Get Mystery Box with random crypto!

Hayâtu's Sahâbe

Telgraf kanalının logosu hayatus_sahabe — Hayâtu's Sahâbe H
Telgraf kanalının logosu hayatus_sahabe — Hayâtu's Sahâbe
Kanal adresi: @hayatus_sahabe
Kategoriler: Din
Dilim: Türk
aboneler: 12.01K
Kanaldan açıklama

Kanalımızda Hayatu-s Sahabe isimli eserden iktibaslar ve Sahabe hayatlarına dair paylaşımlar yapılmaktadır.
أصحابي كالنجوم بأيهم اقتديتم اهتديتم

Ratings & Reviews

3.50

2 reviews

Reviews can be left only by registered users. All reviews are moderated by admins.

5 stars

1

4 stars

0

3 stars

0

2 stars

1

1 stars

0


En son Mesajlar 9

2022-06-19 09:31:03 Sahâbe Yolu

Sahâbe nesli, Resul-i Ekrem’e (sav) gösterdikleri bağlılık ve teslimiyet, O’na (sav) verdikleri destek ve hem hayatında hem de vefatından sonra İslam’ın yayılması ve doğru anlaşılması için yaptıkları olağanüstü çalışmalar sebebiyle dinde önemli bir yere sahiptir. Sahâbîler, bizzat Resulullah’tan öğrendiği İslam’ı en güzel bir şekilde yaşamak suretiyle kendilerinden sonra gelen ümmete birer örnek olmuşlardır. Resul-i Ekrem (sav) de ümmetin onları örnek almasını tavsiye etmiş ve sahâbe çizgisini getirdiği dinin ve kurduğu sistemin devamı olarak göstermiştir. Ashab-ı Kiramın İslam’ı yayma ve Resulullah’ı (sav) koruma uğrunda yaptığı fedakârlıklar, kendisinden sonra gelen nesilleri imrendirecek ve hayrette bırakacak niteliktedir. İslamiyet, onların bu davranışları sayesinde kök salıp yayılmış ve sonraki nesillere ulaşmıştır. Sahâbîler, Resul-i Ekrem’i (sav) kendilerinden sonra gelen nesillere tanıtmada fevkalade önemli bir rol üstlenmişlerdir. Hazret-i Peygamber ve Onun (sav) şahsiyeti hakkında bilinenler sahabenin naklettiği tespitlerden/rivayetlerden ibarettir. Eğer sahâbîler olmasaydı bugün Kur’an-ı Kerim’in dışında Hazret-i Peygamber (sav) ve İslam ile ilgili güvenilir bilgiler bulunmayacaktı. Kur’an-ı Kerim’in sure ve ayetlerinin iniş sebepleri, hadislerin vürûd sebebi, Kur’an-ı Kerim’in hükümlerinin pratik hayata tatbiki ve açıklanması ile Resul-i Ekrem’in (sav) peygamberliği süresince yaptığı icraat, ashabın nakilleri sayesinde bilinmektedir. Sahâbîlerin
İslamiyet’i tesis etmelerini ve Kur’an’ın
hükümlerini/nurlarını neşretmek hususundaki hizmetlerini ve İslamiyet için bütün dünyaya ilan-ı harp etmelerini çok yüksek ve kıymetli görülür. Bundan dolayı sahâbîlerin bir dakikada mazhar oldukları feyz ve mertebeye bir başkasının bir senede bile yetişemeyeceği ifade edilir.
