseldikleri koltuklardan cihad ve mücahidler üzerine pazarlıklar yapıyorlar.

Şeriatla hükmetmeyi kırmızıçizgileri olarak belirleyerek yola çıkan, bayrağında kelime-i Tevhid’i dalgalandıran Ahrar'uş Şam el İslamiyye'nin, birkaç yıl içinde Kelime-i Tevhid’ten arındırılmış, Fransız modeli bayrağa ve İslamiyye lafızlarının soyutlanmış yeni bir kalıba nasıl girdiğini incelemek muhakkak ki ileride aynı hatalara düşmemek için üzerinde uzunca düşünmemiz gereken mevzulardandır.

Cephe gerisindeki abilerimiz nasıl ki yedikleri haltları örtmek için sürekli aşırılardan bahsediyorlarsa, onlar da aynı şekilde bir yandan cihadın ve mücahidlerin kazanımlarını satıyorlar diğer yandan da cihadın bu hale gelmesinin bütün suçunu aşırıların üzerine atıyorlar. Evet, aşırıların çıkardığı fitne ile birlikte cihad çok büyük bir darbe yedi. Fakat şimdi aşırılar onlar için çoğu kimsenin fark edemediği bir can simidine dönüştü. Aşırılar diyerek tağutların kucağına koşuyor, aşıralar diyerek en rezil anlaşmaların altına imza atıyorlar.

Aşırılar, bütün dünyanın bastırmasına, aynı anda vurmasına rağmen Musul, Rakka gibi şehirlerini aylarca savundular. Biterken onları da bitirdiler. Bütün suçu aşırılara atanlar ise Halep’i 1 ay bile savunmadılar. Birçoğu tuttuğu noktaları neredeyse tek mermi atmadan bırakıp kaçtı. Önce yardım sonra emir aldıkları efendilerinin emriyle, efendilerinin milli çıkarlarını korumak için açtıkları savaşlarda 200 dolara çalıştırılan gayrı resmi askerler oldular.

Ey kardeşlerim, kuzu görünümündeki kurtların sizi aşırılıkla, hikmetsizlikle suçlamalarına aldırmayın, Allah’ın yardımıyla muvahhid âlimlerin izi sıra yürümeye devam edin. Vallahi onlar size aşılar diyerek kendi gevşekliklerini, hikmetsiz diyerek ise yedikleri haltları örtbas etmek istiyorlar.

Ey kardeşlerim, Vallahi tarihte eşi benzeri olmayan bir süreçten geçiyoruz. Allah Subhanehu çok büyük olayların arifesinde yüce nefislerin tezkiyesini tamamlamak, zayıf karakterli, basit insanları yoldan ayıklamak için imtihanı şiddetlendiriyor. Dünya topyekûn bir şekilde üzerimize toplanmışsa bizim yapmamız gereken reel politiği gözetmek değil, sahabenin dediği gibi: “Bu Allah’ın ve Resulü’nün bize va’d ettiğidir. Allah ve Resulü doğru söylemiştir” demek olmalıdır. Bunlar gecenin bir yarısı alelacele yazdıklarımdır. Doğrular Rahman’dan, yanlışlar ise nefsimden ve Şeytan’dandır. Vesselam.
1.7K viewsedited  09:52
Aç / Yorum Yap
2021-08-07 12:52:16 Türkiye’de ve Suriye’de Değişimin Kökeni

Salih Seriyye

Yazılış tarihi: Temmuz 2017

 
بسم الله الرحمن الرحيم

 
Uzun zamandır kendimi bir şeyler yazmamaya ikna etmeye çalışıyor ve bu süreçte olayları uzaktan takip edeyim ve hatalarımı usulca düzelteyim diyordum. Hep aranızdaydım. Tartışmalarınıza, olaylara yaklaşımınıza tanık oluyor, sadece izlemekle yetiniyordum. Dönen mevzular, mevzulara gösterilen tepkilerin hep aynı olduğunu gördüm. Birçok gelişmeye Şer-i Şerif’in çizdiği pencereden değil, etrafımızı çepeçevre kuşatan ve her gün daha da garibi haline geldiğimiz mahalle baskısının getirdiği psikolojiyle baktığımızı gördüm.

Evet, Türkiye’deki cihadi cemaatlerin büyük çoğunluğu 10 yıl hatta 5 yıl önceki anlayışlarının çok uzağındalar. Birçoğu 5 yıl önce kırmızıçizgi olarak gördüğü hassasiyetleri artık aşırılık olarak nitelendiriyor. Ve bu durum garibi olduğumuz şu âlemde garipliğimizi daha da katmerleştiriyor. Artık uğruna gençliğimizi verdiğimiz ve bundan inanılmaz gurur duyduğumuz menhecimizi tağutlardan değil, mücahid (!) abilerimizden korumaya çalışıyoruz! Ve bu bizi öncekinden daha ağır bir yükün altına sokuyor.

