Get Mystery Box with random crypto!

Finans Gazetesi

Telgraf kanalının logosu diptenalanadam — Finans Gazetesi F
Telgraf kanalının logosu diptenalanadam — Finans Gazetesi
Kanal adresi: @diptenalanadam
Kategoriler: ekonomi
Dilim: Türk
aboneler: 5.81K
Kanaldan açıklama

Ekonomi Politik yüksek analiz platformudur. 55 analistin hizmet verdiği profesyonel bir gazetedir. Siyasi ve ekonomi gelişmelerini kur ve konjonktüre uygulayarak yorumlar,günlük yayınlarız
Yatırım tavsiyesi istenmez verilmez. Tecrübe paylaşımı yapmaktayız

Ratings & Reviews

1.67

3 reviews

Reviews can be left only by registered users. All reviews are moderated by admins.

5 stars

0

4 stars

0

3 stars

0

2 stars

2

1 stars

1


En son Mesajlar 5

2021-07-03 19:51:08 İkinci El Eşya Alım Satımı

Sizce sahip olduğumuz her şey yepyeni olmak zorunda mı? Ya da siz her şeyi yeni alabilecek ekonomik güce sahip misiniz?

Türkiye şartları maalesef hepimize istediğimiz her şeyi alma imkanı sunmuyor ama ihtiyacımız olan şeyleri de almak zorundayız pek ne yapmamız gerekiyor bu durumda? Tabi ki ikinci el eşyalara yönelmemiz gerekiyor.

ikinci el eşya alışverişinin tarihi yüzyıllar önceye kadar yani 1300'lere dek uzanmakta. Eski dönemlerde pahalı giysileri alım gücü yetmeyen insanlar bu yöntemi kullanmaya başlamışlar o günden bugüne kadar teknolojinin gelişmesi ile birlikte ikinci el eşya sektörü oldukça büyümüş. Bugün birçok sitede isteyen herkes ikinci el eşya alabiliyor veya satabiliyor.

ikinci el eşya alırken kimi zaman insanlar tereddüte düşebiliyorlar. Mesela giysi alırken hijyenden emin olamadıkları söylüyorlar veya bazı takıntıları oluyor ya da sadece giysi değil kitap alırken, ev eşyası alırken bile sürekli aldıkları şeylerin yeni olmasını istiyorlar ama bilmedikleri bir şey var ki o da o da şu; ikinci el eşya almanın birçok faydası var.

Peki ikinci El Eşya Alım Satımının Ne Gibi Faydalar Var?

-Kaliteli ürünleri uygun fiyatlara sahip olmak: Eski eşya alanlar, kaliteli ürünlere bütçelerini zorlamadan ulaşabilirler.

-Bütçenize katkıda bulunur: İkinci el eşya satın alarak bütçenizi zorlamadan almak istediklerinize sahip olursunuz.

-Bütçe oluşturmanızı sağlar: Elinizde bulunan ve uzun zamandır kullanmadığınız, ihtiyaç duymadığınız ürünleri satarak bütçe oluşturma imkanınız oluşur. Bu sayede ikinci bir geliriniz olur.

-İsrafı önler: Gereksiz masraftan kaçınmış olursunuz.

-Depolarda gereksiz eşya birikimini önler: Sahip olduğunuz ve kullanmadığınız eşyaları satarak evinizde alan açmış olursunuz.

-Doğayı korumanızı sağlar: Özellikle teknolojik aletler olmak üzere diğer her şey için, doğal kaynakların korunmasını sağlar ve gereksiz çöp oluşumunu önler.


İkinci El Eşya Alırken Dikkat Etmeniz Gerekenler

-İlk olarak kendinize sormanız gereken ilk soru "alacağınız ürün sizin için ekonomik olacak mı?" aynı ürünün sıfırı ile ikinci eli arasında az bir fark olması durumunda, ikinci el ürünü tercih etmek bir hata olur.

-Alacağınız ürünün kalan ömrü ne kadar? dayanıklı mı? önemli iki sorundur. Alacağınız ürünü muhakkak denemelisiniz. Örneğin bir koltuk takımı alacaksınız mutlaka oturmalı; kumaşını, yaylarını kontrol etmelisiniz.

