Get Mystery Box with random crypto!

Hayâtu's Sahâbe

Telgraf kanalının logosu hayatus_sahabe — Hayâtu's Sahâbe H
Telgraf kanalının logosu hayatus_sahabe — Hayâtu's Sahâbe
Kanal adresi: @hayatus_sahabe
Kategoriler: Din
Dilim: Türk
aboneler: 12.01K
Kanaldan açıklama

Kanalımızda Hayatu-s Sahabe isimli eserden iktibaslar ve Sahabe hayatlarına dair paylaşımlar yapılmaktadır.
أصحابي كالنجوم بأيهم اقتديتم اهتديتم

Ratings & Reviews

3.50

2 reviews

Reviews can be left only by registered users. All reviews are moderated by admins.

5 stars

1

4 stars

0

3 stars

0

2 stars

1

1 stars

0


En son Mesajlar 14

2022-05-13 09:59:24 Tedbir ve Tevekkül Dairesinde Hicret

Efendimiz (sas) Hz. Ebû Bekir’e hicret için izin çıktığını söyler. O anda Hz. Ebû Bekir ağlamaya başlar dilinde tek bir cümle: “Es-sohbe ya Resûlullah/ Yol arkadaşlığı mı Ya Resûlullah?” Efendimiz: “Evet” der. Hz. Aişe annemiz bu tabloyu bize aktarırken der ki: “Ben hayatımda bir erkeğin sevincinden öyle ağladığını görmedim. Efendimiz (sas) ile hicret edeceğini duyunca hıçkırıklarla ağladı.” Çünkü Hz. Ebû Bekir, hiç tahmin etmiyordu bu şerefe nail olacağını... O anda iki aziz dost başladılar hicretin planlarınıyapmaya... Tedbir ve tevekkül dairesinde yani: “Esbaba tevessül, Allah’a tevekkül/”Sebeplere sarılmak, sonra Allah’a tevekkül etmek.” Fehvasınca hazırlıklar yapıldı. Efendimiz (sas) tedbir ve tevekkül dairesi içinde inanılmaz bir strateji izleyerek hicretin nasıl yapılacağını anlattı. Gidecekleri yer Yesrib, düşman da bunu biliyor; ama önce onları şaşırtmak için Yesrib’in tam aksi istikametinde olan Sevr mağarasına gidecekler; orada üç gün üç gece kalacaklar. Bu süre zarfında 10 yaşlarında olan Hz. Ebû Bekir’in oğlu Abdullah çarşıda pazarda dolaşacak, Mekkelilerin neler planladıklarını öğrenecek, o bilgileri ablası Esmâ’ya getirecek. Esmâ, akşamları Sevr mağarasına azık götürecek; götürürken bu bilgileri de onlara ulaştıracak. Aişe, ablasına azıkların hazırlanmasına yardım edecek. Hz. Ebû Bekir’in hizmetlisi Âmir b. Füheyre davarları onların geçtikleri yollarda yürütecek, sütü olan koyunlardan bir iki tanesini ise mağaraya doğru sevk edecek. Hem izleri kaybettirecek hem onları sütsüz bırakmayacak. Üç günün sonunda yol rehberi olan ve müşrik olduğu içinde kimselerin şüphelenmediği, güvenilir ve işinin ehli biri olan Abdullah b. Ureykıt belirlenen develeri alıp, Arafat yönünde onları bekleyecek... Herkes yapacağı işi çok iyi öğrenmişti; Efendimiz (sas) Hz. Ebû Bekir’i alıp, önce evine gidip Hz. Ali’yi evde bırakarak Sevr’e doğru çıktılar. Sabaha kadar kapının önünde bekleyen Mekke’nin en iyi kılıç tutan adamları, Efendimiz’in (sas) evden çıkmadığını görünce artık sabırları tükenmiş bir halde beklerken;
/Devamı
94 views06:59
Aç / Yorum Yap
2022-05-13 09:59:14 MÜCADELE VE VAKAR ÖRNEĞİ ESMÂ BİNTİ EBÎ BEKİR RADİYALLAHU ANHÂ