650 views06:31
Aç / Yorum Yap
2022-06-18 09:30:39 Peygamber Efendimizin (s.a.v.) ilk halifesi, Silsile-i Sâdât’ın birinci halkası olan Hz. Ebûbekir (r.a.), Ashâb-ı Kirâm’ın en faziletlisidir. Peygamber Efendimizden (s.a.v.) iki sene sonra doğmuştur. Babası Ebû Kuhâfe (r.a.), annesi Selmâ bint-i Sahr’dır (r. anhâ).
Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem, insanları İslâm’a davet ettiği zaman Hz. Ebûbekir, hiç düşünmeden ve tereddüt etmeden Müslüman olmuştur. Müslüman olduğunda otuz sekiz yaşında idi.
Hiçbir delil aramadan Müslüman olduğu ve Mîraç mucizesini tereddüt etmeden tasdik ettiği için Sıddîk-ı Ekber lakabını aldı.
Hz. Ali kerremallâhü veche şöyle buyururdu: “Allâhü Teâlâ, peygamberi Muhammed Mustafa sallallâhü aleyhi ve sellem ile Cebrâîl’in lisanıyla Hz. Ebûbekir’i ‘Sıddîk’ diye isimlendirmiştir.”
Hz. Ebûbekir’in bir lakabı da ‘Atîk’tir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bir gün şöyle buyurdular: “Ey Ebûbekir! Sen, atîk (Allâhü Teâlâ’nın cehennemden âzât ettiği) bir kulsun” buyurdular. Bundan sonra ona Atîk lakabı verildi.
Hz. Ebûbekir, erkeklerden Resûlullâh’a (s.a.v.) ilk iman edendir. Müslüman olduktan sonra insanları imana davet etmiş ve başta Aşere-i Mübeşşere’den Hz. Talha, Hz. Osman, Hz. Zübeyr bin Avvâm (r. anhüm) olmak üzere birçok kişi, onun vesilesiyle Müslüman olmuştur.
Malıyla ve canıyla Peygamberimize yardımda bulunmuştur. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), “Ebûbekir’in malının bana verdiği faydayı, hiç kimsenin malı aslâ vermemiştir.” buyurunca Hz. Ebûbekir (r.a.) ağladı ve “Canım ve malım sana fedâ olsun, yâ Resûlallâh!” dedi.
Fakir Müslümanlara çok yardım etmiştir. Müslüman oldukları için işkence gören yedi köleyi satın alıp âzât etmiştir. Bilâl-i Habeşî ve Âmir bin Füheyre (r. anhümâ) bunlardan ikisidir.
İman ettiği zaman kırk bin dirhemi vardı. Hicret ettikleri zaman yalnız beş bin dirhemi kalmıştı. Tamamını Allah yolunda harcamıştı.
149 views06:30
Aç / Yorum Yap
2022-06-17 09:30:52 Efendimiz (ﷺ) bir sabah namazı sonrasında ashabına döndü ve dedi ki: " Ela ünnebikum bi hiyarikum/ Size en hayırlılarınızın kimler olduğunu bildireyim mi?" Sahabe hep bir ağızdan; "Bela Ya Resulullah!/ Evet Ya Resulullah:' dediler. Efendimiz dedi ki: "Sizin en hayırlılarınız görüldükleri zaman aziz ve celil olan Allah' ı başkalarına hatırlatan kimselerdir:'

[Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, c. 6, s. 459]
577 views06:30
Aç / Yorum Yap
2022-06-16 09:30:38 ESMÂ BİNTİ UMEYS

Esmâ binti Umeys (r. anhâ), ilk Müslüman olan hanım sahâbîlerdendir. Peygamber Efendimizin (s.a.v.) pâk zevcelerinden Meymûne (r. anhâ) vâlidemizin kız kardeşidir.
İlk eşi Cafer-i Tayyâr (r.a.) ile beraber Habeşistan’a hicret etti. Orada Abdullah, Avn ve Muhammed isimli çocuklarını dünyaya getirdi. Hayber’in fethi esnasında Medîne-i Münevvere’ye geldiler. Mûte Harbi’nde eşi Cafer (r.a.) şehit oldu. Sonra Hz. Ebûbekir (r.a.) ile nikâhlandı ve ondan Vedâ Haccı esnâsında oğlu Muhammed dünyaya geldi.
Kendisinden Hz. Ömer, İbn-i Abbâs, oğlu Abdullah bin Cafer, Kâsım bin Muhammed (r. anhüm) gibi Ashâb ve Tâbiîn’den pek çok kimse hadîs-i şerîf rivâyet etmiştir.
İslâmiyet’te, vefat eden kimsenin tabutla taşınmasını tavsiye eden ilk Müslüman odur. İlk defa Hazret-i Fâtıma radıyallâhü anhâ için hurma dallarından tabut yaptı.
Habeşistan’dan döndükleri zaman Hz. Ömer (r.a.), ona “Biz, hicrette sizi geçtik. Bu sebeple Resûlullâh’a sizden daha lâyığız.” demişti. Esmâ (r. anhâ), “Evet, öyle. Lâkin vallâhi sizler Resûlullah (s.a.v.) ile beraberdiniz. O, aç olanlarınızı doyurur, bilmeyenlerinize vaaz ve nasihat eder, dini öğretir ve sizlere en güzel ahlâkı bildirirdi. Biz ise uzakta, Habeşistan’da idik. Allâh’a yemin olsun ki ne yemek yiyebiliyorduk, ne de bir şey içebiliyorduk. Sıkılıyor ve korkuyorduk. Bu (katlandığımız eziyet ve sıkıntılar) Allah ve Resûlü’nün rızâsı içindi. Ben, bu söylediklerini aynen Resûlullâh’a söyleyeceğim.” dedi. Sonra gidip Resûlullah Efendimize (s.a.v.) olanları anlattı. Resûlullah Efendimiz de “Ömer ve arkadaşları için bir hicret vardır. Sizin için ise -ey gemi ehli- iki hicret vardır. Birisi Habeşistan’a, diğeri de bana.” buyurdular.
Esmâ (r. anhâ) şöyle anlattı: “Peygamber Efendimizin (s.a.v.) bu sözünü işiten gemi ehlinin (Habeşistan’dan Medine’ye hicret eden ashâbın) akın akın yanıma geldiklerine ve bana hadîs-i şerîfi sorduklarına şahit oldum. Onlar için dünyada bundan daha sevimli ve hoşlarına daha çok giden bir şey olmadı.”
1.0K views06:30
Aç / Yorum Yap
2022-06-15 09:30:20 Bir gün Hazreti Ali (radıyallahu anh), selam verip namazını bitirdikten sonra içini şöyle dökmüştü: "Ben Resûlullah'ın ashabını gördüm, tanıdım. Bugün onlara benzeyen hiç kimse görmüyorum. Vallahi onların (çok namaz kılıp secde etmekten) benizleri atar, saçları, başları dağılır, yüzleri gözleri toz içinde kalırdı. Sabahlara kadar ya Kur'ân okur ya namaz kılarlardı. Yanlarında Allah anılınca, rüzgârda ağaçların salındığı gibi salınırlardı. Gözlerinden yağmur gibi yaş boşalırdı, gözyaşlarıyla elbiseleri ıslanırdı. Allah'a yemin olsun ki, bugün insanlar gecelerini gaflet içinde geçiriyorlar."
523 views06:30
Aç / Yorum Yap
2022-06-14 09:30:25 Sahabenin önde gelenlerinden Abdullah b. Ömer, sahabeyi şöyle sena eder: "Doğru bir yol tutmak isteyenler, daha önce geçenlerin yolunu tutsunlar. Onlar, Hazreti Muhammed'in dava arkadaşları sahabilerdir. Onlar, bu ümmetin en hayırlıları, ilim bakımından en engin, gönülleri tertemiz ve tekellüfsüz insanlardır. Onlar öyle üstün bir topluluktur ki, Allah onları, seçkin Nebîsi için hususi olarak tercih etmiş, dinini bu mübarek toplulukla temsil ettirmiştir. Öyle ise, haydi siz de onların ahlâkını ahlâk edinin, onların yolunda yürüyün. Zira onlar, başka değil Hazreti Muhammed'in (aleyhisselâm) ashabıdır. Kabe'nin Rabbine yemin olsun ki onlar dosdoğru bir yolda yürümüşlerdir."
194 views06:30
Aç / Yorum Yap
2022-06-13 09:30:08 Hz. Enes diyor ki: “Bir adam, Rasûlullah’a gelerek: “Ey Allah’ın elçisi! Kıyamet ne zaman kopacaktır?” diye sordu. Efendimiz: “Sen boş ver kıyametin ne zaman kopacağını da bana, onun için ne hazırladığını söyle.” dedi. Adam: “Allah ve Resulü’ne karşı beslediğim sevgi dışında hiçbir şey hazırlamadım.”dedi. Bunun üzerine Efendimiz (sas) : “Şüphe yok ki sen, sevdiklerinle beraber olacaksın.” diye buyurdu.” Efendimiz’in kutlu lisanından tam 2286 tane hadis rivayet eden Enes b. Malik bu hadis ile alakalı şöyle bir itirafta bulunacaktı: “Efendimiz’den duyduğumuz ‘Kişi sevdiğiyle beraberdir.’ sözüne sevindiğimiz kadar başka hiçbir şeye sevinmiyorduk. Çünkü bu söz bizim için adeta bir düğün bayramdı. Bu sözü her ikrar edişimizde diyorduk ki: Bizler Hz. Peygamber’i, Hz. Ebû Bekir’i (ra) ve Hz. Ömer’i (ra) çok seviyoruz. Her ne kadar amellerimiz onlarınki kadar olmasa bile bu sevgimizin hatırına ahirette onlarla birlikte olmayı ümit ediyoruz.”
1.1K views06:30
Aç / Yorum Yap
2022-06-12 09:31:05 Esmâ binti Umeys radıyallâhü anhâ şöyle anlatmıştır:

Cafer-i Tayyâr ve arkadaşları radıyallâhü anhüm Mûte Harbi’nde şehit edildikleri gün, Resûlullah sallallâhü aleyhi ve sellem bana geldi.
Ben hamurumu yoğurmuş, çocuklarımın yüzlerini yıkayıp, onları yağlamıştım. Resûlullah (s.a.v.) yanıma gelip “Ey Esmâ, Cafer’in çocukları nerede?” diye sordular. Onları getirdim. Resûlullah (s.a.v.) onlara sarıldı, kokladı. Sonra gözleri yaşardı ve ağlamaya başladı.
Ben, “Yâ Resûlallah, zannederim Cafer’den size bir haber ulaştı” dedim.
“Evet, o bugün şehit edildi.” buyurdular. Kalkıp ağlamaya başladım. Bunun üzerine kadınlar etrafıma toplandı.
Resûlullah (s.a.v.) bana, “Ey Esmâ, kötü söz söyleme ve dövünme.” buyuruyordu. Sonra Resûlullah Efendimiz (s.a.v.) çıktı ve Fâtıma’nın (r. anhâ) yanına gitti. Fâtıma (r. anhâ) “Vah amcama!” diyordu. Resûlullah (s.a.v.) de “Ağlayanlar, Cafer gibisine ağlasınlar.” buyurdular. Sonra da “Cafer’in ailesine yemek hazırlayıverin. Çünkü onlar, bugün kendilerine bakacak hâlde değiller.” buyurdular.
Resûlullah (s.a.v.), kızı Fâtıma’yı (r. anhâ), Hz. Ali’ye nikâhladığı gün Fâtıma’nın odasına girmişti. Orada bulunan kadınlar hemen kalktılar. Onlarla Resûlullah (s.a.v.) arasında bir perde vardı. Fâtıma’nın (r. anhâ) yanında sadece Esmâ binti Umeys kalmıştı. Resûlullah (s.a.v.) ona kim olduğunu (neden orada bulunduğunu) sordular. O da “Ben, kızınızı kollayıp gözetmekteyim. Çünkü kadınlar için nikâhları esnasında kendilerine yakın duracak, bir ihtiyaçları olduğu zaman isteyebilecekleri bir kadın bulunmalıdır ki o da hemen isteklerini yerine getiriversin.” dedi. Bunun üzerine Resûlullah (s.a.v.) “Ben de Rabb’imden, seni önünden, arkandan, sağından ve solundan kovulmuş şeytanın şerrinden muhafaza etmesini istiyorum.” diye ona dua buyurdular.
840 views06:31
Aç / Yorum Yap
2022-06-11 09:30:38 SELMÂ (R. ANHÂ)