-Almak istediğiniz ürün ihtiyacınızı karşılayacak özelliklere sahip olmasına dikkat edin.

-Elektrikli eşyalarda ise her zaman daha fazla detaycı olmalısınız. Çünkü alacağınız ürünün sadece çalışıyor olması herhangi bir sorunu olmadığı anlamına gelmez. Fiyatı değerinin çok aşağısında olan ürünlere ise itibar etmeyin. Ne demiş birileri: "Ucuz etin yahnisi yenmez" demişler sonuçta.

İkinci el kıyafet, koltuk, ev eşyası almak; ikinci el araba veya ev almaktan farksızdır.

Özellikle yeni evlenecek olan arkadaşlara tavsiyem şu ki: Her şeyiniz yepyeni olmak zorunda değil muhteşem koltuklara, ev eşyalarına sahip olmak zorunda değilsiniz. Toplumun baskılarından kurtulun ve gereksiz masraftan kaçının.
Unutmayın sizi aylarca taksidini ödeyeceğiniz, kredi borcu ödemenize sebep olacak çok güzel koltuklar, beyaz eşyalar mutlu etmez; huzurlu eviniz mutlu eder.

@teymamatias
Ayşe Asman
1.6K viewsMARKOF, edited  16:51
Aç / Yorum Yap
2021-07-01 23:45:13 DOLAR NE OLACAK?

Malum piyasa çalkantıda. Fed parasal genişlemenin sonunu işaret etmeye başladı ve ters repoyla piyasadan 1 trilyona yakın para çekti. Köpüğü aldı. Emtialarda değer kaybı var majör paralarda değer kaybı var gelişen ülke paraları değer kaybediyor. Peki lira nasıl oluyor da durağan? Hatta günü artıda bile kapatabiliyor?

Elbette para girişleri var elbette kamu bankaları yine bişeyler deniyor ancak esas mesele bundan farklı.

Aslında olan şu, dolar şuan 8.7x bandında. Ve bu bir rekor zirve sayılır. Yatırımcı bu rekorun tazelenmesini bekler durumda. Dolar ne kadar yüksekse satışı da o nebze artar alışı da bir o kadar tedirgin eder. Fiyatların böyle durağan olmasının temel sebebi bu. Eğer dolar yaşanacak bir olay neticesinde bu çıtayı sertçe aşarsa alıcılar çekinmeyi bırakacaktır. Gideceği yerleri de kestiremeyiz.

Ülkedeki kriz ekonomik krizi aştı siyasi bir krize dönüştü. Ve bunun çözümü de yok. En azından birkaç sene yok. Daha büyük çalkantılara da gebe olabiliriz. Bu yüzden dolar mutlaka sepette bulunmalıdır. Risk çok büyük olduğu için oranını da ona göre belirlemelisiniz.

Geç saatte makale yayınladığım için kusura bakmayın.

DAYI
1.2K viewsDAYI, edited  20:45
Aç / Yorum Yap
2021-07-01 22:11:12 COVID VE SONRASI

Aşılamalar son hız devam ediyor, hayat büyük bir hızla o kalabalık ve gürültülü haline geri dönüyor. Bir yandan hastalıktan kurtuluyoruz diye sevinirken, bir yandan ‘ne yaşadık biz yaa?’ diye soru işaretleri içindeyiz.

Her türlü komplo teorisiyle hastalığa, aşıya, bilime karşı çıktık milletçe. Yeri geldi genimiz hastalığa dirençli oldu, yeri geldi aşıyla çipi kanımıza enjekte ettiler. Tabi ki farkımızı ortaya koyacaktık, koyduk da.

Göstermelik yasaklar, bir açılıp bir kapanmalar artık yerini tam açılmaya bıraktı. Maskeleri çöpe atmak da hiç uzakta durmuyor.

Peki bundan sonra ne olacak?

Kimimiz yakınlarını kaybetti bu süreçte, kimimiz hiç bilmediğimiz hastalıklarımızı öğrendik, yeni yeni ilaçlar kullanmaya başladık.

Kimimizin işi dükkanı battı, bir sürü maddi sıkıntıya girdik. Tahmin edilen vakitten erken bir şekilde de aşılamalar ve açılmalar yapıldı.