Adı: Esma bint Ebî Bekir
Anlamı: İsimler, adlar
Künyesi: Ümmü Abdullah/ Abdullah’ın annesi
Lakabı: Zâtünnitâkayn/ Çift Kuşaklı
Baba Adı: Ebû Bekir b. Ebî Kuhâfe
Anne Adı: Kuteyle bint Abdüluzza
Kabilesi: Teymoğulları/Mekke
Doğum Yeri: Mekke
Doğum Yılı: N. Öncesi, 15/Miladî, 595
İslam’a Girişi: Nübüvvetin ilk günleri
Sohbet Süresi: 23 yıl
Rivayeti: 58
Eşi/Eşleri: Zübeyr b. Avvam
Vefat Yeri: Mekke
Vefat Yılı: Hicrî, 73/ Miladî, 692
Vefat Yaşı: 97
97 views06:59
Aç / Yorum Yap
2022-05-12 14:40:02 İbn-i Ömer (radıyallahu anh) sünnete bağlılığı nedeniyle hatırlamadığı hiç bir hadisi rivayet etmemiştir. Aynı asırda yaşayanlar şöyle demiştir: "Bir hadise ilave yapmak ya da onu eksiltmekten Abdullah b. Ömer'den daha fazla korkan, kaçınan başka bir sahabi yoktur."
Fetvalarda da aynı titizliği sahipti. Nitekim bir gün birisi ona bir mesele hakkında fetva sormak için gelmişti. Adamı dinleyince: "Bu konuda bir şey bilmiyorum" demiştir. Adam da yoluna gitmiştir. Adam daha bir adım uzaklaşmıştı ki, İbn Ömer sevincinden elini birbirine vurmuş ve: "İbn Ömer'e bilmediği bir şey soruldu, o da "bilmiyorum" dedi!" demiştir içinden.
Bir içtihatta bulunup da hata etmekten çok korkuyordu. Halbuki o biliyordu ki içtihatta hata eden bir sevap, doğruyu bulan iki sevap alırdı. Ancak takvası, onun fetva verme cesaretini yok ediyordu.
810 views11:40
Aç / Yorum Yap
2022-05-12 11:13:19 Hz. Ali’nin nübüvvetin ilk yıllarında yaşadığı ve yıllardır unutmadığı bu tablo, Hz. Ebû Bekir’in, Efendimiz’e (sas) nasıl bir sevgiyle, muhabbetle bağlandığının bir örneğidir. O gün daha iman şerbetini içmemiş annesi, kanlar içerisinde baygın bir halde olan oğlunun uyanır uyanmaz ilk sözünün Efendimiz (sas) olmasına biraz hiddetlenmiş ve demişti ki: “Bırak, Muhammed’ide biraz su iç, biraz yemek ye, kendine gel! Yoksa iyileşemeyeceksin.
” Hz. Ebû Bekir, o anda da sevdasına uygun bir söz söyleyecek: “Vallahi! Anacığım, Resûlullah’ın nasıl olduğuna dair bir haber almazsam, O’nun (sas) selamette olduğunu şu gözlerimle görmezsem, ne bir yudum su içeceğim, ne bir lokma yemek yiyeceğim.” Ümmü’l-Hayr, ne kadar ısrar ettiyse oğlunu ikna edememişti. Bunun üzerine annesi, Ümmü Cemil’in yardımı ile yaralı olan oğlunu Dârü’l-Erkâm ’a, Efendimiz’e (sas) doğru taşımış; Allah Resûlü (sas) o halde Hz. Ebû Bekir’i karşısında görünce dayanamamış, gözyaşlarına boğulmuştu. İki sâdık dostun o buluşması sırasında, Efendimiz (sas) Hz. Ebû Bekir’e: “Niye bu halde kendini zora sokup geldin” demişti. Hz. Ebû Bekir ise: “Ya Resûlullah! Beni boş ver de sen şu kapının arkasında duran annem için dua et! Dua et de Allah (cc) ona hidayet nasip etsin” demişti. O anda eller dua için havaya kalkmış ve daha eller kapanmadan Selma, imanın anahtarı olan o kutlu kelimeleri ikrar etmişti. Hz. Ebû Bekir’in, Efendimiz’e (sas) olan sevdası, annesinin imanına da vesile olmuştu.
