Get Mystery Box with random crypto!

HAYATİ İNANÇ

Telgraf kanalının logosu hayatiinanchoca — HAYATİ İNANÇ H
Telgraf kanalının logosu hayatiinanchoca — HAYATİ İNANÇ
Kanal adresi: @hayatiinanchoca
Kategoriler: Kategorize edilmemiş
Dilim: Türk
aboneler: 214
Kanaldan açıklama

Bu kanal Hayati İnanç'ın sevenleri tarafından yönetilmektedir. Can Veren Pervaneler'e selam olsun! Allah aşkıyla yanan gönüller buyursun bu meydane!

Ratings & Reviews

3.67

3 reviews

Reviews can be left only by registered users. All reviews are moderated by admins.

5 stars

1

4 stars

1

3 stars

0

2 stars

1

1 stars

0


En son Mesajlar 12

2021-09-27 20:53:01 BELA ve MUSİBETLER NEDEN GELİYOR?

Dünyada, İlahi bir imtihan gereği olarak insanın başına gelen musibet bela ve bunlardan kaynaklanan hüzün, keder ve her türlü sıkıntının bir takım sebepleri vardır.

Kuran ve hadislerle bilinen bu sebeplerden bazıları şöyle sıralanabilir:

1. Kuran-ı Kerim'de buyuruluyor ki: "Size gelen musibet, işlediğiniz günahlar yüzündendir." (Şura, 42/30)

Cenab-ı Hak işlediğimiz günahların, derecelerine göre bir kısmının cezasını dünyada verir. Ahirete bırakmaz. Eğer günahlar ağır cezalık ise dünyada değil ahirette verir. Cezanın dünyada verilmesi mümin için daha hayırlıdır. Bunu kabullenen mümin başına gelen her sıkıntı ve musibete karşı sabır ve rıza ile mukabele eder.

2. Bazen de, başkalarının işlediği hata ve günahlar sebebiyledir.

Kur’an bu gerçeği şöyle ifade eder: “Bir bela, bir musibetten çekininiz ki, geldiği vakit yalnız zalimlere mahsus kalmayıp masumları da yakar." (Enfal, 8/25)

Zalimlerden dolayı mazlumların da cezalandırmasında ilahi adalet, masumlara vereceği uhrevi mükâfatla yerini buluyor. Dünyadaki hüzün ve kederin karşılığı, ahirette huzur ve saadet olarak mükâfatlandırılıyor.

3. Günahlara kefaret olması sebebiyledir.
Hz. Peygamber aleyhissalatü vesselam şöyle buyuruyor:

"Mümine gelen her sıkıntı, günahlarına kefaret olur." (bk. Buhâri, Îman, 39; Müslim, Birr, 52)

“Bir Müslüman’a herhangi bir musibet, bir sıkıntı, bir keder, bir üzüntü, bir eziyet, bir gam dokunursa, hatta kendisine bir diken bile batarsa, mutlaka Allah bunları onun günahlarına kefaret yapar.” (Buharî, Marda,1; Müslim, Bir, 52)

4. Cennette yüksek derecelere kavuşmak için
Konuyla ilgili iki hadis rivayeti şöyledir:

“İnsanların en çok musibete uğrayanları evvela peygamberlerdir, sonra derecelerine göre (veliler ve salihler) gelir. Kişi dinine göre bela ve imtihanlara maruz kalır. Eğer dine bağlılığı varsa, belası daha da artar. Fakat dininde gevşek yaşıyorsa ona göre musibetlerle karşılaşır. Kişiye belalar gelir, gelir de artık onun üzerinde hiçbir günah kalmaz.” (Tirmizi, Zühd 57; Ahmed b. Hanbel, I/172, 174)

"Bir kul kendisi için (cennette) hazırlanmış olan makama ameliyle erişemeyecekse, Allah onun bedenine veya malına veya çoluk çocuğuna bir bela verir de bu belaya sabrı sebebiyle o makama eriştirilir." (Ahmed b. Hanbel, V/272)

Ancak bu hayrın gerçekleşmesi için başına gelenlerin Allah’tan olduğunu bilmesi, sabır gösterip tevekkül etmesi, isyan etmemesi ve kaderine rıza göstermesidir. Onun için müminin her durumu hoş ve güzeldir. Resulüllah (s.a.v.) bunu şöyle ifade etmektedir:

“Müminin hâli ne hoştur! Her hâli kendisi için hayırlıdır ve bu durum yalnız mümine mahsustur. Başına güzel bir iş geldiğinde şükreder; bu onun için hayır olur. Başına bir sıkıntı geldiğinde ise sabreder; bu da onun için hayır olur.”
(Müslim, Zühd, 64)
@hayatiinanchoca
735 viewsedited  17:53
Aç / Yorum Yap
2021-09-27 20:52:01 ŞAKA GİBİ GELİYOR AMA İNANIN BUNLARIN HEPSİ GERÇEK

DÜŞÜNÜN;
Hava buz gibi.
Camiye gittiniz.
Şadırvan da abdest alacaksınız ama buz gibi su içinizi titretiyor.
Tam o anda elinde ibrik yanınızda bir genç bitiyor.
“Buyurun Beyefendi” diyor.
“Abdestinizi sıcak suyla alın”
Şaşırıyorsunuz.
Sonra gencin yakasındaki karta ilişiyor gözünüz:
“Kışın Abdest Alanlara Sıcak Su Temin Etme Vakfı Görevlisi!” yazıyor.
Ya da tam tersi.
Ağustos sıcağı, dilinizi damağınıza yapıştırmış.
“Şöyle buz gibi bir su olsaydı” diye içinizden geçirirken, bir bardak uzanıyor elinize.
Suyu kana kana içiyorsunuz, içiniz ferahlıyor.
Teşekkür etmek ve eline üç-beş kuruş tutuşturmak için bardağı uzatan gence dönüyorsunuz.
Ama o parayı kabul etmiyor.
Daha da şaşırıyor ve “Sen de kimsin?” diyorsunuz.
“Ben, Yaz Günleri Soğuk Su Dağıtma Vakfı Görevlisiyim” diyor genç.
Bitmedi, çok fakirsiniz.
Evlilik çağına gelmiş bir kızınız var.
Ama çeyizi bile yok.
Bir gün akşam karanlığı çökmek üzereyken, kapınız çalıyor.
Kapıda iki bayan; ellerinde paket paket danteller, el işlemeleri, çeyizlik havlular, saten örtüler.
Gözünüz yaşlı, sesiniz titrek soruyorsunuz; “Siz de kimsiniz?”
“Biz” diyorlar. “Fakir Kızlara Çeyiz Hazırlama Vakfı‘ndan geliyoruz”
Şaka gibi geliyor ama inanın bunların hepsi gerçek.
Hem de bundan 500 yıl önce bu topraklarda yaşanıyordu.
Nereden mi biliyorum?
Vakıflar Genel Müdürlüğü, harika bir çalışma yapmış.
Osmanlı‘da kurulan vakıfların listesini çıkarmış.
İnsan okudukça çarpılıyor, tüyleri diken diken oluyor.
“Yarabbi bu nasıl büyük bir medeniyettir, nasıl üstün bir meziyettir” demekten kendini alamıyor.
Kimisi 15. yüzyılda kurulmuş, kimisi 16. yüzyılda.
Osmanlı’da kurulan vakıflar:
1. Güzel Yazı Öğretme Vakfı,
2. Sokak Hayvanlarına Ekmek Verme Vakfı,
3. Hastalara Evinde Bakma Vakfı,
4. Kızlara Çeyiz Hazırlama Vakfı,
5. Duvar Yazılarını Silme Vakfı,
6. Kadın Sığınma Evi Vakfı,
7. Sıcak Pide Dağıtma Vakfı,
8. Yaz Günlerinde Soğuk Su Dağıtma Vakfı,
9. Kışın Abdest Alanlara Sıcak Su Temin Etme Vakfı,
10.Sıcakta Sebillere Kar Koyma Vakfı,
11.Yol Güvenliğini Sağlama Vakfı,
12.Helalleşme Vakfı,
13.Hristiyan Esirleri Kurtarma Vakfı,
14.İlkokul Hocalarına Tütünü Yasaklama Vakfı,
15.Yoksul Mahkumlara Harçlık Verme Vakfı,
16.Güvercin hane Yaptırma Vakfı,
17.Leylekleri Koruma Vakfı,
18.Dara Düşenlerin Vergisini Ödeme Vakfı,
19.İflas Eden Tüccarlara Yardım Vakfı,
20.İlmi Kitapları Bağışlama Vakfı,
21.Şehit ve Sahabe Türbelerini Tamir Etme Vakfı,
22.Şehir Estetiğini Koruma Vakfı,
23.Hayvanlara Mera Açma Vakfı.
Daha onlarcası var.
Ama hepsini yazmaya imkan yok.
Ancak şimdi siz karar verin;
500 yıl önceki Osmanlı mı ileri, yoksa bugün çağdaşım diye kan ve gözyaşı ile beslenenler mi?
Umudumuz ve temennimiz bu tür vakıfların ülkemizde bu şekilde hizmet vermesidir o zaman bu vatan maddi ve manevi saadetler içinde gül ve gülistana dönecektir, İnşaALLAH .
@hayatiinanchoca
699 viewsedited  17:52
Aç / Yorum Yap
2021-09-27 20:52:01
646 views17:52
Aç / Yorum Yap
2021-09-26 20:53:01
Camii Girişlerindeki Enaniyet Zinciri