Plansız yaşamanın, tedbirsiz adım atmanın/ticaret yapmanın yaraları henüz taze iken belli ki yeni bir hayat çizmemiz gereken bir dönemdeyiz.

Peki yeni dünyaya, yeni düzenin ilk ayak seslerine uyum sağlamak için ne yapıyoruz? Nasıl bir plan yaptık?

Bundan sonrası için işimizi, kariyerimizi, yeteneklerimizi hakkıyla revize etmek ve uzun vadeli planlar yapmanın tam zamanıdır. Kaosun en yoğun olduğu yerde yeni düzen çok yakındır, yeni düzeni erken görüp adapte olansa kaosu fırsata çevirir.

Bizlere de bugün, kaos sonrası yeni bir yol, yeni bir bakış açısı kazanmak düşer.

Saygılar, selamlar

Hekim Postası
1.3K viewsHekim Postası, 19:11
Aç / Yorum Yap
2021-06-28 18:12:48 DTÖ(Dünya Ticaret Örgütü):
G20 ülkeleri ticarette pandemi döneminde alınan tedbirleri kaldırıyor.
G20 ülkeleri ticarette pandemi döneminde alınan tedbirlerin %49'unu şu ana kadar kaldırdı.
1.7K viewsMahmud Taş, 15:12
Aç / Yorum Yap
2021-06-28 08:46:32 Göçmen kuşlar deney kafesleri ile başlama noktalarından başka bir yere götürülseler ve daha önce hiç göç etmemiş olsalar dahi, oldukça ilginç bir şekilde normal göçmen kuşlarınkine pratik anlamda benzer bir biçimde yön tercihlerini sergilemişlerdir.

Manyetovizyon ve Posta Güvercinleri 

Posta güvercinlerinin savaş sırasında interneti hackleme, telsiz ve telefon dinleme tehlikesinden uzak olarak kritik istihbaratı hedefe taşıma konusundaki güvenirliği %98’tir. Güvercinler insana neredeyse teknolojiye gerek yok dedirtir ama bu beceriyi kuantum fiziğine borçlular. Öyle ki Dünya’da her yıl 50 milyar kuş göç ediyor ve küçücük kolibrilerden kartallara kadar birçok göçmen kuş yolunu bulmak için manyetovizyon (manyetik görüş) kullanıyor. Bu da Dünya’nın manyetik alanına dayalıdır:

Gezegenimizin dev bir elektromıknatıs olduğunu söylersek abartmış olmayız ki ürettiği güçlü manyetik alan atmosferi zararlı güneş rüzgarından korumaktadır.

Twitter ve Telegram : @mirmasii



 
1.4K viewsMehmet Kurt, 05:46
Aç / Yorum Yap
2021-06-28 08:46:32 KUŞLARIN YÖN BULMA YÖNTEMLERİ

Kuşlar, özellikle de göçmen kuşlar binlerce kilometre uzaklara göç ederken nasıl oluyor da yönlerini şaşmadan nokta atışı buluyorlar? Daha önce geldikleri rotayı unutmadan, aynı rotayı tekrar kullanarak gidecekleri yere nasıl gidiyorlar? Biz insanlar olarak bilmediğimiz bir yere giderken hatta daha önce gittiğimiz yerler bile olsa son teknoloji ile donatılmış telefonlarımızdan navigasyon açmadan, gideceğimiz yere gidemiyoruz. Şaşırtıcı değil mi? aklı bile olmayan kuşlar navigasyon kullanmadan binlerce kilometre gidiyor. Biliyoruz ki Dünya’nın coğrafik kutup noktaları ile manyetik kutup noktaları birbirine oldukça yakın. Bu sayede Dünya’nın manyetik alanından faydalanan pusulalar, yolumuzu bulmada yardımcı olabiliyor. O halde göçmen kuşlar nasıl yönlerini bulurlar sorusunun bir diğer cevabı, manyetik alanı algılıyor olmaları olabilir mi?

Göçmen kuşlar kaybolmadan binlerce kilometre yolu nasıl kateder? 

