Get Mystery Box with random crypto!

Hayâtu's Sahâbe

Telgraf kanalının logosu hayatus_sahabe — Hayâtu's Sahâbe H
Telgraf kanalının logosu hayatus_sahabe — Hayâtu's Sahâbe
Kanal adresi: @hayatus_sahabe
Kategoriler: Din
Dilim: Türk
aboneler: 12.01K
Kanaldan açıklama

Kanalımızda Hayatu-s Sahabe isimli eserden iktibaslar ve Sahabe hayatlarına dair paylaşımlar yapılmaktadır.
أصحابي كالنجوم بأيهم اقتديتم اهتديتم

Ratings & Reviews

3.50

2 reviews

Reviews can be left only by registered users. All reviews are moderated by admins.

5 stars

1

4 stars

0

3 stars

0

2 stars

1

1 stars

0


En son Mesajlar 2

2022-09-05 18:33:01 BİLÂL-İ HÂBEŞİ

İslâm’ın en meşhur ve ilk müezzini, Bilâl-i Hâbeşi (r.a) Hicretten kırk yıl kadar önce, takriben Milâdî 581 yıllarında Hâbeş asıllı bir köle olarak Arabistan’ın batı tarafındaki Serat’ta veya Mekke’de Cumah kabi-lesi içinde dünyaya gelmiştir. Hicri 20. Miladi 641 yılında Suriye’de iken vefat etmiştir. Babasının ismi; Rebah veya Ribah olub, Annesinin adı; Hamâme’dir. Künyesi ise; Ebâ Abdülkerim, Ebâ Abdullah, Ebâ Amr, el-Habeşi, Seyyidü’l-Müezzin, ve Hazin i Resûlullâh’dır. Bilâl-i Hâbeşi, lâkabından’da açık belli olduğu gibi, kökeni, Hâbeş’li olduğu için ona Bilâl-i Hâbeşi denirdi. Veya babası Rebah’dan ötürü Bilâl bin Rebah, veya Annesi Hamâme’den dolayı ona Bilâl bin Hamâme deni-lirdi. Ancak en meşhur künyesi Bilâl-i Hâbeşi’dir. Annesi babası ve kendisi Benî Cumah bin Amr’dan azılı müşrik ve müşriklerin liderlerinden olan Ümeyye bin Halef’in kölesi idiler. Babası Rebah, ve annesi Hamâme, kendisi gibi köle oldukları için Müslüman olduklarında çeşitli eza cefa ve işkencelere maruz kaldılar.
Bilâl-i Hâbeşi (r.a),Hz.Ebû Bekr (r.a)’ın vesile olmasıyla İslâmiyeti ilk kabul etmiş, emsalsiz yedi kişiden, ve Sâbikûn-u Evvelin’den olan Sahabe-i Güzin’dendir. Mukaddes dâvası uğruna en çok felâketle karşıla-şan, en fazla işkence edilen sahâbe’lerden biridir. Din uğrunda katlanmış olduğu her eziyet ve cefâ, onun adını ebedileştirmiştir. Zira efendisi olan Benî Cumah’dan Ümeyye bin Halef, onun Müslüman olduğunu anladığı zaman, onu dîninden geri döndürmek için yapmadığı eza, cefâ ve işkence bırakmamıştır. Bütün bunlara karşı büyük bir sabır ve tahammül gösteren Bilâl-i Hâbeşi (r.a), İslâm tarihinde çok yüksek bir mevkiye gelmiştir. Bilâl-i Hâbeşi (r.a)’in efendisi Ümeyye bin Halef, onu, dîninden döndürmek için Arabistan’ın kızgın kumları üzerine; bazen sırt üstü, bazen yüzü koyun yatırır ve üstüne de ağır bir taş koyarak: “-Muhammed’e küfrederek Lât ve Uzzâ’ya îman edinceye kadar böyle kalacaksın!”derdi. Bu sözlere karşı, kızgın güneşin altında sıcak kumlar üzerinde göğsü sırtı ve bütün vucüdu yanan, ve göğsü üzerindeki taştan nefesi kesilecek duruma gelen Bilâl-i Hâbeşi (r.a), bu müthiş azâb içinde saatlerce kıvranır ve susuzluktan ağzı kurumuş bir hâlde: “-Ehâd! Ehâh! Allâh birdir!”diyerek, göstermiş olduğu bu sabır ve celâdetiyle müşrikleri bile hayretlere düşürüyordu. Diğer taraftan, çocuklar etrafını sararak ona el ve dilleriyle sataşır, alay ederlerdi. Bu arada diğer müşrik ileri gelenleri ona işkence etmekten adetâ bir zevk ve ğurur duyarlardı. Bütün bunlar karşısında Bilâl-i Hâbeşi metanetini bozmadan, büyük bir sabır göstererek mukavemet ederdi.
353 views15:33
Aç / Yorum Yap
2022-08-31 10:01:03 Hz. Âişe (ra) anlatıyor: “Yanında iki kız evlâdı olan bir kadın,
bir şeyler istemek için gelmişti. Yanımda (ona verecek) bir hurmadan
başka bir şey yoktu. Hurmayı ona verdim. Onu iki kızına bölüştürdü
ve kendisi hiç yemedi. Sonra kalktı ve çıktı. Ardından Hz. Peygamber
(sav) yanımıza geldi. Olanları ona anlattım. Hz. Peygamber (sav) şöyle
buyurdu: ‘Her kim kız çocukları sebebiyle sıkıntı çekerse, o kızlar onun
için cehennem ateşine siper olur.’”
797 views07:01
Aç / Yorum Yap
2022-08-30 10:00:27 MESLEME BİN MUHALLED

