Get Mystery Box with random crypto!

Risâle-i Nûr İzah ve Notlar

Telgraf kanalının logosu bediuzzaman — Risâle-i Nûr İzah ve Notlar R
Telgraf kanalının logosu bediuzzaman — Risâle-i Nûr İzah ve Notlar
Kanal adresi: @bediuzzaman
Kategoriler: Din
Dilim: Türk
aboneler: 6.48K
Kanaldan açıklama

Risâle-i Nûr üzerine yapılan izah çalışmaları paylaşılmaktadır.
Takip ederek istifade edebilirsiniz.
Tavsiye Risâle-i Nûr Kanalları
@meclisikuran
@saidnursi
@risaleinur_imtihan
İletişim: bediuzzaman@protonmail.com

Ratings & Reviews

4.00

3 reviews

Reviews can be left only by registered users. All reviews are moderated by admins.

5 stars

1

4 stars

1

3 stars

1

2 stars

0

1 stars

0


En son Mesajlar 13

2021-08-25 16:12:01 Eğer bir kimsenin hakkı zayi olmuşsa veya hakkı zabtedilmişse hakkını aramaya itiraz hakkı doğar. Halbuki, mevcudatın Allah’a karşı hiçbir hakları yoktur ki veya haşa Allah (c.c) onların haklarını gasbetmemiş ki; mevcudat O’na karşı hakkını arasın. Zira O Malikü’l-Mülk’tür. Bütün mevcudat ise, O’nun mahluku, mülkü ve abididir. Mülk sahibi, mülkünde istediği gibi tasarruf eder. Mesela; O Malikü’l-Mülk, tekvini olarak ehl-i imanı cehenneme, ehl-i küfrü de cennete idhal edebilir. Allah’ın buna gücü yeter ve buna engel olacak bir sebeb de bulunamaz. Ancak Cenab-ı Hak, teklifi olarak iman edip salih amel işleyenleri ve takva dairesinde bulunanları cennete koyacağını, ehl-i küfür ve isyanı da cehennem ile cezalandıracağını va’detmiştir. Elbette va’dini yerine getirecektir. Ehl-i iman ve taati cennete koyacak, ehl-i küfür ve isyanı da cehenneme atacaktır. Bununla beraber cennet, lütf-u İlahidir. Cehennem ise, cezay-ı ameldir.
927 views13:12
Aç / Yorum Yap
2021-08-23 16:11:01 Demek Cenab-ı Hak, Malikü’l-Mülk olduğu için mülkünde istediği gibi tasarruf eder. Onun bu tasarrufuna hiçbir kimse, hiçbir surette itiraz edemez. Ancak dua ve niyaz ile O’na iltica etmek, lütfunu beklemek, bela ve musibetlere sabretmek, verilen nimetlere kanaat edip şükretmek, rıza ve memnuniyet göstermek vazifesidir
625 views13:11
Aç / Yorum Yap
2021-08-21 16:11:01 Yine Sen ey Malikü’l-Mülk! (Geceyi gündüz içine idhal edersin.) Geceleri kısaltır, gündüzleri uzatırsın. (Gündüzü de geceye idhal edersin.) Gündüzleri kısaltır, geceleri uzatırsın. Gündüzden sonra geceyi, geceden sonra gündüzü getirirsin. Buna kim mani olabilir? (Ve) Ey mülkün sahibi! Sen (diriyi, ölüden çıkarırsın.) Nutfeler, yumurtalar, tohum ve çekirdeklerden hadsiz zihayatı halkedersin. Manevî bakımdan da cahillerden alîmleri, kâfirlerden Müslümanları vücuda getirirsin. (Ölüyü de diriden çıkarırsın.) Neslin devamı için zihayattan nutfe, yumurta, tohum ve çekirdek gidi camid ve cansız maddeleri halkedersin. Keza manevi olarak alimlerden cahilleri, Müslümanlardan da kâfirleri yaratırsın. Bütün bunlar birer hikmet gereğidir. (Ve dilediğine hesapsız olarak) lütuf hazinelerinden meşakkatsiz olarak (rızık verirsin.) Maddî ve manevî nice nîmetlere nail kılarsın.”
779 views13:11
Aç / Yorum Yap
2021-08-19 09:11:01 “(De ki: Ey Allah'ım! Ey mülkün sahibi! Sen mülkü) saltanatı, makamı, maddî ve manevi işlerde tasarrufu (dilediğine verirsin) buna kimse mâni olamaz. (Ve mülkü dilediğinden) irade buyurmuş olduğun şahıstan veya kavimden (çeker alırsın.) Buna da kimse mani olamaz ve itiraz edemez. (Ve dilediğini aziz edersin.) Dilediğin kulunu dünya ve âhirette muvaffak ederek kadrini yükseltirsin. (Dilediğini de zelîl kılarsın.) Nimetten, devletten, şevketten mahrum bırakırsın. Zira hiç bir kimse, bizzat bir şeye sahip değildir. Veren de, alan da ancak Sensin. Ya Rabbi! (Hayır senin kudret elindedir.) Bütün hayır, bütün izzet ve şeref, senin irade ve kudretine bağlıdır. Artık hiçbir kimse nail olduğu bir nimetten, bir devletten dolayı mağrur olarak nîmete karşı nankörlükte bulunmamalıdır. Bunu Cenab-ı Hakk’ın bir lütuf ve keremi bilip karşılığında şükrünü ifaya çalışmalıdır. Şerrin Halık’ı da Sensin. Kul, şerri ister ve kesbeder. Sen de O’nu halkedersin. Her ne kadar şerri yaratan Cenab-ı Hak ise de şerre rızası yoktur ve kötülüğü emretmez. Kullar, kendi sahip oldukları kabiliyetlerini su-i istimal ederlerse ve irade-i cüz’iyelerini şer tarafına yöneltirlerse, Cenâb-ı Hak da onların bu halet-i ruhiyelerine, bu iradelerine binaen şerri vücuda getirir. Bu bir hikmet gereğidir. Teklif ve mükellefiyet kanununun bir neticesidir. Tecrübe ve imtihanın bir sırrıdır. Yoksa Cenab-ı Hak, daima kullarına hayırlı şeyleri emreder. (Şüphe yok ki; Sen, her şeye kadirsin.) Senin kudretin sonsuzdur. Mülkünde dilediğin gibi tasarruf buyurursun.”