Göçmen kuşların göç yolculukları, olağanüstü görüntüleriyle insanoğlunun çok eski çağlardan beri merakını cezbetmiştir. Ornitologların ve diğer araştırmacıların yaptıkları çalışmalar, göçmen kuşların iki uç nokta arasında aynı rotayı izleyerek göç ettiklerini göstermiştir. Peki kuşların bu üstün yeteneklerinin ardında yatan sır nedir?

Ornitologlara göre, görsel belirteçler, özel sesler, farklı kokular ve hatta sosyal ipuçları, kuşların yolunu bulmasında rol oynuyor. Binlerce metre yüksekte uçtuğunuzu düşünün tıpkı bir haritaya bakar gibi nehirler, ormanlar, dağlar gibi doğal yeryüzü şekillerini görebilir ve bu doğal haritaya bakarak yolunuzu bulabilirsiniz. Tabi ki sadece bu özellikleri mi var? Hayır elbette daha en önemli özelliklerinden bahsetmedim.

Doğal Pusula

Kuşların gaga ve boyun kısımlarında ferromanyetik tanecikler olduğunun görülmesi, göçmen kuşların yollarını nasıl buldukları sorusu ile ilgili yeni bir keşfin yapılmasını sağlamıştır. Ferromanyetik tanecikler, kuşun Dünyanın manyetik alanının kuvvet çizgilerine göre yönlerini tayin edebilmelerine imkan vermektedir. Yani kısacası kuşlar dünyanın manyetik alanını gagalarında taşır.

Bu tezin doğruluğunu sınamak için yapılan deneylerde kuşların vücuduna, ferromanyetik tanecikleri etkisiz kılacak güçlü bir mıknatıs bağlanır ve yön bulma kabiliyetlerinin sürüp sürmediği gözlemlenir. Mıknatıs bağlanan kuşlar yönlerini bulamazlar. Bir başka deneyde ise yapay güney manyetik dalgası yaratılmış ve kuşların bu manyetik dalgaya göre hareket yönlerini belirledikleri gözlemlenmiştir.

Ancak ferromanyetik tanecikler sayesinde elde edilen bilgiler, tek başına kuşun yolunu bulmasına yetmez. Bu bilgiler kuşun gözlerindeki foto reseptörlerden gelen bilgilerle birleştirerek adeta doğal bir pusulaya dönüşür.

Doğal pusulaya benzettiğim bu özellik manyetik alan algılayıcısının kuşun retinasındaki hücrelerde nasıl bulunabildiği ve nasıl bir mekanizma ile çalıştığı konusundaki araştırmalar devam etmektedir. Hatta bu alan kuantum biyolojisinin de yeni alanlarından biridir.

Sonuç olarak: Aydınlatamadığımız alanlarla ilgili birçok teori geliştirilmiş olmakla birlikte kuantum açıklaması bilim dünyasında daha fazla taraftar bulmaktadır. Göçmen kuşların yollarını nasıl buldukları konusu çok önemli bir konudur.

Uzay-Zamansal Programları

Her yıl tahminen 50 milyar kuş tüm dünyayı kuşatan bir yol ağı içerisinde göç yolculuğunu gerçekleştirmektedir. Göçmen kuşların başarılı bir göç için kapsamlı, detaylı ve doğuştan gelen “uzay-zamansal” programları vardır. Bu tarz programlar gayet açık bir biçimde genç ve tecrübesiz kuşların bile, yetişkinlerin kılavuzluğu olmadan göç etmelerini mümkün kılar. Kuşlar bunu “vektör navigasyon” sayesinde yaparlar: Genetik olarak önceden kararlaştırılmış göç yönü ve yine önceden kararlaştırılmış zaman planından oluşan bir vektöre bakarak bunu yaparlar. Bunu kalkış zamanlarının genetik fatörlerle programlanması takip eder.
1.2K viewsMehmet Kurt, 05:46
Aç / Yorum Yap
2021-06-26 16:33:22 Mutlu Toplumlar Neden Mutlu? / Mutsuz Toplumlar Neden Mutsuz?

* 19 Mart tarihli BBC’nin BM’lerin yapmış olduğu araştırmayı yayınladığı ve ülkemizde de ilgi gören bir mutluluk endeksi raporu meselesi var.