Mesleme bin Muhalled (r.a), Hicretin birinci yılı, Miladi 622 yılında Medine’de dünyaya geldi. Resûlullâh (s.a.v) Medine’ye geldiği zaman dört, hatta on dört yaşında olduğunu söylediği de rivâyet edilmektedir. Daha çok Ebû Ma’n künyesiyle anılmakla beraber, Ebû Said, Ebû Ma’mer gibi künyelerle de tanındığı nakledilmektedir.
İbn-i Hacer el-Askalani el-İsabesinde ki bilgileri şöyle aktarır: Mesleme bin Muhalled bin es-Sâmit bin Niyâr bin Levzân bin Abdi Vüdd bin Zeyd bin Sâ’lebe bin el-Hazrec bin Saide el-Ensâri el-Hazreci. Ona “Züraki”de denilir. Künyesi Ebû Said’dir. İbn-i es-Seken, Ebû Nuaym ve kimileri onu sahabiler arasında saydılar.
İbn-i es-Seken dedi ki: “-Resûlullâh (s.a.v)’den bir çok hadis rivâyet etti. Bunlardan hiç- birisi simâan işitib rivâyet etmek suretiyle söylenmemiştir!”böyle anlattı.
Ebû Nuaym, İbn-i Mekhûl’den tahricine göre dedi ki:“-Ukbe bin Amr, devesine binip Mısır valisi olan Mesleme’ye gitti ve şöyle dedi: “-Hani bir gün Resûlullâh şöyle buyurmuştu, hatırlıyorsun değil mi:“-Kim Müslüman bir kardeşinin kendisine arkadan sövdüğünü bilip de bunu gizlemek suretiyle yüzüne vurmazsa, Allâh onu kıyamet gününde ateşten gizler!”
Mesleme bin Muhalled: “-Evet!”dedi.
Ukbe bin Amr da şöyle cevab verdi:
 “-İşte ben de seni bu sebeble kendime kardeş edindim!”dedi.
Yine Ebû Nuaym, Veki’ tarıkıyla Mûsâ bin Ali, babası, Mesleme bin Muhalled’den tahricine göre dedi ki:
 “-Ben, Resûlullâh Medine’ye geldiği zaman doğdum. Resûlullâh, ben on yaşında iken vefat etti!”
963 views07:00
Aç / Yorum Yap
2022-08-29 10:01:52 Hz. Âişe(r.anha)annemiz anlatıyor:
Sevinçli bir anlarında Hz. Peygamber'e:
"Ey Allah'ın Rasûlü! Benim için dua et" dedim. Bunun üzerine: Efendilemiz(s.a.v.)
"Rabbim! Âişe'nin geçmiş-gelecek, gizli-açık bütün günahlarını bağışla!" diye dua ettiler. Allah Rasülü'nün bu duaları çok hoşuma gitti ve sevindim...
Bu hâlimi gören Hz. Peygamber(s.a.v):
"Yaptığım dua çok mu hoşuna gitti?" diye sordular.
"Nasıl hoşuma gitmez Ey Allah'ın Rasûlü!" dediğimde;
"Allah'a yemin ederim ki bu dua, her namazda ümmetim için yaptığım duadır" buyurdular...
1.8K views07:01
Aç / Yorum Yap
2022-08-28 23:22:08 Ebu'd Derdâ der ki:

"Eğer ölümden sonra göreceğiniz şeyleri bilseydiniz, ne iştahla yemek yiyebilir ne de kana kana bir şey içebilirdiniz. Dinlenmek için eve girmez dağlara çıkıp dövüne dövüne kendiniz için ağlardınız ve silkelenip meyvesi yenen bir ağaç olmayı arzu ederdiniz.