1.2K views08:13
Aç / Yorum Yap
2022-05-12 11:13:10 Hz. Ali (ra), Kûfe’de halife iken, bir gün İslâm’ın destan yazdığı o ilk günlere şahit olmayan genç nesle:
“Söyleyin bakalım “Men eşcauün -nas?/ İnsanların en cesuru kimdir?” diye sormuştu.
Soruya muhatap olan o günün Müslümanları, cesaret deyince akıllarına hep Hz. Ali geldiği için: “Ente Ya Emir’el-Mü’minin/ Sensin Ey Mü’minlerin Emiri!” demişlerdi.
Hz. Ali: “Hayır, ben değilim. İnsanların en cesuru Hz. Ebû Bekir’dir” demişti. Neden Hz. Ebû Bekir olduğunu merak eden o bakışları görünce, Hz. Ali anlatmaya başlamıştı:
“Bizler bir avuç iman eden kardeşlerimizle beraber daha nübüvvetin ilk günlerinde Kâbe’de namaz kılıyorduk. O anda Mekke’nin kara yüzlü adamları bize ve Efendimiz’e (sas) saldırdı. Kimi Allah Resûlü’nü (sas) itekliyor, kimi cübbesini çekiyor, kimi üzerine çöreklenmiş O’na (sas) vuruyordu. Biz ise elimiz kolumuz bağlı hiçbir şey yapamadan sadece olanları seyrediyorduk. Bir anda baktık ki ötelerden cübbesi rüzgârda savrulan, ama gelişi ile etrafa izzet saçan biri bize doğru yaklaşıyor. Gelenin kim olduğunu merak etmiştik. O yiğitçe gelen naif bedeni ile o gün bir aslan kesilen Hz. Ebû Bekir’den başkası değildi. Koşa koşa bize doğru geliyor, kendisine engel olanları bir bir deviriyor ve Kâbe’nin duvarlarında yankılanan şu sözü haykırıyordu:
“Etaktulüne racülen en yekule rabbî Allah/ Bir adamı sadece ‘Rabbim Allah’tır” dediği için mi öldürceksiniz?”
Bu sözleri en gür sedası ile haykıran Hz. Ebû Bekir, gelip kendini o anda Mekkelilerinsaldırılarına muhatap olan Efendimiz’in (sas) üzerine atıyordu. Bu sefer o kara yüzlü adamlar Efendimiz’i (sas) bırakıyor; Hz. Ebû Bekir’i ortalarına alıyorlardı ve başlıyorlardı onu dövmeye… Yumruklar, tekmeler, hakaretler havada uçuşuyordu. Ukbe b. Ebî Muayt, öfkesini alamıyor, Hz. Ebû Bekir’i yere düşürüyor; göğsünün üzerine oturuyor, eline aldığı ayakkabı ile yüzüne yüzüne vuruyordu. Ağzı, gözü, burnu dağılan Hz. Ebû Bekir daha fazla acılara dayanamıyor; oracıkta bayılıyordu. O anda kabilesi Benî Teym, olaydan haberdar oluyorlar, gelip Hz. Ebû Bekir’i onların elinden kurtarıyorlardı. Her tarafı kan-revan içerisinde ve baygın bir halde evine taşıyorlardı. Hz. Ebû Bekir’in o gün için Müslüman olmamış annesi, Selma bint Sahr, ya da bilinen künyesi ile Ümmü’l-Hayr, oğlunu o halde görünce feryat ve figan ediyor, gözyaşları içerisinde oğlunun kanlarını temizliyor ve baygın olan oğlunun uyanmasını bekliyordu. Nice sonraları Hz. Ebû Bekir gözlerini açıyor, biraz kendine gelir gibi oluyordu. Uyanır uyanmaz ağzından çıkan ilk söz:
“Ma fuile bi Resûllillah/Allah Resû lü’ne ne oldu?” sözü oluyordu. Söyler misiniz böyle bir cesareti ortaya koyarak insanların en cesuru olmayı hak eden Hz. Ebû Bekir değil de kimdir?
(Devamı )
1.1K views08:13
Aç / Yorum Yap
2022-05-11 21:11:29 Kutlu Nesil Sahâbe