Nedir bu MUTLULUK ENDEKSİ RAPORU ?

* Dünyanın 149 ülkesinin en mutlu ülkelerini sıralamışlar ve ‘’DÜNYA MUTLULUK RAPORU’’nda en mutlu ilk 10 ülkenin 9’u Avrupa ülkesiymiş.

Hızla büyüyen, kalkınan ve kıskanılan güçlü ülkemizin 149 ülke arasından bu rapordaki sırası 104. Evet, 104. En mutsuz ülke ise Afganistan olmuş. Peki ana akım medyada ya da iktidara taraf medyada ve sokakta bu medyanın etkisindeki insanlara bakarsak böyle bir durum söz konusu değil.

* Ama biz yine de tüm dünyanın kabul ettiği bu rapordan hareketle ve bizim de en tepedeki ülkelerin insanlarının mutlu olduğu inandığımızı varsayarak asıl soruyu soralım:

NEDEN MUTLU DEĞİLİZ? YA DA MUTLULUĞUMUZU ETKİLEYEN ŞEYLER NELERDİR?

* Birinci cevabımız ekonomik refahtan geçmektedir. Duyarız değil mi ekonomik büyüme sözlerini? Şu kadar büyüdük, gelecek yıl çift haneli büyüyeceğiz? Ama asıl mesele ekonomik kalkınmışlık veya refah ile bağlantılıdır.

Çin örneğini bilirsiniz; aylık asgari ücret 250-300 USD dolaylarındadır ve Çin’i biz ekonomik büyümesi ile anarız. Halkın refah düzeyi ve ekonomik kalkınmışlığı ise söz konusu halkın alım gücünü, sosyo-kültürel aktivitelerini, insanın yaşam süresini ve günlük yaşamında insanca yaşayabilmesini ifade eder.

Kısacası ekonomik refaha ulaşmış bir ülkede insanların yaşam alanları da genişler ve netice de mutludurlar. 1990’lardan itibaren ekonomik kalkınmanın insan unsurunu unutulduğunun farkına varılmıştır denebilir. A

* İkinci olarak siyasi rejim, adalat ve insan hakları da etkili olmaktadır. Bu üç mesele aslında birbirleri ile sıkı sıkıya bağlı ayrı bir makale konusu olabilecek bir konuyu teşkil ediyor.

Batı demokrasilerinden bireyin özgür, bağımsız ve baskı altında olmadan yaşayabilmesi, fikirlerini özgürce dile getiriyor ve hapis cezası veya ölüm tehdidi ya da sürgüle karşılaşmıyor olması önemli bir etmen. İktidarı eleştirince sürülmeyeceği bilmek ya da ne olacağını bilememek mutluluğu en nihayetinde etkiler.

* Bu noktada zaten devreye de adalet giriyor. Tüm halkın için tarafsız ve ortak bir adalet sisteminin büyük ölçü de uygulanıyor olması önemli. Vergi verirken, temel hakları kullanırken ve her anlamda kayırma olmadan bir hukuk sisteminin işleyeceğini bilmek etkileyecektir değil mi?

Vergi kaçırırken, yasalara aykırı iş tutarken veya sadece belirli bir zümreye menfaat sağlanırken bu zümrenin adaletin kılıcını görmemesi elbette halkın duygularını da etkileyecektir. Kısaca atı alan Üsküdar’ı geçmiş biz burada sürünüyor der ve ülkeyi terk etmeyi bile düşünebilir. Düşünüyor da zaten.

* Adil gelir dağılım, eğitim ve sağlık gibi hizmetlere eşitçe ulaşabilmek, yolsuzluğun, rüşvetin minimum olması, çalışma saatlerinin kısa ve insanın yaşamına ayıracağı vaktin daha uzun olması ve kısaca tekrar yukarıda değindiğimiz ‘’insana gerçek somut koşullarda değer verilen’’ bir ortamın olması mutluluk katsayınızı da belirliyor.

* Böyle ülkelerde güven duygusu da yüksek oluyor. Ayrıca stres seviyesinin asgari düzeyde olduğu ülkeler de mutlu oluyor. İş hayatında baskı altında, sosyal yaşamda gergin, adaletin belirli bir zümreye sağlandığı ve ister siyaset ister iş hayatında olun eleştirdiğinizde dışlandığınız bir ortam sizlere mutluluk sağlamayacağı açık.