Hilyetu'l Evliya Tabakâtu'l Asfiyâ (1/216) @hayatus_sahabe
1.6K views20:22
Aç / Yorum Yap
2022-08-28 10:01:15 Sa'd ibni Ebi Vakkasın radıyallahu anhın annesi ona Ey Sa'd bana ulaşan habere göre yoldan çıkmışsın. Vallahi sen Muhammedi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) inkar edinceye kadar bir gölge altına girmek ve yiyip içmek bana haram olsun. Bende senin annen olarak sana bunu emrediyorum deyince. O annesini çok iyi davranan  birisi olduğu halde ey anneciğim Vallahi sen biliyorsun ki senin yüz tane canın olsada hepsi tek tek çıksa , ben Hazreti Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellemi hiç bir sebeple bırakmam. Artık ister ye ister yeme dedi. Annesi de ümidini kesince yemek yemeğe başladı. Bunun üzerine ''Eğer onlar anne baban seni hakkında bir bilgin olmayan şeyi Bana ortak etmen için zorlarlarsa onlara itaat etme. Fakat dünyada onlarla iyi geçin''Lokman 15 ayeti kerimesi nazil oldu. Nesefi Medarikü't Tenzi 2/66
1.9K views07:01
Aç / Yorum Yap
2022-08-27 19:22:42 İslâmî PDF kitaplar davet linki

https://t.me/+hPZAniyaNAExMTNk
1.8K views16:22
Aç / Yorum Yap
2022-08-27 10:01:58 Ömer İbni Hattâb (radiyallahu anh) gök gürültüsünü işitti ve şiddetli bir şekilde ağlamaya başladı.
Arkadaşlarından birisi ona dedi ki: “Yâ Emîre'l-Müminîn! Neden ağlıyorsun?”

Hz. Ömer (radiyallahu anh) buyurdu ki: 
“Allah'ın rahmetinin sesi (yağmurun habercisi) böyle ise, acaba onun azâbının sesi nasıldır?”
2.1K views07:01
Aç / Yorum Yap
2022-08-26 10:02:07 ABDÜYALEYL BİN AMRÜ'S SAKAFİ

Abdüyaleyl bin Amr bin Ümeyrü’s-Sakafi’nin asıl İsminin Mes’ûd olduğunu, Künyesinin ise: Ebû Amr, veya Ümeyr olduğunu söyleyenler vardır. Ancak, Abdüyaleyl Adıyla şöhret bulmuştur. Resûlullâh (s.a.v)’ın Mekke devrinde iken Tâif e yapmış olduğu tebliğ seferinde o gün için islâmiyeti kabul etmemiş, ve, Resûlullâh (s.a.v) ile dalga geçmişti. Öyle ki, O’nu ve azadlı kölesi Zeyd bin Hârise’yi çocuklara taşlatmış, etkili bir kişiydi. Ancak, Hevazin savaşından sonra, Medine’ye bir heyetle gelerek islam dinini kabul etmiştir. Kendisi, Beni Sakıflar’ın reislerinden bir idi. Beni Sakıflar, Resûlullâh (s.a.v)’ın dedelerinden Adnan’ın soyundan gelen Hevazin oymaklarındandır. Bunların babaları, Kasiy bin Münebbih-’in asıl adı Sakif olduğundan, bu isimle anılmışlardır. Sakıfların Adnan’a kadar baba ve Ataları şöyle sıralanır: Sakıf Kasiy bin Münebbih bin Bekir bin Hevazin bin Mansur bin İkrime bin Hasafa bin Kays-ı Aylan bin Mudar bin Nizar bin Maad bin Adnan. Sakıflar: Beni Mâlik, ve Ahlaf diye ikiye ayrılırlar. Beni Malikler; Sakif’in oğlu Cüşem’in oğlu Hutayt’ın oğlu Mâlik’in soyundandırlar. Sakif’in diğer oğlu Avf’ın oğulları Sa’d ve Gıyere’nin soyun dan gelen Beni Sa’d ve Beni Gıyerelere de Ahlaf denir.
2.4K views07:02
Aç / Yorum Yap
2022-08-25 10:01:09 ABDURRAHMAN İBN-İ AVF