Onunla birlikte olmak, aynı zamanı ve mekânı paylaşmak ne büyük şeref… Sahâbe, bu şerefi ve bahtiyarlığı elde etmiş bir nesil…

Onlar Peygamber’in ikliminde yetişen, Nebevi bahçede yoğrulup kıvama eren, Risaletin nurlu potasında elmaslaşan, Hayatın farklı alanlarında abideleşen bir nesil…

Onlar, sarsıntı içerisinde olanlara sabit dağlar, Yolunu kaybedenlere yol olan nehirler, Yönlerini yitirenlere yön gösteren yıldızlar, İdeal kulluğun nasıl olduğunu hayatlarıyla gösteren muallimler…

Onlar, sahih İslâm çizgisinin anahtar kuşağı, İnsanlığa gönderilen son vahyin ilk muhatapları, Kur’an’ın ve Sünnet’in sadık taşıyıcıları, Müslümanlığın ve müminliğin aynaları…

Allah’ım! Bizleri kutlu nesil olan Sahâbe’nin Şikâyetçi olduklarından eyleme!
Onların bu topraklara ektikleri İman tohumlarını zayi edenlerden etme! Toprağın hakkını, Tohumun hakkını, Sahâbe’nin hakkını, Senin hakkını, Ödemeye gayret edenlerden eyle!

(âmin, âmin, âmin)
597 views18:11
Aç / Yorum Yap
2022-05-11 14:39:22 Hz. Ebû Bekir’ den Birkaç Hatıra

Ebû Hureyre (ra) rivayet ediyor:
Bir sabah namazı sonrası Resûlullah (sas): “Bugün hanginiz oruçlu olarak sabahı etti ?” diye sordu. Ebû Bekir (ra): ‘Ben’ deyince, bu sefer: “ Bugün hanginiz bir yoksula yemek yedirdi?” diye sordu. Ebû Bekir: ‘Ben’ dedi. Bu sefer: “Bugün aranızdan kim bir cenazenin defnine iştirak etti?” diye sordu. Ebû Bekir: ‘Ben’ diye cevap verdi. Bunun üzerine Allah Resûlü (sas): “Bugün hanginiz bir hasta ziyaret etti?” diye sordu. Ebû Bekir yine: ‘Ben’ deyince, Resûlullah (sas) şöyle buyurdu: “Bu özellikler bir adamda bir arada bulunursa o kişi mutlaka cennete girer.”


Hz. Ömer Tebûk gazvesi öncesini anlatıyor. “O günler Hz. Peygamber sadaka vermemizi emir buyurdu. O sırada benim malım çoktu. Kalbimden ‘Eğer Ebû Bekir’i geçeceğim bir gün varsa, o bugündür’ dedim ve malımın hepsini hesaplayarak, tam yarısını getirdim. Peygamber Efendimiz bana: ‘Sen çocuklarına ne bıraktın?’ diye sordu. ‘Getirdiğim kadar da onlara bıraktım’ dedim. Sonra Ebû Bekir geldi. Meğer o nesi varsa hepsini getirmiş. Peygamber Efendimiz ona da: ‘ Sen çocuklarına ne bıraktın?’ diye sordu. Ebû Bekir: ‘Ben onlara Allah ve Resûlü’nü bıraktım’ dedi. O zaman kalbimden ‘İmkânı yok ben Ebû Bekir’i hiçbir zaman geçemem’ dedim.”