Şimdi 104. sırada olan bir ülkede yaşayan sizler siz düşünün neden mutsuz olduğunuzu.

Gerçekleri kendinize açık açık söyleyin. İyi günler dilerim.

Mr. Clavius
Twitter : @mrclavius
886 viewsMrclavius, 13:33
Aç / Yorum Yap
2021-06-25 21:05:37 Z Kuşağı

Özellikle son zamanlarda herkesin dilinde bir Z kuşağıdır almış başını gidiyor. Peki ne bu Z kuşağı dedikleri şey? Ya da kim bu Z kuşağı?

Z kuşağı kavramını anlamak için öncelikle kuşak kavramını anlamamız gerekiyor. Türk dil kurumu felsefi terimler sözlüğüne göre kuşak kavramı, aşağı yukarı aynı yıllarda doğmuş olup, aynı çağın koşullarına sahip olan, dolayısıyla birbirlerine benzer sıkıntıları, yazgıları yaşamış, benzer ödevlerle yükümlü olmuş kişiler topluluğu olarak tanımlanıyor.

Kuşakları doğdukları yıllara göre tanımlarsak hala yaşamakta olanlar şu şekilde isimlendiriliyor ;1925-1945 arası "sessiz kuşak", 1946-1964 "bebek patlaması (baby boomer)", 1965-1979 arası "x kuşağı 1980-1990 9 arası y kuşağı" ve kim araştırmacılara göre 1997-2012 kimilerine göre ise 2000-2021 arası tarihleri arasında doğanlar "Z kuşağı" olarak adlandırılmışlar.

Her ne kadar insanları kalıplar içerisinde yerleştirmeyi doğru bulmasam da her kuşakta olduğu gibi Z kuşağının da bazı ortak özellikleri olduğu söyleniyor. Z kuşağı, kimilerine göre bireysel, sorgulayıcı, internet üzerinden sosyalleşen, bilgiye çabuk ulaşması nedeniyle kolay sıkılgan, antiotoriter olarak tanımlanırken kimilerine göre ise saygısız, hiçbir işe yaramayan, düzensiz, şükürsüz bireyler olarak tanımlanıyor.

Her iki gruba da tamamen haklı veya tamamen haksız demek doğru değil çünkü kuşakları oluşturan bireyler, benzer bazı özellikler taşısa da her birey biriciktir ve kendine özgü bir karakteri vardır.

Z kuşağı ne istiyor?

Zaman ilerliyor ve ve her ne kadar Türkiye'de bazı şeyler hep aynı kalsa da dünya değişiyor. Teknoloji gelişiyor yani Z kuşağından önceki kuşaklar da yaşayan insanların yaşadığı gibi bir dünya yok. Z kuşağının ilk olarak istediği şey sanırım diğer kuşakların onları kendileri ile yaşadıkları dönemleri kıyaslamamaları.

Teknolojinin gelişmesi ile Z kuşağı, yurt dışında yaşayan akranlarının hayatlarını görüyor ve ister istemez "Neden benim hayatım böyle değil?" diye sorguluyor. Z kuşağı, en basit bir kitaba telefona veya herhangi bir şeye ederinin birkaç katı para vermek istemiyor, okul bitince "İş bulabilecek miyim?" kaygısı yaşamak, "fikirlerimi dile getirirsen başıma bir şey gelecek mi?" diye düşünmek istemiyor.

Z kuşağı yaşamak zorunda olduğu hayatı değil yaşamak istediği hayatı yaşamak istiyor. İşte bunun için Z kuşağının en büyük ortak isteği sanırım yurt dışına gitmek istemesi, çünkü biliyor ki ne kadar çabalarsa çabalasın bu şartlar altında o hayalindeki hayatı hiçbir zaman yaşayamayacak gerçi bu istek sanırım Türkiye'de yaşayan her mantıklı insanın isteği..

Sizce Z kuşağı ne istiyor?