15 yıl süren AKP iktidarı -son birkaç yılını saymazsak- cihadi cemaatler de dâhil bütün İslamcılara çok rahat bir davet ortamı sağladı. Daha önceleri ev derslerinde, gizli kapaklı konuştuğumuz konuları derneklerde, en yüksek perdeden seslendirmeye başladık. Evet, bu birçok yönüyle iyi bir şeydi. Davet eskiye oranla birkaç kat hızla yayılıyordu. Fakat cemaatler bu rahatlığın getirdiği tehlikeyi sezemediler. Daha önce kaybedecekleri bir şeyleri olmayan insanlar bedel ödemeye hazırlardı. Bu nedenle hak en üst perdeden söyleniyor, kişinin yürüdüğü yolda yalnız kalması sıdkının delili sayılıyordu. Baskılar, işkenceler, kelepçeler, gözaltılar kimseyi yıldırmıyordu.

Sonra dernekleşmenin, dünya nimetlerinin önlerine sonuna kadar serilmesiyle birlikte daha önce vazgeçemeyecekleri hiçbir şeyleri olmayan insanların artık bir şeyleri olmaya başladı. Davetlerinin büyümesinden elbet rahatsız olunuyordu. 90’lı yılların vahşi üslubuyla değil, 21. yüzyılın medeni üslubuyla tehdit edilmeye devam ediliyorlardı. Eskiden olsa bu tehditleri önemsemez, yollarına devam ederlerdi. Oysa şimdi iş karmaşıklaşmış işin içine birçok faktör birden girmişti.

Bu durum onlarda bir ikileme yol açtı: Kendimizi aynı şekilde ifade etmeye devam edersek yaşadıklarımızı aynısıyla yaşayacak, tırnaklarımızla kazıyarak elde ettiğimiz kazanımlarımızı tekrar kaybedeceğiz. Menhecimizi değil üslubumuzu değiştirirsek kazanımlarımızı koruyacağız.

Menheclerini değil üsluplarını değiştirmeye niyetlenerek girdikleri yolda kendilerini bekleyen bir yığın mevzu vardı. İnsanlar kendilerine 10 yıl önce tartıştıkları konular hakkında sorduklarında yapılarını koruma, tekfirci damgası yememe adına insanlara yumuşattıkça yumuşattılar. İlk başta kendileri bu yumuşatmayla birlikte eski anlayışlarını koruyorlardı. Sonra kendilerine yumuşattıkları insanlardan müteşekkil koca bir tabanları oluştu. Bu tabanları artık sert söylemlerden rahatsız oluyor, 10 yıl önceki hassasiyetlerini ‘aşırılık’ olarak nitelendiriyordu.

Abilerimizi yolun tam burasında bekleyen yeni bir ikilem vardı: Ya yolun tam burasında hata yaptıklarını itiraf edip kendilerine format atarak eskiye döneceklerdi ki bu sayısı 10’u bulan derneklerinin kapatılması, altlarındaki arabaların, daveti daha rahat yapabilmek için (!) oturdukları lüks dairelerin ellerinden gitmesi, 3 kişinin ancak sığabildiği F Tip’lerine geri dönüş anlamına gelebilirdi. Ya da cemaatleri ile birlikte girdikleri yolda cemaatin istediği şekilde yol almaya devam edeceklerdi. Cemaatlerin dününü ve bugününü bilenler abilerimizin tercihlerini neyden yana yaptıklarını rahatça görebilirler. Şeytan bu, binlerce yılın tecrübesine sahip, bir günde ökçeleri üzere dönderir mi adamı? Nasıl yoldan çıkarmıştı kavm-i Nuh’u? Resim çizmeyi basit gösterme kapısından girmiş, çok azı müstesna topyekûn putlara tapar hale getirmişti.

1.1K viewsedited  09:52
Aç / Yorum Yap
2021-07-29 19:36:36 Medyada: "Şam Kıyadesi"
Sahada: "Ben en büyük en güçlü cemaatim"
Der'a direnişine destekte:
"Ne yani benden başkası yokmu?"
691 views16:36
Aç / Yorum Yap
2021-07-29 19:36:35 #Dera
#Yeni_Tercüme

Ne yazık ki mustazaflara yardımı engelleyen tek şey artık Sykes-Picot sınırları değil, devrimin olduğu toprak parçalarının arasını ayıran Astana sınırları da olmuştur.

Sykes-Picot sınırlarını koruyanlar artık sadece kukla rejimlerin orduları değil, Astana'nın sınırlarını koruyan grubun (HTŞ) emni güçleri de olmuştur.