“Ey Ebû Bekir! Ümmetimden cennete girecek ilk kişi, şüphe yok ki sensin.” (Ebû Dâvûd, Sünne, 9)
660 views11:39
Aç / Yorum Yap
2022-05-11 14:39:07 Sâdık Dost HZ. EBÛ BEKİR
(Radiyallahu Anhu)

Adı: Abdullah b. Osman
Anlamı: Allah’ın kulu
Künyesi: Ebû Bekir / Deve yavrusunun babası
Lakabı: Sıddık / Doğrulayan, tereddütsüz onaylayan
Baba Adı: Osman b. Âmir
Anne Adı: Selma bint Sahr
Kabilesi: Teymoğulları/Mekke
Doğum Yeri: Mekke
Doğum Yılı: N. Öncesi, 38/Miladî, 573
İslam’a Girişi: Nübüvvetin ilk günleri
Sohbet Süresi: 23 yıl
Rivayeti: 142
Savaşları: Tüm gazveler
Görevleri: Hac Emirliği, hilafet
Vefat Yeri: Mescid-i Nebevî/Medine
Vefat Yılı: Hicrî, 12/Miladî, 634
Vefat Yaşı: 63
587 views11:39
Aç / Yorum Yap
2022-05-09 09:58:00 Evinde oturup Hadis ilmiyle meşgul olmayı çok seven tebeu't-tabiin âlimlerinden Abdullah ibnü'l- Mübarek' e "Bu yalnızlıktan rahatsızlık duymuyor musun? " diye sorulduğunda ; "Hz. Peygamber s.a.v ve ashabıyla birlikte iken nasıl yalnızlık duyarım" diye cevap vermiştir.
891 views06:58
Aç / Yorum Yap
2022-05-09 09:50:02 Abdullah b. Ömer (ra) ve sünnete bağlılığı..
Uzun ömrünün sonuna doğru şöyle anlatıyordu: "Resûlullah (s.a.v.) ile anlaştık. Şu güne kadar ne anlaşmamız bozdum ne de değiştirdim. Hiçbir fitneci ile anlaşmadım. Bir mü'mini de uykusunda rahatsız etmedim."
Bu sözler 80 sene yaşamış salih bir kimsenin hayatının güvenilir bir özetidir. Daha 13 yaşındayken Allah Resûlü (s.a.v.) ile birlikte olmuştur. Babası onu Bedir Savaşı'na götürmek istedi; ancak Resûlullah (s.a.v.) yaşının küçüklüğü nedeniyle kabul etmedi.
Bundan önce de babası onu Medine'ye hicretinde yanına arkadaş olarak almıştı. Böylelikle çocukluktan erkekliğe ilk geçiş döneminde Allah Resûlü'ne ulaşmış, İslam ile tanışmıştı.
O günden bugüne, yani Allah'ın kendisine verdiği 80 yıllık uzun ömrünün sonuna kadar Allah Resûlü'ne verdiği sözden, yaptığı anlaşmadan kıl kadar sapmadığını görüyoruz.
Babası gibi Allah'a ve Resûlü'ne olan imanını en güzel kıvamda gerçekleştirdi. Öyle ki âdeta yaşantısında Allah Resûlü'nün adımlarını takip ederdi.
Allah Resûlü (sav) bir işi nasıl yapıyor, bakar ve onu dikkatli gözler, muhafaza ederdi. Örneğin; Allah Resûlü (sav) bir yerde namaz mı kıldı? Aynı yerde İbn Ömer de kılardı.
Resulullah (s.a.v.) bir yerde durup dua mi etti, o da orada durur, dua ederdi.
Allah Resûlü (sav) bir yerde devesinden inmiş ve iki rekat namaz kılmıştı. İbn Ömer de oraya her geldiğinde devesinden iner ve iki rekat namaz kılardı.
İbn Ömer Resûlullah'a olan bağlılığında son derece ileriydi. Hatta mü'minlerin annesi Hz. Aişe şöyle demişti; "İbn Ömer gibi, Allah Resûlü'nü konakladığı yerlerde takip eden yoktur."
Öyle ki, müslümanlardan bir salih kişi şöyle dua ediyordu; "Allah'ım, Abdullah b. Ömer'i ben yaşadığım sürece yaşat da ona tâbi olayım. Çünkü Resûlullah'ın (s.a.v.) sünnetine ondan daha bağlı birini bilmiyorum."
956 views06:50
Aç / Yorum Yap