Ayşe Asman
@teymamatias
837 viewsMARKOF, 18:05
Aç / Yorum Yap
2021-06-23 20:07:47 Bağırsak iyileştirme protokolü, bağırsak mikrobiyotasını yeniden dengelemeyi ve hasarlı bağırsak astarını onarmayı amaçlar. Bu protokol 3 aşamadan oluşur: bağırsak temizleme aşaması, onarım aşaması ve üreme aşaması.

Bağırsakları iyileştirmek zaman alır, bu nedenle en iyi sonuçları elde etmek için önerilen 12 hafta boyunca bu yönergeleri takip etmek en iyisidir. Semptomlar hafifse, her aşamayı yalnızca iki hafta azaltabilirsiniz.

1 - Bağırsak temizleme aşaması: Bağırsak iltihabını azaltır ve sisteminizdeki toksinleri temizler. Bağırsak ph'ını yatıştırmak ve yeniden ayarlamak için önerilen sıvıları eklerken tüm tahriş edicileri (gluten, şeker) ortadan kaldırın.
Bakteriyel aşırı çoğalmayı, parazitleri öldürmek için bir antimikrobiyal formül önerilir ve genellikle sağlıklı gıda mağazalarında bulunan lavanta yağı, kekik yağı, kekik, kara ceviz kabuğu, pelin ağacından yapılır
.
Kolon temizleme formülü, antimikrobiyal bitkilerin bağırsaklarınızdan süpürdüklerini ortadan kaldırmaya yardımcı olur. Aşırı bakteri üremesi, kandidiyazis, SIBO'dan muzdaripseniz, tüm şekerleri çıkarmak gerekir

2 - Onarım aşaması: aynı diyet planıyla devam edin ve bağırsak iyileştirme takviyeleri ekleyin. Aşama 1'den sonra, tahriş edici maddelerin uzaklaştırılmasıyla bağırsak iltihabı azalmalı ve herhangi bir aşırı büyüme durmalıdır

Şimdi bağırsak astarını tamir etme ve yeniden inşa etme zamanı. Önerilen takviyelere ve zaman çizelgesine bağlı kalın

3 - Yeniden doldurma aşaması: Bir kez temizlenip onarıldıktan sonra, bağırsakları iyi bakterilerle yeniden doldurma ve yok edilen yiyecekleri geri getirme zamanı (slaytlar-faz 3). Yiyecekleri yeniden verirken semptomları izlemek gerekir.

Şiddetli bağırsak sorunları olanlar, uzun süre glütensiz devam etmelidir.

Diyet ve uyguanış şekli şu şekildedir.
1.Faz:Bağırsak temizliği( 1-4 hafta)
Tüm gluteni ortadan kaldırın ve diğer tahılların tüketimini sınırlayin.
Tüm inek süt ürünlerini, şekeri , alkollü içecekleri , diyet ve normal alkolsüz içecekleri çıkarın.
Kafeini günde 1 sefer ile sınırlayın.
Paketli gıdalardan kaçının
Şişelenmiş /konserve ve sos yiyecekleri çıkarın
Fruktoz tüketimini azaltın (fruktoz meyve sekeridir. Çilek, narenciye tercih edin.)
Güne ılık limonlu su ile başlayın .
Yemeklerden önce 1 yemek kaşığı elma sirkesi
Yatmadan önce ; eliminasyon için magnezyum oksit kolon temizleme formülü alın.

2. Faz: Onarım Fazı (5-8. hafta)
Süt içermeyen , glutensiz, şekersiz diyete devam edin.
Alkolsüz , sınırlı kafeinli ve düşük şeker oranlı meyveler(çilek) ile devam edin.
Paketlenmiş soslardan kaçınmaya devam edin.
Her sabah limon suyuna devam edin.
Yemeklerden önce 1 kaşık elma sirkesine devam edin.
Bağırsak iyileştirme takviyelerine başlayın ;
Glutamin: günde 4 Gr , suya ekleyin.
Balık yağı : günde 2-3 Gr yemekle birlikte alın
Çinko : yatmadan önce 30 mg
Zerdecal: yemekle birlikte 500mg
Papatya, karahindiba, zencefil çayı için.