İşte bu; daha dün bu topluluğun nezdinde şeytanın amelinden bir pislik iken bugün devrimin kazanımlarından kutsal bir kazanım haline gelen, De Mistura'nın savaşları dondurma ve her bölgeyi izole etme planıdır.

Ümmet, {Onların üzerine kapıdan girin. Girerseniz, şüphesiz sizler galibsiniz. Eğer mü'minlerdenseniz, yalnızca Allah'a tevekkül edin} diye çağırmakta..

Fasıklar ise atalarının {Bizler, onlar olduğu sürece ilelebed oraya girmeyeceğiz. Sen ve Rabbin gidin, ikiniz savaşın. Biz burda duracağız} sözleriyle yetinmekle kalmadılar bir de buna, işgalcilerle savaşmak isteyen kimseleri engelleme, kovalama ve onlara işkence etmeyi eklediler.

Komik olan ise -belanın en şerlisi de komik olanıdır- Rus devriyelerinin koruyucularının, Tunuslulardan darbeye direnmelerini ve ona karşı koymalarını istemesidir. Halbuki kendileri; Allah bize güç, silah, adam, tecrübeler ve birçok şey verdikten sonra -hazırlıkların tamamlanmadığını iddia ederek- Cebel Zaviye'de olan katliamlara ciddi şekilde karşılık vermeyi ve Dera'ya destek vermeyi reddeden kimselerdir!! Üstelik buna çabalayanlara da savaş açıyorlardır! {Allah'ı ve iman edenleri aldatırlar. Oysa yalnızca kendilerini aldatıyorlarlar da şuurunda değiller}.

Ebu'l Abd Eşidda
644 views16:36
Aç / Yorum Yap
2021-07-28 18:01:39 Ebu Mansur el-Maturidi'den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: "Zamanımızın yöneticisinin adil olduğunu söyleyen kimse kafir olmuştur. Çünkü onun zulmünde şüphe yoktur ve zulüm de kesin olarak haramdır. Kesin olarak haram olanı, helal veya adalet sayan kimse de kafir olur."

Peki, küfrü, şirki, laikliği, Müslümanların aleyhine müşrikleri desteklemeyi adalet ve İslam sayan kimsenin durumu nasıl olur?

Tağutlar hakkında mücadele edip tartışan, laik yöneticileri cilalayan ve Allah'ın indirdiğinden başkasıyla hükmeden bazılarını yücelten birçok kimseyi gözümde canlandırarak bu ibare üzerinde uzunca durdum. Olan bu övgüler ve yüceltmeler, bu ibarenin zikrettiği gerekliliklere ne kadar da benziyor! Ki bu husus, tevhidi yücelten herkesin kendisini bu tür çıkmazlardan uzak tutmasına neden olan şeydir.

Bilindiği üzere Ebu Mansur el-Maturidi, Mürcie gibi, imanın (sadece) doğrulama (tasdik) olduğu ve artıp eksilmediği görüşündedir. Buna dilin telaffuzunu eklese de bunu sadece, dünyevi hükümlerin yerine getirilmesinin bir şartı olarak görür.

Şimdi Ebu Mansur'un bu sözü ve zamanının zalim yöneticisini adil sayan kimseyi -kendisi Mürcie'den olmasına rağmen- tekfir etmesi üzerinde derince düşün! Sonra da zamanımızda Ehl-i Sünnet akidesine intisap eden pek çok kimsenin halini derince düşün! Hatta cihadi akıma 'tırmanan' bazılarının halini de derince düşün! Bazı tağutlara olan övgülerine ve onları yüceltmelerine bir bak! Bazıları onları müslüman saymakla yetinmedi üstelik; aleni bir şekilde laik olduklarını söylemelerine, Nato'yu destekleyip güçlendirmelerine, mürted hükümetlerin ordularını eğitmelerine, mücahidlere karşı olan savaşa katılmalarına ve müslümanların beldelerini işgal etmelerine rağmen onları raşid halifelere benzetti!

Rahmetin Ey Rabbimiz!

Şeyh Makdisi (ثبته الله وحفظه)

___
Kanal linki
https://t.me/joinchat/AAAAAE5GJpwiMu8IFc2fsg
2.2K views15:01
Aç / Yorum Yap
2021-07-20 08:14:37 الله أكبر، الله أكبر، لا إله إلا الله، الله أكبر، الله أكبر ولله الحمد

https://t.me/joinchat/AAAAAE5GJpwiMu8IFc2fsg
804 views05:14
Aç / Yorum Yap
2021-07-19 21:41:22 Bişr el Hafi şöyle demiştir: "Tanınmak isteyen bir kimse görmüş olmayayım ki Allah onun dinini götürmüş ve kusurlarını ortaya çıkarmış olmasın."

Yine şöyle demiştir: "İnsanların kendisini tanımasını seven kimse, ahiretin tadını bulamaz."