Büyük camilerin avlu girişlerinde bulunan bu zincirler, cemaatin kim olursa olsun, Hakkın karşısında eşit olduğunu hatırlatarak, huzura eğilerek girmesini sağlardı. Bu durum, enaniyet yani benlik duygusundan arınarak ibadete hazır hale gelmesini hatırlatırdi....
Iktibas
@hayatiinanchoca
472 viewsedited  17:53
Aç / Yorum Yap
2021-09-26 20:53:01
455 views17:53
Aç / Yorum Yap
2021-09-26 20:53:01
428 views17:53
Aç / Yorum Yap
2021-09-26 20:53:01 Ölümden neden korkuyorsun? Ölüm korkunç değildir. Ölüm bir son olabilir mi hiç? Başlangıcı ölüm olmayan bir hayatın, sonu ölüm olur mu hiç? Anasının rahmindeki bir çocuğu düşün. Ona deseler ki, "Dışarıda mavi bir gökyüzü, dağlar tepeler, sımsıcak bir güneş, ovalar, ağaçlar, yüce denizler, başka başka insanlar, şehirler var, senin içinde olduğun bir karanlıktır", Doğmamış çocuk bunlara inanır mı? İnanmaz tabi ki, kendi karanlığında kalmak ister. Aynı bunun gibi bilmeyen, inanmayan insan korkar ölümden. Benim düğün günümde üzülme.
Hz. Mevlana
433 views17:53
Aç / Yorum Yap
2021-09-26 14:53:01
Ne mutlu #ALLAH'ın Davasını kendine şiar edinenlere..
Ne mutlu ALLAH'ın Davası için bedel ödeyenlere..
Rabbim Kabrini Nur Makamını Cennet-i Âl-i eylesin.
https://t.me/hayatiinanchoca
728 viewsedited  11:53
Aç / Yorum Yap
2021-09-25 20:53:01
https://t.me/hayatiinanchoca
560 viewsedited  17:53
Aç / Yorum Yap
2021-09-25 20:53:01 Son birkaç yıldır insanların tek derdi kendilerini aralıksız mutlu etmek oldu...İnsanlar sürekli olarak kendilerini ödüllendirmenin derdindeler...oysaki, Nefsinizi memnun etmek için ne kadar çok gezerseniz gezin...ne kadar çok çeşit yerseniz yeyin...ne giyerseniz giyinin..Nafile...Yaş altmışa yanaştığı vakit,o vakte kadar gereksiz kalabalıklar içinde boşuna boğulduğunuzu... Kendinizi mutlu etmek için yaptığınız tüm koşuşturmaların ne kadar lüzumsuz ve boş olduğunu..mutlu olmak için tüm gezmeleri içinize yapmanız gerektiğini..Bedeninizden önce ruhunuzu doyurmanız gerektiğini.. Ruhunuzu doyurmadığınız müddetçe, bedeninizin hep " Açım ...ve onu istiyorum" diye ağladığını anlarsınız..Dedim ya....Ne kadar uğraşırsanız uğraşın..isterseniz ilimde master yapın...kendinizi bir sığırcık kuşu kadar memnun edemezsiniz... Çünkü onda ne geçmişin elemleri...Nede geleceğin kaygıları mevcuttur...Bu yüzden her zaman çok mutludur ...
Hayatının her safhasında mutluluk arayan Beyfendiler/hanfendiler... daimi mutluluk hayvanatta mevcuttur...Siz hayvan değilsinizki, her daim mutlu olasınız..ne olursa olsun... Hangi şartlarda olursa olsun...Kendini terbiye etmiş bir ruhun kalbinde, hep inceden bir hüzün vardır..O hüzün o kişiyi dengede tutar...Ne mutluluktan bayıltır..Nede üzüntüden dağıtır...
Hayvanlar daima mutludur..siz hayvan değilsinizki..
Şenay Tek
@hayatiinanchoca
556 viewsedited  17:53
Aç / Yorum Yap