3. Faz: Yeniden Üreme (9-12. hafta)
Iyi bakterilerle üretmeye geçin. Günde 50-100 milyar ünite ,aç karna, probiyotik kullanımı
Her yemekten sonra sonra sindirim enzimleri takviyesi alın
Glutamin ile devam edin
Balık yağı il devam edin
Sıcak limon suyu ve elma sirkesi ile devam edin.
Bol miktarda bitki temelli lif tüketin ( prebiyotik alımı açısından)
2 hafta boyunca günde 1 kez süt ürünleri yeniden başlatın, ardından artırın.
Düşük fruktozlu meyveler + günde bir kez başka meyveler ekleyin .
Bağırsaklarin sevdiği yiyecekleri kullanın ; zencefil, yapraklı yeşillikler, psilyum kabuğu , chia, keten tohumu , kenevir, kefir , rezene…

Bir diyet protokolüne bu kadar uzun süre devam etmek ürkütücü gelebilir ama unutmayın, mesele diyet yapmak değil, semptomları ve hastalıkları ortadan kaldırmaktır.
610 viewsSemih Küçükceylan, 17:07
Aç / Yorum Yap
2021-06-21 23:23:28 Zira onun hilafetinde, adam kayırma yoktu, zengin iş adamlarına vergi affı gelmiyordu, zenginler vergiden muaf tutulurken fakir fukaraya ödemediği vergilerden dolayı cezalar ödetilmiyordu. Hatta fakirlerden herhangi bir vergi talep edilmiyordu. 100 lira kazandıysan 18 lirası benim demiyordu devlet. Falanca köprüden geçtin, şu kadar vergi, geçmediysen bu kadar vergi diye bir anlayış yoktu.

İslâm insanları, yeryüzünde helal ve temiz bir şekilde kendi rızıklarını kazanmaya teşvik eder. Sadece sınırdan geçti diye kimseden gümrük vergisi almaz. İnsanların serbest bir şekilde piyasa kurabilmesini ister İslam. Bu pazara sadece bu pazarın vergisini verebilecek kadar parası olanlar girip ticaret yapabilir gibi bir fırsat eşitsizliğine ya da fırsatçılığa müsaade etmez İslam. Sadece, ısrarla gümrük vergisi almaya devam eden ülkelere, kısasen ve caydırıcılık anlamında aynı oranda gümrük vergisi içtihaden koyulabilir.

İslam her işte zulmü def edip adaleti tesis etme prensibini ön planda tuttuğu gibi vergi konusunda da aynı prensibini korumuş ve toplumsal adaleti teorik olarak ön gördüğü gibi pratik olarak da ikame edebilmiştir.

1/40 oranıyla talep edilen zekat vergisi, %2.5 oranıyla bilinen en düşük, en ucuz vergidir ve kimlere nasıl ve ne şekilde verileceği bizzat Allah -azze ve celle- tarafından belirlenerek vergi toplanma ve dağıtımında vuku bulabilecek her türlü suistimalin önüne kalın ve sert bir set çekilmiştir. Şer'î vergiler içerisinde en büyük yere sahip olan zekat vergisi, yardım edilmiş fakirler değil, bitirilmiş fakirlik sonucunu ortaya koymuştur, uygulandığı taktirde yine koyacaktır.

Şimdi sorun!
Asgarî ücretlinin bir avuç parasının dahi yarıya yakını vergi olarak geri alınırken, elinin altında asgari ücretlilerden bir ordu bulunan "büyük patronların" vergisi afediliyorsa bu vergi sistemi zulmün ve adaletin arasında ki çizginin ne tarafında durmaktadır? Zulüm tarafında mı? Adalet tarafında mı?

Yine tekrarlayalım. Vergi öyle hassas ayarlara sahip bir araçtır ki, doğru uygulandığında adaleti tesis ederken, doğrudan biraz taviz verildiğinde zulmün gölgesini halk üzerine düşürür.

Vergi ve vergiyi talep edenler, iki zıt tarafın arasındaki ince bir çizgi üzerinde durur. Adaletin ve zulmün arasında...

| YAHYÂ
t.me/nugayr
twitter.com/YalnizMuvahhidd
1.7K viewsYahyâ | يحيى, edited  20:23
Aç / Yorum Yap