Selmâ (r. anhâ), Resûlullah Efendimizin (s.a.v.) kızı Fâtıma ve oğlu İbrahim (r. anhümâ)’nın ebeleridir ve sütanneleri olmakla da şereflenmiştir. Yine Hazret-i Fâtıma (r. anhâ)’nın gaslini yapan hanımlardan birisidir.
Selmâ (r. anhâ), Hz. Abbas’ın (r.a.) azatlısı olan Ebû Râfi’ ile evli idi. Bunlar karı-koca beraberce, Peygamber Efendimizin (s.a.v) ailesinin hizmetinde bulunurlardı.
Ashâb-ı Kirâm ile birlikte Hayber Fethi’ne katılmıştır.
Ebû Cehil’in, Resûlullah Efendimize (s.a.v.) eziyet ettiğini Hz. Hamza’ya haber verip Hz. Hamza’nın Müslüman olmasına vesîle olan hanım sahâbî de odur.
Peygamber Efendimizin (s.a.v.) hizmetinde bulunması hasebiyle kendisinden birçok hadîs-i şerîf rivâyet olunmuştur. Bunlardan birkaçı şunlardır:
“Resûlullah Efendimiz (s.a.v.)’e kılıç yarası veya taş, diken vesâireden bir yara isabet ederse hemen üzerine kına koymamı emrederdi.”
“Resûlullah Efendimiz (s.a.v.), kendisine başındaki ağrıdan şikâyette bulunan herkese ‘Hacamat ol’ buyururdu, ayaklarındaki ağrıdan şikâyet eden herkese de ‘ayaklarına kına yak’ buyururdu.”
Resûlullah Efendimiz (s.a.v.) buyurdular ki: “Bir kadın, eve hapsettiği bir kedi yüzünden cehenneme gitti. Kediyi hapsederek yiyecek vermediği gibi, serbest bırakıp dışarıda bir şey yemesine de mâni olmuştu.”
Bir hâtırasını şöyle anlatmıştır: “Bir gün Peygamber Efendimiz (s.a.v.) için yemek hazırladım ve sofraya getirdim. Efendimiz (s.a.v.), yanındaki Ashâb-ı Kirâm’dan bazıları ile ondan yediler. Çorbadan az bir şey kaldı.
O sırada Peygamber Efendimizin yanına bir A‘râbî geldi. Efendimiz (s.a.v.), onu da sofraya davet etti. A‘râbî, yemeğin tamamını birden alıverdi. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz (s.a.v.), ona ‘Yemeği bırak!’ buyurdular. O da bıraktı. Sonra tekrar ‘Bismillâh, de ve yemeğin kenarından ye.’ buyurdular. A’râbî de öyle yaptı ve karnı doydu, hattâ yemek yine arttı.”
608 views06:30
Aç / Yorum Yap
2022-06-10 09:30:25 SAHÂBÎCE SEVDA HUBEYB B. ADÎY RADÎYALLAHU ANHU

Tarihler Miladî 597’yi gösterdiğinde Medine’de dünyaya geliyor. Yani Nübüvvetin sesi Mekke’de yankılandığında Hubeyb, Medine’de 12-13 yaşlarında bir çocuktur. Medine’nin meşhur iki Arap kabilesinden olan Evs kabilesinin Amr b. Avfoğulları koluna mensuptur. Malum olduğu üzere bu kol, Kubâ Mescidi’nin olduğu yerin sakinleridir. O iki bahtiyar insan, Kubâ Mescidi’nin sahibi Külsüm b. Hidm ve Asr-ı Saâdet’in ilk öğrenci evinin sahibi Sa’d b. Hayseme de o kabiledendir. Nübüvvetin 10. senesinde Es’ad b. Zürâre ve beş arkadaşı sayesinde İslâm, Medine sokaklarında yankılanmaya başladığında Hubeyb de çok merak etmiş bu sedayı ve daha o günlerde iman şerbetini içmeye muvaffak olmuştu. O iman ettiğinde 22-23 yaşlarında gençliğinin zirvesinde bir delikanlı idi. Önceleri Es’ad b. Zürâre’nin daha sonraları Mus’ab b. Umeyr’in terbiyesinde yetişmiş, Efendimiz (sas) Medine’ye hicret ettiğinde belli bir seviyenin sahibi olarak gelip Efendimiz’e (sas) biat etmişti. Mescid-i Nebevî’nin inşaatı bitince Efendimiz (sas) bir rivayete göre 50 muhaciri 50 ensâra, bir diğer rivayete göre ise 83 muhaciri 83 ensâra kardeş kıldığında Hubeyb’in nasibine düşen küçücük yaşına rağmen bir şehadet aşığı olan Umeyr b. Ebî Vakkas olmuştu. Umeyr, meşhur sahâbî Sa’d b. Ebî Vakkas’ın küçük kardeşidir. Hicret edip geldiğinde Umeyr sadece 14 yaşlarında bir çocuktur. Efendimiz (sas) onu, o günler kendinden 9-10 yaş büyük Hubeyb’e emanet edecektir. Efendimiz’in (sas) ensâr-muhacir kardeşlerin belirlenmesinde iki tarafı da gözeten seçimi gerçekten takdire şâyandır. Bu işin nasıl isabet ile yapıldığının en güzel delillerinden biri de Hubeyb’in, Umeyr’e kardeş kılınmasıdır. O günden sonra bu iki kardeş cihad ayetlerinin nazilinden sonra sohbetlerinde konuştukları tek mevzu vardır; cihad ve şehadet…
723 views06:30
Aç / Yorum Yap