Abdurrahman ibn-i Avf (r.a), Aşere-i Mübeşere’den, Cennet ile müj-delenen on kişiden biridir. Takriben Fil Vak’ası’ndan on yıl kadar sonra Miladi 580. yılda Mekke-i Mükerreme’de dünyaya gelmiş olup Resûlullâh (s.a.v)’den yaklaşık dokuz yaş daha küçüktür. Babası: Avf bin Abdi Avf, bin Hâris. Annesi: Meşhur Şifâ Hatun, Şifa bint-i Avf bin Abdi Avf bin Hâris’tir. Şifa Hatûn Resûlullâh (s.a.v)’in dünyaya gelişi gecesinde Annesi Amine Hatun’a, ebelik görevi yapmıştır. Dolayısiyle Resûlullâh (s.a.v)’ın ebesidir. Annesi Şifa Hatun ile Babası Avf bin Abdi Avf, neseb olarak amca oğlu amca kızı olurlardı.
Kâbile soyu şöyledir: Abdurrahman ibn-i Avf bin Abdi Avf bin Hâris bin Zühre bin Kilâb bin Mürre bin Kâ’b bin Lüey bin Ğalib bin Fihr bin Nadr bin Kinâne’dir. Soyu:Kilâb bin Mürre’de, Resûlullâh’ın temiz soyu ile birleşir. Abdurrahman İbn-i Avf (r.a)’ın İslâm’dan önceki adı, Abdi Amr, Abdü’l-Kâbe, veya Abdülillah iken İslâm dini ile şereflendikten sonra Resûlullâh (s.a.v), adını Abdurrahman olarak değiştirmiştir. Abdurrahman İbn-i Avf İslâm’dan önce dahi içki içmemiştir.
Abdurrahman İbn-i Avf (r.a), Câhiliye devrinde veya İslâm devrinde çeşitli zaman ve şartlarda, özellikle İslâm döneminde Şer’i kuralları çiğ-nememek şartıyla on altı defa evlenmiştir. Hanımlarından isimleri bize ulaşanlar şunlardır:
1-Ümmü Külsüm bint-i Utbe, bin Rebia, 2-Tümâdır bint-i el-Asbağ, (daha sonra bu kadını boşamıştır) 3-Ümmü Külsüm bint-i Ukbe, bin Ebû Muayt, 4-Bint-i Şeybe bin Rebia, 5-Sehle bint-i Asım, bin Ady, el-Ensâri, 5-Ğizal bint-i Kisra, 6-Cümeyne bint-i Abdüluzza (Zübeyr bin Avvam’ın anne bir bacısı) 7-Zeyneb bint-i Sabbah, 8-Badiye bint-i Ğaylan, 9-Ümmü Hureyş Mecd bint-i Yezid. 10-Becrine bint-i Hâni, 11-Sehle bint-i Süheyl, 12-Ümmü Hâkim bint-i Karz bin Hâlid, 13-Esmâ bint-i Seleme,14-Ümmü Harit bin Ebi’l-Haşhaş, 15-Bint-i Enes bin Rafi’, 16-Sümeyye bint-i Behz.
Abdurrahman bin Avf (r.a), isimleri bize ulaşan bu onaltı hanımların hepsi ile evlilik yapmış, kimisi ile kısa bir müddet sonra boşanmış, kimisi ise erken vefat etmiş, kimisinden çocuğu olmuş, kimisinden ise çocuğu olmamamıştır. Kendisi vefat ederken sadece dört hanımı nikâhı altında bulunuyordu. Bu, evliliklerinden yirmi bir erkek, yedi kız çocuğu olmak üzere yirmisekiz tane çocuğu dünyaya gelmiştir.
Oğulları:
1-Ebû Seleme, 2-Muhammed, 3-Salim el-Ekber, 4-İbrahim, 5-Abdur-rahman, 6-İsmail 7-Urve, 8-Ebû Bekr, 9-Abdullah el-Kübra 10-Kâsım, 11-Mus’ab 12-Sehl, 13-Süheyl 14-Osman 15-Ma’n 16-Zeyd 17- Humeyd 18-Yahya 19-Bilal, 20-Ömer, 21-Abdullah es-Suğra dır.
Kızları:
1-Ümmü’l-Kâsım 2-Cüveyriye 3-Hamide 4-Emetürrahman el-Kübra 5-Emetürrahman es-Suğra 6-Âmine 7-Meryem.
Kızları arasında ismi bilinen en meşhuru Ümmü’l-Kâsım’dir. O da, câhiliye devrinde doğmuşdur. Oğulları arasında en meşhur olanı ise: Tümâdır bint-i el-Esbağ el-Kelbi’den Resûlullâh’ın sağlığında doğan, Ebû Seleme Abdullah el-Asğar dır. Bu oğlu büyük bir fıkıh alimi idi.
Fiziki durumunu ise; Onu, görenler şöyle anlatırlar:
Uzun boylu, hafif kanburca, güzel yüzlü, ince derili, kırmızıya çalar beyaz tenli, büyük gözlü, uzun kirpikli, uzun burunlu, uzun boyunlu, büyük avuçlu, kalın parmaklı, Başının saçları uzadığı zaman, kulakları-nın yumuşağını aşar, omuzlarına dökülürdü. Saç ve sakalının aklığını boyayıb da değiştirmezdi. Başına siyah sarık sarardı. Bedir veya Uhud Savaşı’nda aldığı bir yaradan dolayı da. Ayağı hafifçe topallardı.
2.3K views07:01
Aç / Yorum Yap