2022-06-05 09:30:37
Efendimiz’in (sas) Hatice Annemize Karşı Sevgisi
Müslümanlar, Şib-i Ebî Talib muhasarasından çıkmalarının üzerinden daha bir ay geçmemişti; takvimler Nübüvvetin 10. yılını gösteriyordu. O günler, Hz. Peygamber elli, Hatice’si ise altmış beş yaşlarındadır. Bu yıl siyer tarihine Hüzün Yılı olarak geçecekti. Çünkü bu yıl Allah Resûlü (sas) iki hamisini/koruyucusunu ve sahibini yitirecekti. Önce o gün için seksen beş yaşlarında olan Amca Ebû Talib yatağa düştü. Hastalığı gün geçtikçe ağırlaştı ve birkaç gün sonra vefat etti. Efendimiz (sas) yüreğindeki o acı ile hayat arkadaşı anneler annesi Hatice’nin yanına oturdu. Hz. Hatice’nin hastalığı üç gün sürecekti. Efendimiz (sas) bu üç gün boyunca hayat arkadaşının yanından bir an olsun ayrılmayacaktı. En son gündü, Efendimiz (sas) Hatice’nin başucunda durmuş gözyaşları mübarek gözlerinden akıyordu. Hatice validemiz, Ebû Talib’in vefat ettiğini duymuştu. O hasta halinde yine Efendi’sini rahatlatmaya çalışıyordu. Efendimiz (sas) ise göz yaşlarına engel olamıyor, ağlıyordu; amcasına ağlıyordu, Haticesi’ne ağlıyordu. Bir anlık Efendimiz (sas) evlendikleri ilk günleri hatırladı. Yeğen Hâkim’in onlara aldığı evi, o evin güzelliğini hatırladı. Şimdi ise Hatice’si çadırı andıran bir evde hayata veda etmeye hazırlanıyordu. Hatice’sinin ellerini tuttu: “Benim yüzümden, Ey Haticem, Hep benim yüzümden bunca sıkıntının muhatabı oldun. Sen bu hallerin daha iyilerine layık iken, ben sana rahat ettiremedim” dedi. Efendimiz (sas) öyle ağlıyordu ki hıçkırıkları odanın dışında duyuluyordu. Evin diğer sakinleri birer birer odaya geldiler. Kızları Ümmü Gülsüm, o gün için on dört- on beş yaşlarında olan Fâtıma, daha üç gün önce babası Ebû Talib’i yitirmiş Ali ve diğerleri… Hatice, Efendisini teskin etmeye çalışıyor: “Hayır Ey Efendim! Allah benim için en güzelini nasip etmiş ve ben bu halimden hiçbir zaman sıkıntı duymadım” diyecektir. Sonra da gözlerini Efendisinin üzerine dikecek, ben gidiyorum, ey gönlümün sultanı diyerek gözlerini bu dünyaya kapatacaktı. Evet; dünyaya erken gelmişti Hz. Hatice, yine Muhammed’inden (sas) erken bu dünyaya veda ediyordu. Hatice; erken doğan kız demekti. O, Efendimiz’den (sas) on beş yıl erken doğacak, o günün karanlık dünyasını Muhammed’i için hazırlayacak, aydınlatacaktı. O, herkesten daha önce iman dairesine girecek, herkesten önce malını, servetini İslâm uğruna harcayacak, herkesten önce Hz. Peygamber’in arkasında namaza duracaktı. Şimdi de herkesten önce, yoluna baş koyduğu eşi ve rehberi Muhammed’inden önce İslâm’ın gül devrini görmeden bu âleme elveda diyecekti. Arkada Muhammed’i (sas) boynu bükük olarak bırakarak... Efendimiz (sas) âdeta gözyaşları ile Hatice’sini yıkamıştı ve o gün için Hacun diye anılan, bugün ise Cennetü’l-Mualla diye bilinen Kâbe’ye 2 km. uzaklıktaki kabristanlığa defnetmişti. Efendimiz (sas) bizzat kendisi yirmi beş yıllık hayat arkadaşını öteki âleme yolcu etmiş, o gün için cenaze namazı daha emredilmediği için cenaze namazı kılmadan, dualarla yolcu etmişti.
501 views06:30