Muhammed bin Ala' da şöyle demiştir: "Allah'ı seven kimse, insanların onu tanımamasını ister."

___
Kanal linki
https://t.me/joinchat/AAAAAE5GJpwiMu8IFc2fsg
906 views18:41
Aç / Yorum Yap
2021-07-17 16:53:04 Zina ile tanınan bir fahişeye 'ey fahişe' desen yerinden sıçrar, çığlıklar atar, şah damarları kabarır. Ancak bu durum onun hakikatinden bir şey değiştirmez.

Uşak gruplar ile destekçilerinin hali de böyle işte! Sadıkları kovalayıp tutuklayarak, muvahhidleri öldürerek, dünya çapında arananlar hakkında tağutlarla istihbari bilgi alışverişinde bulunarak kafirlere itaat edeceğinin teminatını sunan, onların uşakları olmak için dilenenlerin hali..

Bu sapmış gruplar istiyorlar ki herkes onlar gibi uşak olsun da böylece eşit oluversinler. Aynen zina eden kadının, her kadının zina etmesini istemesi gibi!

Sefalet bataklığında gidecek dipleri çok kalmadı, münafıklıkları da insanlar arasında yayılıp belli oldu. Bahtiyar olan, pişmanlığın fayda vermediği gün gelmeden önce, hallerini Allah'ın ona gösterdiği kimsedir. Bedbaht olan ise onların safında olan, hallerini bildiği halde yarım kelime ile bile olsa onları savunandır!

Kurşun Kalem

___
Kanal linki
https://t.me/joinchat/AAAAAE5GJpwiMu8IFc2fsg
1.3K views13:53
Aç / Yorum Yap
2021-07-15 19:26:21 Bu ümmetin sonunu, evvelini ıslah edenden başkası ıslah edemeyecektir:

"Sen ona de ki: Siz ümmete İmam Ahmed'den daha mı şefkatlisiniz? Zamanındaki fitne çıktığında o, sizin üzerinizde olduğunuz şeylerle kıyas edilemez ve ona denk bile olmayan meseleler yüzünden evlatları ve amcasıyla ilişkisini kesmiş hatta amcası İshak'ın arkasında namaz kılmayı terk etmişti. Şimdi siz ümmete ondan daha mı merhametlisiniz? Ya da ona gizli kalan, davet yoluna dair bir ilme mi eriştiniz? Niçin evlatlarına ve amcasına, açıklıklardan girin ve ıslah edin demedi? Halbuki onlar, büyük birer alim ve kavimlerinin sapıklığına dair bir basiret üzereydiler. Bu durum ona has da değildir. Keza bu yolda kendilerine uyulan imamlar ve onların hayat hikayeleri, buna şahittir. Bu ümmetin sonunu, evvelini ıslah edenden başkası ıslah edemeyecektir."

Şeyh Abdulkerim bin Salih el Hamid (فرج الله عنه)

___
Kanal linki
https://t.me/joinchat/AAAAAE5GJpwiMu8IFc2fsg
1.5K views16:26
Aç / Yorum Yap
2021-07-13 18:36:10 Bilal sussaydı, Yasir ve Sümeyye net bir şekilde konuşmasaydı, Osman ibn Mazun görünüşte teslim olsaydı, Ebubekir kendisini himaye eden İbnu'd Dağne’nin şartını -Kuran okurken sesini yükseltmemesi çünkü sesi Kureyş’in mahalledeki evlatlarını etkiliyordu- kabul etseydi; diyorum ki bunlar cahiliyenin tuğyanı ve zorba kuvvetinin önünde sussalardı, İslam’ın Mekke’nin arazilerinden çıkması mümkün olmazdı.

Şiddetli işkencenin altında ehadun ehad/tektir tek sözlerini tekrarlarken semaya işaret eden Bilal'in parmağı; işte bu, küfrü derinliklerinden sarsan, cahiliye ağacını köklerinden silkeleyen şeydir.

Aklın sesi Bilal’e şöyle der: "Ümeyye ibn Halef’i kandır ve ona 'ben Lat ve Uzza’nın dini üzereyim' de. Gece de hakiki komutanın, dostun ve liderin olan Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)’e git ve 'Ümeyye’yi enayi yerine koydum ve kandırdım, beni kendisiyle beraber sandı da bıraktı' de." Ne var ki davetler bu kurnazlık ve siyasetle zafere erişemezler; davetler kendisini kanlarla besleyen, kafataslarıyla ve et parçalarıyla inşa etmeyen kimseler bulamadığında tersine döner ve çökerler.

Şeyh Abdullah Azzam (rahimehullah)

___
Kanal linki
https://t.me/joinchat/AAAAAE5GJpwiMu8IFc2fsg
843 views15:36
Aç / Yorum Yap