707 views06:11
Aç / Yorum Yap
2021-08-18 01:24:12
Günahlar lisânın zevk-i rûhanisine ilişiyor..! @bediuzzaman
1.4K viewsedited  22:24
Aç / Yorum Yap
2021-08-17 09:10:03 Risale-i Nur mesleğinin dört esasından birisi şefkatdir. Yani Risale-i Nur talebesi, bu alemde cereyan eden mevt ve fenayı, zeval ve firakı, musibet ve meşakkati kalbin hassasiyeti ile anladıktan sonra onlara acıyıp şefkat eder. Bu şefkat ve merhamet neticesinde, hemen Rahim bir Zat’ın varlığına intikal eder. Madem Rahim’dir. Şefkat ve merhametle terbiye ettiği bu nazenin mevcudatı elbette yok etmez diye düşünür. Ahirete iman rüknü imdadına yetişir. Bu rükn-ü imani ile görür ki; şu mevcudat-ı alemin zeval ve fenası arkasında baki bir alem vardır. O Rahim-i Zülcemal, mevcudat-ı alemi oraya sevkediyor, diye inanır. Şefkatini Allah’ın şefkatinden daha ileri sürmenin ne kadar yanlış olduğunu anlar. Hem mesela; bir depremi düşünelim. Binlerce Müslüman, o depremde ölüyor. “Ne için bu depremde bu kadar insan öldü? Bu kadar mal zayi oldu?” Diye sual ederek şefkat ve rahmetini Allah’ın şefkat ve merhametinden ileri sürme. Haşa! Bunda zahiren bir zulüm görünüyorsa da hakikatte kaderin adaleti vardır. Zira kader-i İlahi adalet eder. O halde bu hadisede Rahim, Hakim ve Vedud isimlerinin tecellisine bak, o gözlüğü tak. Madem Halık-ı alem vardır ve bu alemde O tasarruf etmektedir. O’nun hikmet ve rahmeti bu işe nezaret eder. O’nun hikmet ve rahmeti, herşeyi ihata ettiğine göre, “O depremde vefat eden ehl-i imanın kendilerine göre bir mükafatı vardır.” de, rahmet ve hikmet-i İlahiyenin tecelliyatını müşahede et.
498 views06:10
Aç / Yorum Yap
2021-08-15 16:08:01 Mevcudatın Allah’a karşı bir hakkı yoktur ki; Ona karşı hak dava etsin. Zira semavat ve arzın ve içlerindeki her şeyin mülkü O’nundur. Bütün mevcudat, hem O’nun mülkü, hem de memlüküdür. Dünya saltanatı O’nun olduğu gibi; ahiret saltanatı da O’nun’dur. Burada tasarruf ettiği gibi; orada da tasarruf eder.
479 views13:08
Aç / Yorum Yap
2021-08-13 16:09:01 Mülk sahibi, mülkünde istediği gibi tasarruf eder.” Öyle ise Malikü’l-Mülk olan Cenab-ı Hakkın mülkündeki tasarrufatına hiçbir mevcudun itiraza hakkı yoktur. Mülkü dilediğine verir, dilediğinden alır. Dilediğini aziz, dilediğini zelil kılar. Geceyi gündüze, gündüzü geceye çevirir. Ölüden diriyi, diriden ölüyü çıkarır. Dilediğini zengin, dilediğini fakir eder. Vehakeza istediği mahlukunda, istediği tasarrufu yapar. Kimse O’nun bu tasarrufuna itiraz edemez.
262 views13:09
Aç / Yorum Yap
2021-08-11 16:07:02 Şu alemdeki tebeddülat ve tağayyürat, tahavvülat ve teceddüdat, mevt ve adem, zeval ve firak, musibet ve meşakkate karşı, hiçbir insanın, hiçbir hayvanın, hiçbir otun, hatta hiçbir zerrenin şekva ve itiraza hakkı yoktur. Çünkü kainat, tekamül kanununa tabidir. Cenab-ı Hak, kainatın ilk yaratılışından kıyamete kadar her şey için bir nokta-i kemal tayin etmiş, o şeyi, o nokta-i kemale sevk etmek için, mahiyeti bir model hükmünde olan o mevcudun üzerine vücud libasını giydirir, o libası keser, biçer, uzatır, kısaltır, sonunda da vefat ettirip ebedi aleme götürür. Orada ise hakiki kemale erdirir. Bu cihette hiçbir mevcudun itiraza hakkı yoktur. Çünkü her bir mevcud, kemale ermesiyle ve kemale sevkolunurken hadsiz ihtiyaçlarının karşılanması ve manilerinin def’ edilmesiyle ücretini peşinen almıştır. Artık şekvaya hakkı yoktur.
793 views13:07
Aç / Yorum Yap
2021-08-09 14:42:01 BİSMİLLAH, HER HAYRIN BAŞIDIR.
Bismillah, her hayrın başıdır.
Bismillah, İslâm nişânı olduğu gibi; mevcûdât ve mükevvenâtın lisanı ile vird-i zebanıdır.
Bismillah, acz ve fakrı nihayetsiz kudrete, rahmete rabtedip, Kadîr ve Rahîm’in dergahında aczi, fakrı en büyük ve makbul şefaatçi yapan mübarek bir definedir.
Bismillah, askere kaydolup devlet namına hareket ettirir. Kimseden korkmayarak devlet namına, kanûn namına, her işe, her şeye karşı dayanmayı te’min eder.

Bismillah, zerrecikler gibi tohumlara, çekirdeklere, koca ağaçları taşıttırır. Dağ gibi yükleri kaldırtır. Meyveli ağaçlar, hazine-i rahmet meyveleriyle ellerini doldurur, insanlara tablacılık ettirir. Bostanlar, içlerinde çeşit çeşit lezzetli taamları pişirir.
İnek, koyun, keçi gibi mübarek hayvanlar, rahmet feyzinden bir süt çeşmesi olur. İnsanlara Rahman namına takdim ettirir.
Nebatat ve ağaçların ipek gibi kök ve damarlarına, sert taşı, toprağı deldirir. Nazik, yeşil yapraklara, şiddet-i hararete karşı aylarca yaş kalmasını te’min ettirir.
Netice: Madem ki; her şey, manen bismillah diyor. Alah namına, Alah’ın nimetlerini bizlere veriyorlar. Biz de Bismillah demeli, Alah namına almalı, Alah namına vermeyen gafillerden almamalıyız.
Cenab-ı Hak, nimetlerine mukabil, biz muhtaçlardan zikir, şükür, fikir istiyor. Başta bismillah, zikir; ahirde elhamdülillah şükür; ortada bu kıymetdar harika-i san’at olan nimetler Ehad, Samed’in mu’cize-i kudreti, hedaya-yı rahmeti olduğunu düşünmek, derketmek fikirdir.
Ey Nefis!

Ebleh olmamak istersen, Alah namına ver. Alah namına al. Alah namına başla. Alah namına işle. Vesselam.

Hitâbat ve Münâcat-ı Hulûsiyye
295 views11:42
Aç / Yorum Yap